KARAKOL

30 0 0
                                    

Multide Alaz

Gelen mesajlarla birlikte Selisi hemen çekip arabaya koşturdum.

"Hadi gidiyoruz"
"Nereye ya"
"Selis soru sorma hadi!"

Onun da arabaya sağ salim bindiğinden emin olduktan sonra gazı kökledim.

Selisin peşin sıra gelen
"Alaz yavaş ya ölmek mi istiyosun eğer öyleyse sağa çek ben iniyim sen öyle devam et"
"Ya çarpacaz şimdi"
"Bak birine çarparsan seni tanımıyorum"
Gibi tehtitkar sözlerini o namlu burnunun ucuna gelince tekrar ettitireceğim bunu kafamın içine Hat sanatı ile not ettim

Evin önüne geldiğimizde manevra yaparken Selis son çığlığını attı.

"Burası neresi be?"

"Bizim ev"

"Neden?"

"Nasıl yani?"

"Neden geldik buraya yani"

"Selis sen neden ısrarla anlamıyosun"

"Neyi Alaz öldürecekler diyosun Özür dilerim diyosun başka bi şey demiyosun bunu neyini anlıycam ben"

Kız Haklı aslında.
Kesinlikle tam olarak anlatamamıştım ama o da biraz nezaket gösterip 'ha evet anladım' veya da 'ne yapabilirim bu konuda'
Gibi şeyler söyleyebilirdi ben de dinlendiğimi biliyim canım bu ne böyle benim yüzümden kızın canına kast ediliyo,yardım ediyorum.
Ama her seferinde suçlu olan taraf haksız olan taraf ben oluyorum.
Ben kimseyi isteyerek öldürmedim
O kızın annesi affetti beni ama bu aptal Fatih neyin tribinde hala anlamış değilim bu gidişlede değişmeyecek.
O kız yaşarken o Fatih pisliği yüzünden gün yüzü görmedi.
Her gün bi kavga her gün kızın canını yakıyordu Hayal eğer gerçkten aşık olmasaydı o vicdansız herif onu defalarca aldatmasına rağmen devam edermiydi.
Ama yoook suçlu benim,
Hayal o şerefsiz yüzünden her gün ölüyodu be.
Biraz önce kendime geçirdiğim defalarca tokatın ardından ben bunların neden Fatih'in yüzüne söylemiyorum diye düşündüm
Bu düşünme işini aklımın bi köşesine yazdım.

Selis'in ağazından

Napıyo bu mal
Şu an gerçekten Alaz'ın mimiklerini görmenizi isterdim.

"Selis bakma öyle"

"Sen şu mimiklerini görsen yerler yatardın ya"

"Selis dayak mı istiyosun"

Ben tam Alaz'a cevap verecektim ki arkadan bir ses geldi sanki birisi arabaya bilerek vurmuş gibi.
"Alaz bu neydi ?"

"Selis sen arabada kal ben bakayım"

"Ta-tamam"

Alaz arabadan indikten yarım dakika sonra arkadan daha fazla çarpma sesi geldi.
Şu an çok araftayım,
inip baksam mı?

'Sakın Selis elin oğlu senden kıymetlimi onu geçtim benden kıymetlimi'

İnşallah diğer iç sesim gelmez de inmemem için bu beni ikna eder.

'in laaan çocuğa bi şey olursa kim hesap verecek ibnelik yapma çocuk koruyo seni iyi kötü satmak olmaz bize yakışmaz'

'Hıh geldi işte ,
Hangi semtin delikanlısıysa
Lan sana ne kızın canından kıymetli mi defol lan'

İç seslerim yine birbirine girince
Mantığımın beni ele geçirmesine izin verip arabadan indim.
Tam arabadan inerken benim o koca gözlerime Alaz'dan kalma bir bira şişesi takıldı.
Yanıma almam konusunda beni dürtüleyip duran iç güdülerim beynimi de ele geçirip elime o bira şişesini almamı emrettirdi.

Şişeyi sırtıma saklayıp yavaş yavaş ilerledim.

Adam Alaz'a dönmüş sertçe konuşarak bir şeyler anlatıyordu daha sonra Alaz'ın yakasından tutup yüzünü eliyle işaret ederek bir şeyler anlattı.

İçimden bi ses şişeyi adama geçir diyodu nedense bu da bana çok mantıklı geldi.

Gözlerimi sıkı sıkı kapatıp şişeyi adamın kafasına geçirdim.

Adam saniyeler içerisinde yere yığıldı.

"Alaz iyi misin ?"

"Selis sen ne yaptın ?"

"Tartaklıyordu seni"

"Ya ne tartaklaması 10 yıllık bahçivan o bizim Hamza baba"

"Ölmemiştir demi ?"

Mal bu çocuk sanki görmedin beni demi kaş göz yapsaydın ya,
Bi yerdeki adama bakıyordum, bi Alaz'a,bi yerdeki adama,bi Alaz'a
Tam yerdeki adama tekrar dönecektim Alaz'ın telefonla bir şeyler yaptığını fark ettim.

"Kimi arıyosun?"

"186'yı arıyorum elektirikler 3 gündür yok da,ya kimi olacam ambulansı"

"Ama o gelirse polis de gelir"

"Selis adam ölsün mü salak salak konuşup kafamı bozma benim"

"Alaz saçmalama içeri alırlarsa beni "

Ben yine hunharca yalvarmamı yapayım da ararsa onun vicdanına kalmış bi şey bu.
Alaz telefonda adresi verdikten sonra t-shirtini telaşla çıkartıp adamın kafasına bastırdı.

'Oha oha bağa kaslıymış'

'Ay selis ben bile yürü derim bu çocuğa'

İç seslerimin iç çekişleri içimde bir tufana yol açtı.
Felsefeye geldim yemin ederim
(Sorry Hocam!!)

İç seslerim biraz daha bu konudan konuşmaya devam ederse içimde yer kalmayacak bunları dışımdan söylemek zorunda kalacağım
Bunu yapmak da istemeyiz öyle değil mi?

'Sakin olun kızlar o bizim salak Alaz ve kasları'

'Aaaa bu kim?'

'Ben ne bileyim
Selis bu kim kız'

Onları uyarması için yeni bir iç ses yollamıştım o iç ses de son görevini yapıp aramızdan ayrıldı zaten

'Ben sadece sizi uyarmak için geldim Selis bunları dışından da söyleyebilirmiş sırf bunun için beni yarattı biliyosunuz oluyo bu zamanlarda böyle şeyler'

Son iç sesimi de beynimin kara bi o kadarda körpecik kör kuyularına atıp
Ambulans sren sesinin bana mapushane anılarını canlandırmasını izledim.

"Kaç yaşında?"

"58"

"Ne zamandır baygın ?"

"27 dakika"

"Kan gurubu ne ?"

"Ben o kadarını nereden bileyim hanım efendi"

"Neyiniz oluyo?"

"Bahçivanımız bi kaza oldu kız arkadaşım hırsız zannetti"

Hamza Beyi sedyeye koyup ambulansa çıkarttılar
Alaz önce arabanın bagajından üzerine bir şey aldı daha sonra ambulansa doğru ilerledi.

"Hadisene Selis!!"

"Alaz beni içeri almalarına izin verme tamam mı ?"

Alaz bunu söyledikten sonra hemşire kıkırdadı.

"Komik bi şey vardı da ben mi kaçırdım."

"Selis hadi olmayacak bi şey"

Çaresizlikle ambulansa ben de bindim.
10-15 dakikanın ardından hastaneye geldik.
Önce ben sonra Alaz sonrada iki hemşire ile hastaneden gelen iki adam Hamza Beyi çıkarttılar.
Kafası çok kanıyordu.
****
Biz amaliyathanenin önünde beklerken iki tane polis memuru geldi.
"Hamza Beyi getiren sizlermiydiniz"

Ben zaten ayaktaydım Alaz'da memurlar geldiğinde oturduğu yerden kalktı.

"Evet,biz getirdik"

"Nasıl oldu peki"

Konuşmam gerektiğini düşünüp lafa atladım zira Alaz Bey benim içeride daha güvende olacağımı falan düşünür.
Polislere yalan yanlış anlatır.

YANLIŞ KİŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin