Geleceğe Doğru

Giriş

Sonunda Alex kraliyete vardığında bütün saygınlığıyla kudretli kapılar genç büyücüye açıldı.

Bir tomar insan asker tarafından açılan kapı uğursuzca gıcırdadığında Alex'in tüyleri diken diken olmuştu.

Büyücü tedirgindi, yüzyıllar öncesinin vermiş olduğu olaylardan imreniyordu. İnsanlar bu kraliyette büyücülerin önderliğiyle birlikte yaşıyordu.

" Hoşgeldiniz Phonexise kraliyetine efendim." Diyerek öne eğilen askeri selamladı Alex atından inerken.

Beyaz atı insanların elinde huysuzlandı. Bu durum efendisine olan sadakatinden ötürü hayvanın aksiliğiydi. Eliyle başını sevdi Alex, olayı kapmış olacak ki at ani bir sessizlikle insanın elinden ahırlara hareket etti. "Hoşbulduk Lord?"

"Lord Phiyite efendim."diyerek kendini tanıttı genç asker. Buradaki insanlar çoğunlukla genç görünmekteydi. Bunun nedeni ise Sırra kadem basan diliyle hiç bir ifşaya yer vermeyen, yüce büyücü Pan'ın kudretli enerjisiydi. Pan neredeyse beş yüz küsür yaşını geçmiş fakat halen 17'lik gibi gözüken bir büyücüydü. Güçleri son büyük savaşta cadıları yenilgiye uğratacak kadar güçlü olduğundan söz edilirdi. Ta ki, Caitlyn uyuduğu uykudan kalkana dek....

"Caitlyn ilk dünya zamanında, yer ve gök dizayn edilirken söz sahibi olmuş bir kişiydi. İnsanlarla arası o kadar iyiymiş ki, bütün sihir alemi onu kıskanırmış. Bembeyaz siluetiyle onu gören hayranlıkla gözlerini alamazmış. Bu cadılar aleminde bir küfür gibi gelmiş konseylerine, o zamanlar dünya üzerinde bir damla kan dahil akıtılmadığı rivayet edilirdi. Cadılar hainlikleriyle ve entrikalıklarıyla tanınmıştır bu zamana dek. Bunun açıklaması ancak Caitlyn'in güzelliği soldurulana dek'ti. Kıskançlıkları o kadar büyümüştü ki, tanrıya karşı gelen bir melek ile antlaşma imzalamışlardı. Şeytan'dı bu meleğin ismi dünya ve sihirli alemde bazıları tarafından kutsal kabul edilir, bazıları tarafından ise cennetten kovulmuş bir iblis...

Cadılar büyücüler gibi sihirli bir güce sahip değildi ilk zamanlar, şeytan onlara cehennemden getirdiği dumansız ateş'i üfleyinceye kadar. Bunun sihrine kendini kaptıran cadılar, Caitlyn'e bir büyü yapmışlardı. Güzelliği solup gitmiş, gören herkez iğrenir olmuştu ondan. Yanlız kalmıştı kadim cadı, öyle bir yanlız kalmıştı ki, zuharon dağlarında mağaralarda kendini yiyip bitirmişti. Öfkesi onu çileden çıkartmış sadece ateş'e bakar olmuştu.

Sonrasında ise derinliklerden bir ses gelmişti Caitlyn'in kulaklarına.

"Kendin hariç nefes alan herkezden nefret et ki, bir gün öcünü alasın Caitlyn."

Bunun kim olduğunu çok iyi biliyordu Caitlyn. O iblisin ta kendisi, cinlerin efendisi Şeytan'dı cadı kardeşlerine, ona vesvese eden varlık...

Ona usulca arkasından yaklaşmıştı bütün sinsiliği ile şeytan. Eskiden olsa bir düşman olabilirlerdi, fakat artık onla düşman olamayacak kadar güçsüzdü.

Bir teklif sunmuştu sonradan ise şeytan, ona kardeşlerinin içine koyduğu dumansız ateşten sunmuştu.

Hiç düşünememişti Caitlyn, ve ateşi bir hıcım ile benimsemişti. İşte bu onu cennetten kovan ilk şey olmuştu. Tanrı babası onu lanetlemiş ve bir daha onun katına gelmemesi için ona açılan kapıları mühürletmişti. Bunun üstüne Caitlyn'in hırsı dahada şiddetlenmişti. Şeytan sadece yerin en karanlık, en azgın yerlerinde onu izliyerek kahkahalarını doyuruyordu. Birkez daha ondan yardım istemişti Caitlyn, ondan cadı kardeşlerini öldürecek bir ordu istemişti. Şeytan'ın hoşuna giden bu fikir, hemencecik eyleme geçmişti, komutanlarıyla beraber Caitlyn'e sunmuştu bir grup cin ordusunu şeytan. Bunun verdiği özgüven ve şeytan'ın onu pohpohlamasıyla cadı ordularına yürümüştü Caitlyn. Savaş çok kolay bir şekilde Caitlyn'in kazanmasıyla bitmişti, fakat akıllarına gelmeyen birşey olmuştu.Kan dünyada ilk defa vuku bulmuştu, ilk günahkar olmuştu Caitlyn. Kan'ın tadı Caitlyn'i etkilemişti. Buna şeytan bile şaşırmış ve etkilenmişti. Caitlyn kan'ın verdiği şehvet ile durmamıştı. Cadılar yetmemiş, insanlar alemi ve sihir dünyasına da savaş açmıştı Caitlyn. Şeytan'ın gözleri iyice sevinçle kıkırdamıştı. Bu dedikodular Tanrı'nın kademesine vızıl vızıl gelir olmuştu. Yaradan o kadar kızmıştı ki, şeytan'a bile verdiği şansı unutup, nur'dan yaratılmış melek ordularını onların üstüne püskürtmüştü. Mikail önderliğinde melek orduları , ateşin üstüne yağan yağmur gibi cin ordularını yok etmişti. Şeytan ve Caitlyn yargılanmak üzere Tanrı'nın makamına gelirken, tanrı dur demişti Mikail'e. "Bunlar birdaha cennet'in asil topraklarına basamasınlar."

Mikail denileni yapıp onları yer yüzüne tekrar indirmişti. "Şeytan'ı sal ki bana karşı gelmeye devam etsin ve ona hazırladığım son için beklesin, Caitlyn'i sonsuz bir uykuya hapset ki, olan biteni görsün fakat son'a kadar sınansın. Gün gelsin tekrar uyandırılsın ki, oda şeytan gibi küfretsin ve sonsuz alevimde yanmaya hazırlansın." Mikail denilenleri yapıp yüzbinlerce kat yukardan ikisinide salmıştı, şeytan giderken gölgelere saklanmış, Caitlyn ise yere çakılıp uykusuna çağrılmıştı.

Dünya çağlar atlamış cadılar çoğalmıştı. Büyücüler ile bölge savaşlarını yaparlarken Caitlyn hep ırkını izlemişti. Irkı ise onu hep efsane olarak bilmiş ve tarihe gömülmüştü.

Barış tekrar vuku bulduğunda ise, kan'a olan açlığından kara cadıların zihinleriyle oynamıştı Caitlyn. Büyük bir Rituel'den sonra yüzyıllarca süren uykusundan kalkmıştı lanetli cadı...

Kara cadılar ile bir antlaşma yapmıştı, cadılar büyücülerin ölmesini isterken Caitlyn'e onların kanlarını sunmuştular. Tekrardan gözü dönen lanetli cadı, kabul ettiği antlaşmayla birlikte ilk büyücü katlini gerçekleştirmiş. Sihri ve kanıyla yıkanmıştı cadı, "ne yazık" diye düşünmüştü cadı. Büyücüler her zaman daha güçlüydüler, doğuştan gelen sihirleri vardı fakat bu büyücü sadece şaklabandı...

Netix büyücü konseyine meydan okuyup büyücülerin önüne kellesini atarken öldürdüğü büyücü'nün sadece şehvetle korkularını izlemişti. O sıra Pan isimli büyücü geldiğinde, yaydığı enerjiden ötürü kaçmıştı Caitlyn."

Alex derin düşüncelerden çıkarken, asker'e gülümsedi ve yolu göstermesi üzerine geri çekildi. Belkide son kez burada bulunacaktı, efsanelerden sonra hiç bir umudunun kaldığını hissetmiyordu genç büyücü...