"Ayaklarını çek"
Bana kendini açıklamadan önceki hallerimize dönmüştük. Her zamanki gibi film izliyor, abur cubur yiyorduk. Luhan'ın kanım sayesinde bazı organları çalışıyordu ve etkisi geçince tekrar ölü formuna dönüyordu.
Ama dün geceki sevişmemizde emdiği kan ona yetmişti. Beyaz yanakları şimdi al aldı, gözleri biraz daha sulu, kalbi hafifçe atıyordu.
Bana tarihini anlattığında pek şaşırmıştım doğrusu.
Dünya'da insanların doğuşuyla vampirler de hayat bulmuştu. Önce insan gibi yaşıyor ve bir süre sonra ölüp tekrar diriliyorlardı.
Bu tarz insanlar özellerdi. Kanları normal insan kanlarından farklıydı, bu yüzden öldükten sonra dirilmeleri mümkün oluyordu ve o kandan içen normal bir insan da aynen onlar gibi bir bedene sahip oluyorlardı.
Yaşamları sonsuz değildi belki ama yaraları çabuk iyileşiyor, sert vücutlarına kolay darbe almıyorlardı. Hayatlarının sonuna geldiklerinde ne kadar insan kanı içerlerse içsinler, içten içe çürümeye başlıyor ve sonunda ölüyorlardı.
Luhan henüz 37 yaşındaydı. Görüntüsü 20'sinde kalmış olmasına rağmen 17 yıl daha fazla yaşamıştı. Aynı zamanda benden 17 yaş büyük olması sorun değildi. En azından filmlerdeki gibi 100 küsür yaşında değildi.
"Çekemem, başka yere uzat." Üzeri çikolata ve cips ambalajlarıyla dolu sehpada, ayaklarımı uzattığım yere uzatmak isteyince minik bir tartışmaya girişmiştik ve sonu her zamanki gibi benim kucağımda bitmişti.
Kucağımda otururken biraz aşağıya indi, başı göğsüme geldi ve böylelikle rahatlıkla izledik saçma vampir filmlerinden birini.
"Bir ara hatırlat da adam akıllı bir senaryo yazıp Hollywood'a yollayayım. Banal vampirlerden gına geldi. " Söylediğinde kıkırdadım ve onu kendime daha çok çektim.
Benim, o garip odadan kurtuluşumun üzerinden çoktan bir haftayı geride bırakmıştık. Seviyor olmama rağmen ondan korkmuş olmam Luhan'da ağır bir kaybetme endişesine yol açmıştı. Bana özelini açmıştı ve benden özelimi almıştı.
Odanın gri duvarları, bir kısmı paket ve bir kısmı da bana ait olan kanla kırmızı boyanmış beyaz fayansları bir de arada rahat uyumam için odaya bir mekanizma yardımıyla belli saatlerde yaydığı kırmızı uyku dumanı vardı.
Uyku saatim geldiğinde Mozart'ın Lacrimosa'sı odada yankılanırdı. Luhan dans ederek yanımdan ayrılır ve ben bilinçsiz bir uykuya dalardım.
Şimdiyse sıcak göğsümde sıcak bedeni ile mayışırken tekrar yatağımıza geldik. Tembellikle geçirdiğimiz bir buçuk ay... Okula gitmedim, arkadaşlarımla ve ailemle görüşmedim. Sadece Luhan ile birlikteydim ve şimdi kurumuş kanlarla dolu beyaz yorganımızın içinde, siyah saçlarıyla beyaz saçlarım karışıyordu.
Mutluluk Luhan'dı. Belki ölümüm elinden olacaktı ancak mutluluk, her şeye rağmen bu olağanüstü varlıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redd:: HH
VampireParmaklarıma bulaştı kan kırmızı. -- Edepsiz bir aşk hikâyesi. *Yetişkin içerik içermektedir.