Bahçeye girdiğimiz anda kendimi çok daha fazla depresif ve yorgun hissediyordum. Üzgün, kırgın ve bitmiş bir şekilde Chanyeol'ün kapıyı açmasını bekledim ve açıldığı anda onu kenara itip içeri girdim. Odama koşarken midem alt üst olmuş, gözlerim kararmış ve bayılmak üzereydim.
Bu kadar acıtması gerekmiyordu, bu kadar zor olmasını beklemiyordu. Odamdan kıyafetlerimi alırken içerden gelen sesleri umursamadan odamdan çıkıp alt kattaki banyoya attım kendimi. Duşa girmeden önce şu anki psikolojime en uygun olan şarkıyı seçip duşakabinin kapılarını açtım. Müzik çalmaya başladığında herşey beyazlaştı ve sadece ben, geçmişim çocukluğum ve kırmızı elbisesi ile bana doğru koşup kahkaha atan kız vardık.
Şarkı başladığında yüzümün ıslandığını fark etmem uzun sürmemişti. Acıtıyordu, bunu yıllardır yaşıyordum. Alışmış olmam gerekiyordu ama ben bu hisse zerre kadar alışamamıştım. Göğsümde ki savaş bütün bedenimi ele geçirince suyu açıp altına girdim. Soğuk su bedenime kamçı gibi çarparken ben bu acıdan en ufak şikayet etmiyordum. İçimde ki savaşa karşı bedenimde ki bu küçük çaplı şok yenik düşmüştü.
Yüzümü yukarı kaldırınca yüzüm soğuk suyun altında kaldı ve beynim donana kadar o şekilde bekledim. Belki kalbim kanıyor olabilirdi ama beynimi dondurursam düşünmezdim ve ruhum biraz huzura ererdi. Kapıdan gelen gürültü ile suyu kapatıp kulak kesildim.
"Kyungsoo o şarkı ile soğuk suyun altında kendine eziyet etmiyorsun değil mi kardeşim?" Baekhyun sorduğunda beni nasıl olur da bu kadar iyi tanırdı anlamıyordum. Yıllardır sakladığımı sandığım sırrı mı bile yüzüme vuran o olmuştu."Ben iyiyim, sen kendi işine bak." Suyu tekrar açıp donmuş bedenimi ısıtmak için sıcak suyu ayarlamıştım. Yarım saat sonra duştan çıkmış ve biraz daha kendime gelmiştim. Salona girdiğim de Chanyeol üçlü koltukta, Baekhyun ise onu çaprazında olan tekli koltukta oturmuş televizyon izliyordu. Chanyeol Baekhyun'a bakarken, o arkasını dönmüş televizyonda ki filme kendini kaptırmıştı.
Içeri girdiğimi gördüğü anda hemen ayaklanır yanıma geldi. "Kendini nasıl hissediyorsun, başın ağrıyor mu? Miden ne durumda peki, sen strese gelemezsin kesin kustun değil mi?" kulağıma doğru yakarışlarını yaparken Chanyeol pür dikkat bizi izliyor ve büyük ihtimalle neden stres yaptığımı merak ediyordu.
Üzerimde ki yoğun ilgiyi başka tarafa çekmek amacıyla konuştum. "Beni boşver de aşk hayatınız hakkında konuşalım biraz. Asıl sen kendini nasıl hissediyorsun Baekie?" Gülerek sorduğumda gözlerini ayaklarına indirip yerde ki bir noktaya odaklandı. Chanyeol ise duymamış gibi yaparak televizyona bakıyordu.
Baekhyun'dan ayrılıp üçlü koltuğa Chanyeol'ün yanına oturdum. Koluna kolumla vurduğum da dönüp yüzüme baktı. Endişeli görünüyordu,biraz da pişman olmuş gibiydi. Muhtemelen arkadaşlıklarını kaybetmek istemiyordu ve aşkına yenik düşmüştü. Benim gibi.
"Baekhyun cevap vermeyecek misin?" Sorduğum soruyla bana döndü ve utanarak konuşmaya başladı. "Ne cevap vermeliyim ki? Bu çok ani oldu ve ben sadece şaşkınım." Gözlerimi Chanyeol'e çevirince hak vermiş olmalı ki başını sallıyordu. "Neden bana bakıyorsun? Yanlış bir şey yapmadım sadece içimde olan bitenden haberi olmasını istedim hepsi bu. Beni istemiyorsa kendi bilir." Sonlara doğru sesini ayarlayamayıp bağırdığında öksürük krizine girmişti.
Böyle yaparak daha zor bir hale soktuğunun farkında mıydı? "Bana bu kadar ağır bir yük bırakıp kenara çekilmezsin Chanyeol. Ne demek kendi bilir? Yıllardır arkadaşız ve daha önemlisi biz erkeğiz!"
"Tek sorun erkek olmamız mı?" Chanyeol sorduğun da Baekhyun ayağa kalkıp cam kenarından dışarıyı izlemeye başladı. Hava çoktan karamış gökyüzü yıldızlarla bezenmişti. "Korkmuyor musun?" Sorduğu soruyla kendimi onun yerine koydum. Başıma böyle bir şey gelse ve bende o adama aşık olsaydım her şeyden önce çevremde bana karşı gelecek olan ön yargılardan korkardım sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'M NOT GAY
FanfictionGeçmişin izleri hiç bu kadar sancılı olmamıştı.. 11Mayıs2016 ~