Yerimden fırlayıp karşımda duran sürtüğün boynuna parmaklarımı geçirdim. Duvara çarpan sırtı canını yakmış olacak ki acı ile inledi, elimden gelse duvardan diğer tarafa geçene kadar iter gidemediği yerde parmaklarımı can damarına geçirip canını alırdım. Ama bunu yaparsan amacını öğrenemezdim, bilmem gerekiyordu.Bana bunu neden yaşattığını bilmeliydim. Şimdiye kadar hiç bir kızın masumiyetine elimi sürmemişken kendimi aşşağılık bir herif gibi hissetmemi sağladığı için onu şuan, şu saniye öldürmek istiyordum. Bunu yapamamaksa boğazını daha sert asılmama sebep oluyordu.
Sınıfta ki herkes korku ile sağa sola kaçışırken birinin koluma yapışıp bırakmam için beni çektiğini hissetsem de şuan duyduğum nefret gücüme güç katmış gelen hiçbir dış etkeni hissetmememi sağlamıştı. Yüzümü moraran kızın ellerime uyguladığı küçük çaplı hareketle ellerimin sıkılığını en aza indirip nefes almasına izin verdim. Şimdi söyleyeceklerimi kimsenin duymasını istemediğim için kulağına doğru eğildim. 'Söyle bana küçük fahişe, neden!' Fısıltım belki de bütün gücümle bağırmamdan daha etkiliydi şuan.
Kafamı kaldırıp yüzüne iğrenerek baktım, iyice yaklaşıp 'NEDEN!' diye bağırdığım da bütün sınıf irkilmiş hatta koridorda olan herkes sınıfın önününe doluşmuşlardı. 'B-ben. Nefes a-alamıyorum Kyungsoo.' Boğazını biraz daha sıkıp geri bıraktım. 'Söyle bana neden yaptın bunu? Neden kendimi bu şekilde hissetmeme sebep oldun? Neden!' Yeniden bağırarak konuştuğumda yanımda ki kişi tekrar koluma sarıldı. Buna daha fazla dayanamayıp o tarafa döndüğümde şu adını unuttuğum çocukla karşı karşıya geldim.
'Sakın ol Kyungsoo, kızı boğmadan konuşabilirsin. Boğazını bırakta kimsenin olmadığı bir yere gidip öyle konuşalım.' Söylediklerinden sonra kızı bırakıp arkamı döndüm, herkes anlamaya çalışan iri gözlerle bana bakarken Chanyeol koluma girip beni bulunduğum yerden çıkardı. Yürümeye başladığımız da arkamı dönüp gelip gelmediklerini kontrol ettiğim sıra da kızın koluna girmiş olan Baekhyun ve şu sarsak çocuk geliyorlardı.
Okul bahçesine çıkıp kimsenin olmadığı bir yer bulunca gördüğüm ilk banka kendimi attım. Deli gibi atan kalbim ve sinirden titreyen ellerim işimi daha da zora sokuyordu. Hepsi yanıma gelip buldukları yerlere oturuken kız ayakta başı yere eğik bekliyordu. Onu gördüğüm an tekrar ayaklanacağım sıra da Chanyeol kolumu tutup beni durdu. 'Dostum onu korkutma artık, yeterince ürktü görmüyor musun?'
'Ne yani, bana yaptıklarından sonra ona teşekkür etmemi falan mı bekliyordun? Bu sürtük bana sinsice yanaştı ve ömrüm boyunca işlemeyeceğim bir günahın altına soktu beni. Onu şuan bu yerde öldürmek için can atıyorum. Duydun mu beni seni pislik! Senden nefret ediyorum ve fırsatını bulduğum ilk anda o ince boynunu kırıp kafanı gövdenden ayracağım! Kız korkup arkasını döndüğü anda arkasında duran şu çocuk onu kollarından yakalayıp durdurdu.
'Eğer bir hata yaptıysan sorumluluğunu almalısın, alamayacağın sorumluluğun altına girmeyecektin. Altına girdiğin bu günahı şimdi temizlemek zorundasın, ya hemen amacını anlat ya da seni onun eline veririm ve sana istediğini yapmasına müsade ederim. Tercih senin.' Esmer konuşurken ağzım açık onu dinliyordum. Bu cümleler dün araba da ödü patlayan, bundan yirmi dakika önce söylediklerimi kuzu gibi dinleyen o çocuktan mı çıkmıştı yani?
'Ben sadece onu seviyorum, üç yıldır bunu bekliyordum ama bu şekilde hissedeceğini gerçekten bilmiyordum. Ben kendimi ona sakladım ve her zaman onu uzaktan izleyerek yaşadım, sana bunları yaşattığım için çok üzgünüm. Başına dert açmayacağım gerçekten, korktuğun şey buysa merak etme bu gün sadece sana veda etmek için gelmiştim. Sadece hoşçakal demek istemiştim.'
'Siktir git! Bana aştan mı söz ediyorsun bir de? Aşk ne biliyor musun ona dokunamasan bile böyle sinsice planlar yaparak yatağına girmek yerine başkasına gitmesine bile izin vermek. Eğer mutluysa ona dokunamayacağın yüz yıllar bile olsa bu şekilde, bir orospu çocuğu gibi plan yaparak onun hayatını mahvetmemek yaşamasına, sensiz mutlu olmasına izin vermek. İşte bu gerçek aşk!'
İçimde tuttuğum bütün nefreti kusarcasına yüzüne doğru bağırarak saydırdığım şeylerden sonra ağlamaya başlayan kızın ayaklarının dibine tükürüp orayı terk ettim. Bu siktiğimin okulunda bir dakika daha kalmak istemiyordum. Arabama atlayıp sahil yolunu tutum, başım deli gibi ağırırken midemin açlıkla atığı çığlıkları umursamadım.
Deniz kenarında olan bir markete girip bir şişe soju alıp yürümeye başladım, arabayı bıraktığım yer güvenilir olduğu için istediğim tek şey olan dalga seslerine doğru koşmaya başladım. Ayaklarım hızını arttırırken ciğerim patlayacakmış gibi hissediyordum ama acı bana iyi geliyordu. Bu dünya da mutlu olmaya hakkım yoktu.
Kayalıklara oturup poşetteki yeşil şişeyi çıkarıp kapağını açtım, acı kokusu burnuma gelirken tek istediğim bu gece de bir hata yapmadan eve sağ salim gidebilmekti ama artık kimin umrunda. Olan olmuştu, günah halkası boynuma takılmış alnıma vurduğu mühür ruhumu yaralamıştı çoktan. Şişeyi kapama dikip bir yudum almıştım ki biri şişeyi elimden alıp yanıma oturdu.
'Tanrı aşkına nesin sen? Bak devamlı bunu diyorum biliyorum ama cidden benim sapığım falan olabilir misin? Çünkü vajinan yoksa pek başarı elde edemeyeceksin de.' Yanımda ki beden kahkaha atınca yüzünde oluşan çizgilere bakıyordum, dudaklarının kenarından yanağına doğru uzanan çizgiler şuan gerçekten söylediğimi komik bulduğunu gösteriyordu.
Bana uzattığı eline bakarken kaşlarımı kaldırmıştım. 'Tanışalım hadi, eğer kaderin bensem hiç olmazsa adımı bilmelisin değil mi? Ben Jongin Amerika'dan üç sene önce geldim ve bazı sebeplerden dolayı okulunuza nakil oldum. Umarım bana iyi bakarsınız.' Uzattığı elini sıkıp ufak bir tebessümle karşılık verdim. 'Adımı biliyorsun.'
Elimi çekip önüme döndüm ve içkimden koca bir yudum daha aldım. 'Evet çok iyi biliyorum.'
'Nasıl yani?' konuşmasını beklerken her zaman olduğu gibi sigara paketim yanımda değildi ve Chanyeol da burda olmadığı için markete gitmek zorundaydım. 'Bu alışkanlığın iyi değil, eğer tiryakiysen onu yanında taşımalısın.' Elini cebine sokup paketive çakmağı çıkarınca bir nevi dejavu yaşıyordum. Sigara içmeyen hangi manyak paketini ve çakmağını yanından ayırmazdı ki? Burada tiryaki olan ve sürekli paketini unutan benken içmeyen ve devamlı yanında taşın oydu.
Saçma bir şekilde bu konuda beni tamamladığını düşündüm, o kadar saçmaydı ki kafamı sallayıp düşüncelerimin etrafa saçılmasına izin vermem saniyeler sürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'M NOT GAY
FanfictionGeçmişin izleri hiç bu kadar sancılı olmamıştı.. 11Mayıs2016 ~