Evden hızlıca çıkıp okula gittim. Bahçeden içeri girdiğimde etrafa bakındım. Belki Chloë veya Caden'ı görebilirdim. Uzun bir süre bahçede dolaştım fakat onları bulamayınca sınıfıma gittim.
Koridorda bana doğru gelen Chloë'yi gördüm. Suratında kocaman bir gülümsemeyle bana doğru geliyordu. Çok heyecanlı olduğu belliydi. Sonunda yanıma yaklaşıp bana;
'Ursula daha demin ne olduğuna inanamayacaksın! Hadi tahmin et. Ya da etme. Aman et hadi. Edicek misin etmeyecek misin?'
'Konuşmama izin verseydi belki edebilirdim. Evet ne oldu?'
'Bu sabah Aspen her yerde seni arıyordu!'
Aspen okulumuzun en yakışlı öğrencisiydi okuldaki tüm kızlar ona hayrandı. Ama ben bu gruba dahil değildim. Tabiki gerçekten yakışıklı olduğunu kabul ediyorum. Herkes ediyor.
Bir an sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Büyük ihtimalle salakça bir şey yapmışımdır ve o da bana bunu ödetmek için bir fırsat kolluyordur.
Felsefe dersinde yanıma biri oturdu. Suratına bakmadım, daha doğrusu bakmak istemedim. Öğretmenimiz dersi anlatmaya başlayınca dikkatimi ona vermeye çalıştım. Fakat en sonunda sağıma dönüp yanımda kimin olduğuna baktım. Evet. Aspen. Onu bana bakarken yakaladığımda kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Bir şey söylesem mi yoksa dersi dinlemeye devam mı etsem bilemiyordum. Hani sana en sevdiğin kitabı sorarlar ama senin aklına bir kitap bile gelmez ya. İşte ona benzer bir şey oldu.
Aspen'e dönüp 'Bir şey mi oldu?'diye fısıldadım.
Bana dönüp; 'Hayır.' dedi. Hala bana bakmaya devam ediyordu.
Dersen çıktığımda Chloë koluma yapışmış heyecanla bana derste ne olduğunu soruyordu. Ona 6. kez anlattıktan sonra sevinçle 'Belki senden hoşlanıyordur.' dedi. Aspen'in benden hoşlanması çok saçmaydı. Okulda benden güzel bir çok kız vardı. Özellikle Ella. O kız gerçekten mükemmeldi. Sarı saçları omuzlarından dökülüyordu. Aventurin renkli gözleri vardı. Birçok konuda yetenekliydi, insanlara iyi davranırdı. Her okuldaki o acımasız sürtükler gibi değildi. Aspen dahil herkes onu çok severdi. Bazen bir kusuru olup olmadığını merak ediyorum.
Okul çıkışında Aiden yanıma gelip Marceline'i piyano kursundan almam gerektiğini söyledi. Aslında bu onun göreviydi. Benim ehliyetim bile yoktu. Ona 'Neden sen gitmiyorsun ki?' Diye soramadan ortalıktan toz olmuştu. Yine onun arkasını toplamak bana kalmıştı. Yine.
Okulun bahçesinden çıkmak üzereyken birinin adımı söylediğini duydum. Önce kesin hayal falandır diyip yürümeye devam ettim. Aniden omuzuma dokunan o el yüzünden irkildim. Tahmin edin o el kime aitti. Evet. Aspen.