Arkadaşlar ilk hikayem olduğu için fazlasıyla heyecanlıyım. Eleştiri ve yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum :).
Aşağı kattan gelen o tiz çığlık sesi ile yatağımdan fırladım. Merdiven yerine boşluğa attığım ayağım yüzünden yere düştüm. İnleyerek ayağa kalktım ve duvarlara çarpa çarpa uyandım.
Koridorda korkudan ağlamak üzere olan kız kardeşimi görünce ona 'Senin sorunun ne Marceline?' diye bağırdım. Bana titreyen eliyle duvardaki devasa örümceği gösterdi. 'Bunun için annemlerden yardım isteyebilirdin!' dedim ve elimle örümceği alıp odasına girdim. Bana 'Ne yaptığını sanıyorsun sen?' diye bağırdığında pencereyi açıp örümceği bahçeye fırlattım.
Tekrar çatı katındaki odama döndüm. Devasa gardırobumdan kırmızı bir gömlek ve siyah bir pantalon çıkardım. Hızla banyoya girip sıcak bir duş aldım.
Beni tanıyanlar bunu çok iyi bilir şarkı söylemeyi çok severim. Birçok insan yetenekli olduğumu da söyler. Fakat bu sabahları değişir. Sesim adeta çim biçme makimasından kaçan kediler gibi çıkar.
Kıyafetlerimi giyip mutfağa indiğimde Aiden'ın bana baktığını gördüm.
'Ne var?' dediğimde bana bakmayı sürdürdü.
'Soruma bu gün cevap verir misin yoksa..'
'Ursula lütfen sabahları şarkı söyleme. Tiksinç sesin buradan duyuluyor.' dedi iğneliyici bir ses tonu ile.
'Küçük kardeşim beni ne kadar da çok seviyormuş.'
Aiden benim ikiz kardeşimdi. Saç ve göz renklerimiz arasında bir ton bile fark yoktu. İkimiz de ince ve uzunduk. Gerçekten çok benziyorduk. Hatta bu bazen insanları bile ürkütüyordu. Ben Aiden'den tam 2 dakika 57 saniye sonra doğmuştum. Evet annem babama eğer orda olmazsa onu ertesi gün boşayacağını söylemişti. Unutmadan Marceline benden 3 yaş küçük olan kardeşim. 13 yaşındaki bir kıza göre böceklerden çok fazla korkuyor.