Bana doğru suratında tatlı bir gülümseme ile geliyordu. Yanıma yaklaştı ve derin bi nefes aldı.
'Matematik dersinde defterinin boş olduğunu gördüm. Eğer yardıma ihtiyacın varsa sana ders verebilirim.'
Aspen'den böyle bir teklif hiç beklemiyordum. Benim gibi biriyle neden konuştuğunu bile anlamıyordum. Üstelik matematik konusunda cidden yardıma ihtiyacım vardı. Ve o an yapılabilecek en saçma şeyi yaptm.
'Sanırım kendim çalışırsam daha iyi öğrenebilirim. Ama teklifin için yine de teşşekkür ederim.'
Cümlem bittiği an duyduğum pişmanlık hissi berbattı. İşleri daha fazla batırmamak için hızlıca yürümeye başladım. Neden bunu yaptığımı anlayamamıştım.
Tam o anda yönümü değiştirip Aspen'e doğru gittim.
'Cidden salakça bir şey yaptım özür dilerim. Umarım hala teklifini kabul edebilirim.'
Suratında bir gülümseme belirdi. Tatlı salak bir gülümseme. O an bu gülümsemenin başıma büyük bir bela olacağını anlamıştım.
O gün okul çıkışı beraber kütüphaneye gittik. Bana anlattığı, daha doğrusu anlatmaya çalıştığı şeyler hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Bu derser bu şeklide birkaç hafta sürdü. Açıkçası Aspen ile vakit geçirmek hoşuma gitmeye başlamıştı.
Bana aynı konuyu tekrar ve tekrar anlatıyordu.
'.. Yani x'i bulmak için bu sayının karekökünü bulmalısın.'
Onun suratına boş bir ifadeyle baktığımı fark edince güldü. Konu matematik olduğunda şu dünyanın en salak insanı oluyorum.
'Eğer artık bana ders vermek istemezsen seni anlarım emin ol.'
'Sana ders vermek çok eğlenceli. Birşey anlattığımda markette anneni kaybetmiş gibi duruyorsun. Bu çok sevimli.'
Bu söylediğinde acaba benden hoşlanıyor mu yoksa sadece umut verip kalbimi mi kırmayı planlıyor bilemedim. Umarım benden hoşlanıyordur.
Tanrı aşkına ben ne diyorum? Aspen'in benden hoşlanması çok saçma olurdu.
Bir salı günü Aspen yanıma gelerek birlikte sinemaya gitmenin nasıl bir fikir olduğu sordu. Tam ona harika bir fikir olduğunu söyleyecekken bunu benim yerime Chloë söyledi. Ardından ona Caden eşlik etti. Ben halla kabul edip etmediğimi söyleyememiştim. Caden Aspen'in kardeşi oluyor.
Okul çıkışı beraber sinemaya gittik. Chloë ve Caden yüzünden geç kaldık ve girebileceğimiz tek film berbat bir bilim-kurguydu. Film düşük bütçesi ve orjinal fikirleri (!) filmi çekilmez hale getiriyordu. İlk yarıda sıkıntıdan koca bir torba patlamış mısır bitirmiştim. Salondan çıkmak için her şeyi yapabilirdim. Bu 10 dakikalık arayı ise dışarıda yiyeceklerin olduğu kısımda geçirdim. Yiyecekler benim haytımdı. Kendimi bildim bileli yemek yiyorum. Ama hala sap gibiyim. Ve bu hiç hoş değil. Normal vücut hatlarına sahip olmak mükemmel olurdu.
Kendime bir patlamış mısır daha alırken Aspen'in yanıma geldiğini fark ettim.
'Emin ol filmin berbat olduğunu bilseydim seni matematik çalıştırmaya devam ederdim.'
'Emin ol buna izin verirdim Aspen.'
'Adımı bir kez daha söyler misin?'
Bir an ne olduğunu anlayamadım.
'Aspen.'
'Ses tonun beni mutlu ediyor.'