Bölüm 2

289 68 67
                                    

Bu kitaptaki olayların gerçek hayatla hiçbir ilgisi yoktur! Tamamen hayal ürünüdür. Eğer etkilenecek olan varsa okumasın ve mümkünse +15-lar okusun. 

Şimdi ilk önce sizden istediğim okumaya başlamadan önce Dünyanın kapıya açtığında neyle ve ya kimle karşılaşacağını yazmanız. (Düşünceniz)  Ama okumadan önce, lütfen!!! 

Hayat... Hem ağlayıp, hem de eğlendiğimiz bir zaman birimi, bazıları için sadece beş harfli bir kelime, bir çokları içinse nedenini bilmediğin bir şekilde varoluş. Benim için hayat basit bir oyundu. Ve sen her zaman kaybeden olurdun. Peki, eğer kaybedeceksen neden oynayasın bu oyunu? Her insanın farklı bir cevabı vardır bu soruya. Oynayıp oynamamak senin seçimin ama üzerine gitmek varken neden kaçasın? Ya da yaşamak varken neden ölesin? Yaşamak ölüm kadar evrensel değildi, herkes ölür, ama hiçkimse yaşayamaz, çünkü yaşamak sadece doğmaktan ve nefes almaktan ibaret değildir. "Nefes alıyorum, büyüyorum, demek ki, yaşıyorum." kavramı ahmaklara göreydi. 

Yaşamak... Bu kadar harfin arkasında milyonlarca anı taşıyan, ölümle zıt olan bir kelime. Anlamı kişiye göre değişir. Benim için ifade ettiği mana bütün kelimelerden daha acıydı. Bu kelimenin içinde saklanmış olan anılarım herşeyden daha çok açıyordu yaralarımı. 

Hayat hep kendini gizler. Biz onu görmek istediğimiz gibi görürüz ya da sadece olduğu gibi ama bir detay var ki hayat düşündüğümüzden daha rengârenktir. Gökkuşağı gibi. Kendi içinde 7 renk barındırırken, sadece dördünü belli ederdi. Hayat düşündüğümüzden daha hilebazdı, gökkuşağı gibi. Biz onun bir yerden diğer yere uzandığını sanırken, o aslında daire şeklindedir ve daha fazlası. 

Tabiattadaki herşey insanın doğasını çağırıştırıyor. Efsanelere göre gökkuşaklarının bittiği yerde içi altın dolu kase olurmuş ve belki de o altın dolu kaseyi bulan şahıs dünyanın en şanslılarındandır. Gökkuşaklarının canlı renklerinin bittiğini sandığımızda önümüze, belki de, bir çok insanların daha çok taptıkları para gelirdi.

 Ümitlerimiz de efsanevi gökkuşaklarına benzer. Her şeyden bıkıp, tam da vaz geçeceğimiz anda belki de akılımız ucundan bile geçmeyecek, mucize adlandırdığımız şeyler ola bilirdi, hayat önümüze daha iyi seçimler sunabilirdi.

 Ümitlerimiz tam da bittiği anda yeniden doğabilirdi. Bazen buna inanmaya değerdi. 

Kapıyı açtığımda şok oluştum...

Gecenin soğuk ayazı bütün bedenimin titremesine sebep olurken, beyaz elbisemin etekleri, koyu sarı saçlarımın dalgaları rüzgarda uçuşurken, böyle bir şeyle karşılaşmak aklımın ucundan bile geçmezdi . Zaten her insanın tahmin edeceği türden bir şey değildi. 

 Karşımda duran bu güzellik bana bütün muhteşemliğiyle gülümsüyorken, birkaç saniye geç öleceğim için sevinmeye başlamıştım ama bir yandan da bunun kimin yapmış olduğu düşüncesi beni bu güzelliği tam olarak his etmekten alı koyuyordu. Bu şaheseri yaratmış olan her kimse gerçekten büyük uğraş vermiş olmalıydı, şahsen ben ne kadar uğraşırsam uğraşayım asla bu kadar güzel bir şey elde edemezdim. Çünkü bazen çalışmak yetmezdi, bazı şeylere yetenek lazımdı.  

Yüzümün uzun bir zamandan sonra yeniden güldüğünü hissedebiliyordum, bu gülümsemenin yüzümde daha uzun süre durabilmesi için bir az daha yaklaşmaya karar verdim ve yine derin düşünceler beynimi rahatsız etmeye başladı. Belki de hiç bir şey için geç değildir? Belki de yaşamak, gülümsemek, yeniden kahkaha atmak için hala bir şans vardır? Ne yazık ki, her zaman ki gibi sorduğum sorular havada kalıyordu ve bunları ben dahil hiçkimsenin cevaplamayacağını bilmek herşeyden daha çok canımı yakıyordu. 

Karanlık Ay  Wattpad/Sign of HopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin