Aksın ve Arınsın

10 2 0
                                    

Ve düşüşlerimiz kadar da kalkışlarımız oluyor bu hayatta. Ne dersiniz dibi görmeden göğe çıkmak hak mıdır bize?
Sıfırdan sonsuza ulaşmak çok mudur insana?

Umursamaz, sarhoş ifademin arasından seçebildiğim kadarıyla geldiğim ev nezih bir yerdeydi. Lüks ve fazlasıyla rahat bir anlayışla döşenmişti. Tabi ki bu anlarda benim aklımdan geçenler evin dekarosyonu değildi. Kucağında bulunduğum adam beni yakıyordu. Tenine temas eden tenim karıncalanıyor beni günaha davet ediyordu. Alkol gibiydi bu adam. Dokundukça harekete geçiriyordu bedenimi aynı zamanda da bilincimi karartıyordu. Sadece kalpim konuşuyordu. Sanki çok komik bir şakaymış gibi sessizlik kahkaha atmaya başladım. Kahkahalarımı tepinmelerim izliyordu ve beni kucağında taşıyan Akın'ın dengesini fazlasıyla zorluyordu.

Ve olan oldu!

Akın altta ben üstte yuvarlandık yere. Derin bir ah geldi ondan. Benim kapalı bilincim bunu yanlış yerlere çekti tabi. İçimdeki kadın dışarı çıkmıştı. Bunu hissedebiliyordum. Her kadının içinde yatan bir kaplan vardır. Ve benim kaplanım akın edeceği kişiyi seçmişti.

O an benim tüm saçmalıklarından ve durumun klişesinden uzaktı.

Gözlerim ruhuyla buluştu maviliklerinde. O an farklı bir boyuta açıldı kapılar. Akın ve ben. Ruhlarımız aktı birbirine. Gözlerimiz arındı ruhlarımızda. Bu mükemmel an bozulmamalı diyorsun içinden ama bir bakıyorsun kendi kendine yıkıyorsun gökkuşağını.

Midemdeki zıplama yıkmıştı gökkuşağımı. "Kusacağım!" Akın bir an takılı kaldı sonra hemen attı beni üstünden. Yeri öpen popomun acısı geçmemişken kolumda tuttuğu gibi girişteki bir odaya soktu beni. "Ne yapacaksan burda yap!" Öküz. İnsan bir saçlarımı tutar duş aldırır falan. Tamam, meraklı değiliz ama yaptık bir çılgınlık sen niye beni ortada bırakıyorsun. " Ya düşersem?" Derin bir of çekti. "Bak Arın! İyisin tamam mı? " bu sözlerin ardından aklına hayın bir şey gelmiş gibi piç gülüşü belirdi suratında "Ama istersen güzelim yıkanmanda yardımcı olabilirim." İlk diyince insanın kabul edesi geliyor vallahi. Öyle maviş maviş bakınca. Ama tabiki de o duruma gelmedim daha. Yani öküz o tamam mı. "Seni öküz! Pis sapık! Çık çık dışarı!" Elime aldığım sabunluğu ona fırlatıyordum ki kahkaha atarak fırladı dışarı. Gürültüyle kapadım kapıyı. "Havlular dolapta!" Havlu, he doğru o da gerekli bir şey hoştur tabi. Ne yapçaktım ben. Üf yine saçmaladım duş alıp kendime gelmem gerekiyor. Üstümdekilerden kurtulup duşa geçtim. Tam vücut ısıma ayarladığım suyla kısa ama etkili bir duş alıp kendime geldim. Dolaptan havluları alıp banyodan dışarı çıktım. Kıyafetim çok rahatsız ediciydi onu giyemezdim. Tamam bu halde sağlıklı bir erkeğin karşısına çıkmam mantıklı bir hareket değil ama rahatıma fazlasıyla düşkün bir kızdım ben. Akını salondaki kanepede altında sadece bir basketbol şortuyla bulduğumda bir an kala kalmıştım. Kendimi toparlama çalışarak "Akın!" Dalan gözleri seslenmem üzere bende oyalandı şaşkınlıktan göz bebeklerinin daha ne kadar büyüyeceğini düşünürken karşıma geçti. Hala konuşamıyordu. Sanırım benim konuşmam gerekiyordu o bana böyle güzel bakarken. Yahu nasıl konuşuyorduk. Ben direk bu adamın kollarında erisem olmaz mıydı? Ya da bu adam beni sadece öpse?

Olmaz tabi ki salak! Olmazdı dimi. Sesimi bulmaya çalıştım. "Imm, şey, benim kıyafete ihtiyacım var ama?" Bir an sözlerime odaklanmaya çalıştı. Kendi kendine "Bence hiç gerek yok hatta o havluları da mı atsak?" Diye mırıldandı tabi ki de onu duyduğumun farkında değildi. "Efendim!" Birden gözlerime ulaştı bakışları ve yutkundu. Adem elması bir yukarı bir aşağı off. Bu geceden sağ salim çıksak iyiydi. "Kıyafet tabi, tabi gerek. Ben sana ne veriyim. Imm, sen odama çık al bir şeyler. Merdivelerden çık sağdaki ikinci kapı." Kafamı sallayıp titrek adımlarımla merdivenlerden çıkmaya başladım. Arkamdan derin bir off sesi geldi. İçimden devam ettirdim yanıyorum..

Odasını bulduğumda aynı döşeme buraya da hakimdi. Odadaki büyük dolaba yürüdüm. Biraz karıştırdıktan sonra bir baksır, basketbol şortu ve atlet tarzı bir tşört buldum. Dev gibi adamın kıyafetlerine girmek de çok mantıklı bir işti. Sıkıştıra sıkıştıra rahat bir şeyler ayarladım. Aynaya baktığımda fena değildim evimde de rahat geniş şeyler giyerdim bu yüzden pek de sorun etmemiştim.

Alt kata salona inerken. Tv'den gelen maç spikerinin sesini duyuyordum. Ve bir tv ye baktım yerimden bir metre havaya zıplamış olabilirim. Basketbol milli erkek takımımızın maçı vardı! Hastasıydım bu heriflerin on iki dev adamım be! Ve tam o anda Cedi'nin çaktığı üçlük. "Basket!" Diyr anırmaya başladım bana eşlik eden Akın'la. Bir an kendimi ona sarılı bir şekilde sarılırken buldum. "Kazandık lan kazandık!" Diye bağırıyordu ve zıplıyorduk.

Bir an göz göze geldik ve kahkaha atmaya başladık. En son kahkahadan yerlere yattık. "Ahahhahaha, off kızım öldüreceksin beni..." Akın kahlahalarını durduramıyordu. Benim de ondan kalır bir yanım yoktu. " Ahahhaha konuşma konuşma ahahhahah ay durduramıyorum kendimi." Bir kaç dakika daha devam etti kahkahalarımız sonra kendimizi kafa kafaya ters bir şekilde salonun ortasında uzanırken bulduk. Derin nefesler alıyorduk ikimiz de. Bugün nasıl bir gündü Allah aşkına. Tavanda takılı kaldı gözlerim.

Ve huzur kokusuna bulanırken ruhum, gözlerimin önüne gelen tek şey pırıl pırıl parlayan o nefes kesici mavilerdi...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 28, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİTMEYEN ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin