4

119 14 5
                                    

Louis ellerini iki yana açaraktan konuştu, "İşte bu kadar, umarım iyi bir rehber olabilmişimdir." İkiside kıkırdarken Harry kafasını onaylayacak şekilde salladı, "Gerçekten çok sevdim ve öyleydin Louis." İkiside birbirine gülümserken Louis'nin gözleri Harry'nin bileğinde sallanan ve gökkuşağı renklerinden oluşan bilekliğe çarptı ve bu çok hoştu. Harry hiç bir zaman eşcinsel -ya da biseksüel- olduğundan tam olarak bahsetmemiş olmasına rağmen neredeyse-randevularında açıkca Louis'den hoşlandığını belirtmişti. Bunun düşüncesi bile kalbinin ritmini değiştirmeye yetmişken Louis iki araba ötede onun için bekleyen Liam'ı gördü.

Elini arkadaşının olduğu yere doğru sallarken ağzını konuşmak için açtı ama ondan daha önce davranan Harry onu durdurdu. "Eğer yapacak bir işin yoksa... belki beraber takılabiliriz?" Harry gergince konuşurken parmaklarını sıktı. Henüz dün tanışmışlardı ve o her anında onunla olmak istemesine rağmen Louis aynı şeyi düşünmek istemiyor olabilirdi. Ondan sıkılmasını istemiyordu.


Louis dudaklarını birleştirirken hala onun için bekleyen Liam'a baktı, ona söz vermişti, Harry ile gidebilmesine ihtimal veremiyordu.


Direk gözlerine bakaraktan konuştu, "Çok üzgünüm Harry," dedi içten gelerekten, Harry'nin yüzünün gözle görülebilir bir şekilde düştüğünü gördü. "Liam'a söz verdim, belki daha sonra?" Harry'nin kafasını salladığını görünce gülümsedi ve kollarını belinde birleştirdi. Hemen ardından Harry'ye yandan bir sarılma verdiğinde Harry'nin sol kolu Louis'nin sırtında dolaşıyordu. Ayrıldıklarında Louis Harry'i yanağından öpmeden duramadı. Parmakları ne zaman olduğunu hatırlamadığı bir şekilde yüzündeyken gözlerini özellikle dudaklarından uzak tutmaya çalıştı. Yanağını hafifçe okşarken onu öptükten sonra kızaran yanaklarını görmezden gelemezdi, kıkırdarken, "Kızarmışsın Harry." dedi. Nefesi yüzünü okşuyordu, bir saniyeden daha fazla bu kadar yakın olurlarsa Louis ne olacağını kestiremediği için yüzünü hemen onunkinden çekti.


Harry yutkunarak kafasını yere indirirken bir an için onu öpeceğini düşünmüştü. Sanırım biraz fazla romantik biriydi Harry, parmaklarının dokunuşlarını hala yüzünde hissediyordu. Parmaklarından öpmek istemişti, ona yapmak istediklerinin listesinde baş sırada değildi ama bu da listenin bir parçasıydı.


Bir gün, diye düşündü. Bir gün.


"O zaman sonra görüşürüz, Liam ile iyi eğlenceler." Louis kafasını salladı ve son kez gülümserken arkadaşının yanına gitmek için ayrıldı.


Liam ile göz hizasına geldiklerinde Liam ona bunu daha sonra sorgulayacağı türden bir bakış attı. Çok üstünde durmadı çünkü o sırada kafasını Nick'in arabasının önünde konuşan Harry ve Nick'e çevirmişti. Kaşları istemsizce çatmış olmalıydı ki yüzündeki baskı onu rahatsız etti. Nick ve Harry'nin neden sürekli beraber olduklarını bilmiyordu, Harry'nin böyle bir şey yapmayacağını tahmin edebiliyordu ama ona kızmış olup aynı teklifi Grimshaw'a etmiş de olabilirdi?

Yanakları sıcaklamaya başlamıştı. Bakışlarını geri en yakın arkadaşının üzerine odakladı, çünkü Louis'yi kolundan tutmuş ve arabaya yönlendirmişti. Bunlar, sonra konuşacağız, anlamına gelen davranışlardı ve ona bu konuda yardımcı oldu, çünkü burada daha fazla durup ikisini izlemek istemiyordu. Anlamadığı şekilde kapıyı açmak için kullandığı parmakları karıncalanıyordu, görmezden geldi.


Liam'ın ikinci el Range Rover 2000'inde yerini aldığında camından Harry'nin nerede olduğunu bulabilmeye çalıştı. Liam'ın anahtarı döndürdüğünü duyabiliyordu. Sonunda önüne döndüğünde kendini sadece konuştuklarına ikna edebilmişti, yoksa aklını yitirecekti? Harry'den bu kadar hoşlanması onun kurallarına göre yasal değildi, çünkü biliyordu ki günün sonunda kalbi kırılan kendisi olacaktı. Ona mesaj atıcaktı ve cevaplaması için sadece on dakika verecekti, aptallık olabilirdi belki de çocukluk, ama onun da hislerinden emin olmalıydı.

 Liam otoparkdan o düşüncelerinde yüzüyor olduğu süre zarfında çoktan çıkmıştı, gözleri yolun üzerindeyken cebinden telefonunu çıkarmaya yeltendi ama numarası onda yoktu bile, bunu daha önce nasıl akıl edemediğine şaşırırken en yakın arkadaşına döndü. Liam'a dair taptığı şeylerden biri, her zaman, her daim aradığını onda bulursun. Bu yüzden Louis eğer Hogwarts'da olsalardı, onun kesinlikle kusursuz bir Hufflepuff binası üyesi olabileceğini düşünüyordu. Hufflepufflar iyi buluculardır ve altından kalpleri vardır. İşte onun Lima'sı.

Parmakları, cama vurduğu için ritmik bir şekilde ses oluştururken sordu, "Liam, sende Harry'nin numarası var mı?"
Liam, iki gündür çok düşünceli bulduğu arkadaşının sesini beklemediği anda duyunca ilkin irkildi. Sürücü koltuğunda oturuşunu düzeltip konuştu, 'Styles olan mı? İlk gördüğünden beri gözlerini alamadığın -" kıkırdamak için durduğu anda arkadaşının tepkisini ölçmek için yüzüne baktı, Louis ile hiç bir zaman bu tarz konuları konuşmamışlardı, bu yüzden nasıl davranacağını bilemiyordu. Louis'nin kızlara karşı olan ilgisizliğini hiç bu yönden yorumlamamıştı, ama onun için en ufak açıdan bile bir sorun yoktu? Homofobik bir piç değildi, en yakınını ne olursa olsun desteklerdi. Aşk, aşktı. Cinsiyetin bir önemi yoktu. Sadece o kıvırcığın arkadaşını ondan tamamıyla çalmamasını umuyordu. Harry iki gündür gördüğü kadarıyla tatlı bir insandı, Louis'ye nasıl baktığını görmüş olsada hakkında düşüncelerinin değişmesi sadece iki saniyesini alırdı, onu üzücek her hangi bir davranışta bulunmasıyla saliseler bile sürmezdi.


Louis cevap vermedi ama kıkırdamasına eşlik etti, aynı zamanda parmakları radyoyu çalıştırmak için öne atılmıştı. Liam yanaklarına hafif renk gelmiş olduğuna yemin edebilirdi. Rastgele bir radyo kanalından çalmaya başlayan indie folk müziği tekrar aralarındaki sessizliği sağladığında Liam, Louis'yi daha fazla bekletmemek ve aklında o çocuk hakkında her ne düşüncesi varsa rahata ulaşmasını sağlamak için konuşmaya devam etti.

"Whatsapp hesabını kontrol etmeyi hiç denedin mi? Takım için açılan grubun üyelerinde numarası var." Louis, hemen telefonunu geri alıp belki de aylardır kontrol etmediği uygulamaya giriş yaptı. Bu zamana kadar işe yarayacağını hiç düşünmezdi, tamam - kesinlikle asosyal bir insan değildi ama iMessage üzerinden Liam'la konuşmayı her zaman daha iyi bulmuştu. Yenilenen chats sayfasının üstünde, büyük harfler ve yumruk emojileri ile dolu 'TEAM THYEERS' grubu duruyordu. Üzerine tıkladı ve ne konuşulduğunu es geçerekten grup üyelerinin olduğu kısıma geçti. Ayrıca grup resmi geçen seneki üniversiteler arası olimpiyalarından kazandıkları dev boyutunda el ele tutarken ki bir fotoğraflarıydı, Louis kaptan olarak en önde mutlulukla sırıtıyor ve kupayı diğerleri gibi kaldırıyordu.
Harry'nin numarasını bulduğu gibi kaydettiğinde Liam'a usulca teşekkür etti. Parmakları klavyeyi bulduğunda ne yazacağını düşünmeye başladı. Meraklı ve ya endişeli bir izlenim yaratmak istemiyordu, bu yüzden sadece ismini yazmakta karar kıldı ve ona sadece on dakika verdiğini kendine hatırlattı. 

Yazmayı bitirdiğinde durdu ve daha fazla beklerse o mesajı atmayacağını ve sevdiği çocuğu kaybedebilme ihtimalini bildiğinden hemen gönderdi. Kulağa sadece paranoyak birinin düşünebileceği bir olasılık gibi gelsede, Louis'nin en büyük korkusu değer verdiklerini kaybetmekti. Harry'yi şimdiden kendinden uzaklaştırabileceği düşüncesi kalbine açıklayamayacağı türden acılar yaşattırıyordu. Mesajı gönderme zamanına baktığında iki dakika geçmiş görünüyordu, gözlerini kapattı ve kafasını cama yasladı. Bu kadar düşünmeyi bırakmalıydı.

*

selmeraba 

eğer okuduysanız ve memnun kaldıysanız?? lütfen oy ve yorum bırakmayı unutmayın x

light me up | lsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin