Asuna sırtımdan bana sarıldı,''Lütfen! Lütfen ağlamayı kes.'' Bunu derken kendi bile ağlıyordu. Ağlamamak elde değil, konuşmaksa... imkansız. Ağlamamak mümkün mü? Onları o halde gördükçe ayakta ve dik durmak mümkün mü?
''Hahhahah! Ne kadar da acınası bir çocuk, bir de İmparator Laxus'un kullanıcısı olacaksın.'' Salonun en karanlık köşesinden şeytana benzeyen ama kullanıcı olduğu belli olan bir kız çıktı. Aki beni korumak istercesin önüme geçti,
''Sende kimsin?'' Ağlarken ağzımdan bir şeyler çıkmıyordu, Aki'nin benim yerime konuşmuş olması daha iyiydi.
''Ah! Kusuruma bakmayın, önce kendimi tanıtmalıydım. Ben, Karanlık İmparator Samara'nın kullanıcısı Eva. Tanıştığımıza memnun oldum.''(Medya) Silaha dönüşmüş kolunu göğsüne koyarak, erkek referansı yaptı. Lanet olsun! O-Onun kolu- Onun kolundan kanlar akıyordu! Kendi kanı değil! Gözlerim büyüdü, büyüdükçe yaşlar daha hızlı akmaya başladı.
''Laxus! Asuramaru! Bana güçlerinizi verin!'' bedenime dolan güçle guandaoları karanlıktan çıkardım, Aki'yi yana iterek öne, Eva'ya doğru fırladım, saldırımı zorlanmadan gülerek tek koluyla karşıladı.
''Yıldırım Bedeni! İmparatorun Muhafızı! Karanlık Suikast! Karanlık Silahlar! Beni gücünüzle donatın!'' 4 Büyüyü birden çağırmak canımın yanmasına ama içimin güçle dolmasına neden oldu.
''Bak sen güçlüymüşte'' Benimle resmen alay ediyordu, intikam hırsı ve sinirle Asuna ve Aki arkamda olucak şekilde tekrar saldırdım, karanlığa girip çıkıyordum ama o Karanlık İmparator olduğu için sisin içinde beni görüyordu. Stratejimi değiştirip, yıldırım geçitlerini kullanmaya başladım. Geçitten açığının olduğu yere geçiyordum ama yinede saldırılarımı kolayca karşılıyordu, onun saldırılarını karşılamaksa okadar kolay değildi, kollarımda şimdiden çarpışmanın etkisiyle yaralar açılmıştı, böyle bir savaştan Asuna ve aki etkilenir endişesiyle, savaşımızı sokağa taşıdım. Kıran kırana savaşıyoruz demek isterdim ancak o lanet olası benden daha güçlüydü! Silahlarımızı son gücümüzle çarpıştırdık o geri savruldu, ben savrulmayı bile geçtim sırtımı sert bir şekilde yan evin bahçe duvarına çarptım, bir anlığına nefesim kesildi, Yıldırım Bedeni olmasına rağmen bu etkiyi görmüştüm, Eva yerde taklalar açarak bir müddet sürüklendikten sonra atik bir hareketle yumuşakça ayaklarının üzerine indi, aramızdaki mesafeyi fırsat bilerek guandaoyu ona yönelttim, aklımdan geçeni tahmin edercesine pozisyon aldı, yıldırım ateşlediğimde ondan kaçmaya hazırdı, yanıldı ''Yıldırım Sarayı!'' . Gözleri büyüdü, sanki gök yarılmıştı, üzerine yıldırımlar yağıyordu. Son yıldırım düştüğünde hala ayaktaydı bu onu yaralamıştı, sinirli sinirli yüzüme baktı,
''Bunu sen istedin velet! Karanlık Yükseliş!''
Bedeninden kara dumanlar çıkmaya başladı, gözlerinin beyazı kayboldu, bildiğin kükreyerek üstüme atıldı. Eğre guandaoyu 1 saniye geç kaldırsaydım kafam gövdemden ayrılmıştı. 2. Guandaoyu ona saplama düşüncesiyle harekete geçtim ama benden önce davranıp, karın boşluğuma tekmeyi bastı, yaklaşık 20 metre yana uçmuştum, canım fena yanıyordu hızlı bir hareketle doğrulmaya çalıştım ama arkamda belirip sırtıma bir tekme geçirdi, bu sefer yolun karşısındaki binanın duvarını delip içerye girmiştim. Kaburga kemiklerim ve burnum harap durumda, inanılmaz bir acı vücudumu sarıyordu. Duvarı deldiğim binadan dışarı adımımı attım, enerjisi azalmış ve biraz yorgun bir halde bana bakıyordu, aklımdan hızlıca neler yapabileceğimi düşündüm, kullanmadığım güçlü tek bir şey kalmıştı, hüküm büyüsü! Ya yapardım yada ölürdüm. 'Killua, beni iyi dinle, büyük bir amaçtan etkilendiğinde tüm düşüncelerin zincirlerini koparır, zihnin sınırlarını aşar, bilincin her yönde genişler ve kendini yeni, mükemmel ve şaşırtıcı bir dünyada bulurun, uyuyan güçler, yetenekler ve beceriler canlanır, her zaman hayalinden daha iyi ve güçlü birisi olduğunu anlarsın. kısaca Killua, bunu hak etmelisin, ancak o zaman gücünü bulursun.' Laxus şimdi bu bilmece de neydi daha açık konuşsan olmazmıydı? Büyük amacım neydi? Tabiki de ailemin intikamını almak. Lanet olsun! bu değildi nasıl fark edemedim. Benim amacım başından beri intikam olsada, savaşa başladığımdan beri onları arkama alarak savaşıyorum; asıl amacım onları, dostlarımı korumaktı! Ama bunu bilsemde gücü nasıl bulucaktım? Tanrım sırasımı! Bayıldığımı hissettim.
Gözlerimi araladığımda gökyüzüne amaçsızca bakınıyordum, yıldızlar bana daha bir yakın gelmişti, Eva'yı bulmak için ayağa kalktım karşımda Eva yoktu. Sokakta değildim, sanki başka bir boyuttaydım. Her renkten auranın gezdiği bir yer, karşımda- Ayak mı? yukarı, ayaktan yukarıya baktım, o neydi lan! Benim 6-7 katım büyüklüğünde saçı ve sakalı beyaz bir dev vardı. Nutkum tutuldu.
''Merhaba evlat''
''M-Merhaba?''
''Kim olduğumu merak ediyordun değil mi?'' o gür ses karşısında sadece kafa sallayabildim. ''Ben evlat, Şeytanın Laxus ve Asuramaru'nun babası Yıldırım Tanrısı Kaze'yim.'' inanamıyorum yıldırım tansırı şeytanlarımın babası mı? Anneyi de merak ettim,
''Ah mrak etme anneleride Karanlık Tanrı Leya'' Hadi ordan zihnimimi okudu?
''Efendim, ben neden burdayım? Onları koruma için geri dönmeliyim! Ne olur beni geri göderin!''
''Sorun değil evlat geri dönüceksin ama önce sana yasayı göstermeliyim, zman içinde endişelenme
burası zamanın olmadığı bir boyut. Öncelikle sna yasayı göstermeliyim''
''Yasa? Yoksa hüküm büyüsümü?''
''Evet'' Sesi şevkat doluydu, ''Hazırım efendim!''
''Bak evlat büyüyü kullanma amacın saf ve temiz olmalı anladın mı?'' Başımla onayladım. Elini başıma koydu, sanki tüm bilgileri kafama sokuyordu, sanki değil bildiğiniz sokuyordu. Ani bir acıyla yüzümü buruşturup kendimi kastım,
''Bu kadar evlat, sakın unutma bu büyüyü kötü bir amaç uğruna kullanırsan kontrolü kaybeden şeytanlardan bile daha beter olursun!''
Boyuttan çıkmıştım, sokağa geri dönmüş Eva'ya bakıyordum, bana sinsi sinsi bakıyordu. Sağ elimdeki guandaoyu ona yönelttim, ''Aynı numara bir daha işe yaramaz velet!'' Aptal, aynı numara ha? Bu sefer sana süprizim olacak bu içimden bunlar geçerken sinsi bir sırıtışta ben attım. Arkadaşlarımı, insanları ve Asuna'yı korumak uğruna, ''Yasa birdir! Benim düşmanım Yasanın da düşmanıdır! Hükmü yerine getir! Yıldırım Tanrısının Yasası!'' Koca bir ışık hüzmesi Eva'nın üstünde duran göğü yardı, ışığın ardından devasa bir yıldırım sütünu yere indi, ışığı seyretmekten fark edememiştim, Eva çoktan yıldırımın düştüğü yerden kaçmış ve bana doğru geliyordu. Tam karşılamaya hazırlandığım sırada Asuna, Eva'nın silahının önüne atıldı. Nefes alamıyordum, onu koruyamadım! Gözleri sönükleşti, göğsünün ortası kan gölüydü! Ölüyordu! Lanet olsun bu kadarınıda kaldıramam!
Eva bir hiçmiş gibi Asuna'nın cansız bedenini yana fırlattı, Asuna bir 'tok' sesiyle yere düştü, kıpırdamıyor! Sinir patlaması geçirdim, ne yaptığımı ve nasıl yaptığımı bilmeden Evan'nın başımdan aşağıya inen silah-kolu sol çıplak elimle durdurdum, sağ elimi onun göğsüne dayadım, elimden çıkan bir ışık topu onu geriye doğru uçurdu. Ayağa kalktığında gülüyordu, ''Kaybettin ufaklık! Sakın bu ismi unutma bundan sonra karşında 'Kızıl Kan' var!'' Bir sis bulutuna dönüşüp ortadan kayboldu.
Asuna'nın yanına çöktüğümde hüngür hüngür ağlıyordum, hala nefes alıyordu, Kafasını güçlükle bana çevirdi, gülümsedi. Derin bir nefes aldı, verdi ve bir daha almadı... Tek ve biricik aşkım ona, onun kalbine sahip olduğum gün, ailemle birlikte kollarımın arasında kayıp gitmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Killua: İblisin Doğuşu
FantasiaBir çocuk iblislerin arasında nasıl sıradan bir hayat yaşar ? Bu hikaye Killua Zoldyck'ın hikayesidir. #Watty-Destek Kapak tasarımı; @eslinistanbul