4

99 30 9
                                    

Doksan yedi. Tam doksan yedi. Yanlış sayma olasılıklarına karşı tekrar tekrar saydı Kadim Piton. Kanguru ve Gorillerin sürgünleri eksikti. Ve pitonların. Nasıl olur da bir piton böyle sadakatsiz ve korkak olabilirdi? Zamanın başından beri süren ve kendilerine saygınlık kazandıran Vadi koruyuculuğu görevini sadık kılan, Pitonların dillere destan cesaretleriydi. Ve şimdi her şey, sürgün planı ve saygınlıkları da dahil her şey bir anda o aptal Yeşil Piton yüzünden mahvolmak üzereydi. Akıllıca davranılmazsa kalabalıktan yükselen uğultu ve onaylamayan bakışlar bir anda başkaldırıya dönüşebilirdi. Derin bir nefes aldı ve gürültüyle tısladı. "Dinleyin! Sürgün görevi, Vadi için hayati değer taşıyan bir görevdi ve 3 kişi eksik. Yeterince bekledik! Şu dakikadan itibaren o 3 kişi Vadi kaçkını olarak anılacaktır! Kanguru, Goril ve... Piton" Piton derken sesinin sinirden titremesine engel olamadı. Devam etti "Ancak bu asla cesaretimizi kırmayacak! Cesur ve sadık 97 kişi önümde! Alınları açık, başları dik bu onurlu 97 kişi bizim kurtuluşumuz olacak!" Alkış sesleri ve onaylayan başlar gecikmedi. Ancak yeterli değildi. "3 Kaçkın ise bulundukları andan itibaren uçsuz mağaralara sürülecek! Bulana ise bulan kişinin türüne özel ödüller verilecek! Onlar sadece ormanı ve Vadiyi değil kendi türlerini de terkettiler!" Kalabalıktan yuh sesleri yükseliyordu. Kaçkınların kendi türleri bile sinirle bağırıyorlardı. Biraz önce sürgün görevine lanetler okuyan orman halkı, şimdi 3 kaçkına sövüp sayıyordu. Herkes 3 kaçkına nefretlerini haykırıyordu. Başarmıştı. Orman halkı göreve ya da Pitonlara değil, kaçkınlara yönlendirilmişti. Başkalarının hırslarını yönlendirme konusunda gerçekten başarılıydı Kadim Piton. İçinden kahkaha attı. Gözleri kalabalığı tararken Goril ve Kangurunun ailesini farketti. Afallamış görünüyorlardı. Aldırmadı.

--------------------------------------------

Goril ve Kanguru, yüzlerine düşen ışık huzmesiyle uyandılar. Yukarı baktıklarında güneşin parlak ışıkları gözlerini acıttı. Tam öğlen vakti olmalıydı. Güneş tam tepeden vurduğu için kuyunun içi gayet net görünüyordu. Birden altlarındaki yosunlu kaya hareket etti ikisi de müthiş bir panikle irkildiler. Kaya oynadı, kıvrıldı, döndü, uzadı. Ne olduğunu anlamaları saniyelerini aldı. Bunun bir şaka olmasını umdular ama karşılarında duran tüm gerçekliğiyle Yeşil Piton'du. Tabiki tanışmışlıkları yoktu. Bir pitonla arkadaşlık edilmeyeceğini bilecek olgunluktaydı ikisi de. Sadece sürgün listesinin açıklandığı gün görmüşlerdi onu ve adını da o zaman duymuşlardı. Saatlerdir bir Pitonun üstünde mi uyuyorlardı? Yeşil Piton uzunca yüzlerine tısladı. İkisinin de tüyleri hareketlenmişti. Daha önce bir pitonla muhabbetleri olmadıkları için yılanın mizacından emin olamıyorlardı. Şuan kızgın mıydı? Neden yüzlerine öyle bakıyordu? Git gide gerginleşiyordu ortam. Tam bir şeyler söylemeye başlayacaklardı ki Yeşil Piton konuştu. "Şey... Sizi kırmak istemem ama burayı nasıl buldunuz ve neden buradasınız acaba? Yani, ben iyi gizlendiğimi düşünmüştüm..." Sesi tam olarak kırılgan bir çocuk gibi çıkıyordu. Birden kendilerini onun için üzgün hissettiler. Şaşkınlığından ilk sıyrılan Goril oldu. "Biz.. Özür dileriz yanlışlıkla çukura düştük. Ama dışarıdan buranın bir çukur gibi görünmediğine yemin edebilirim. Yoksa Goril gözlerim bana ihanet mi etti?"

"Ah" dedi mahcup bir sesle Yeşil Piton. "Evet, benim hatam.. Kimse beni bulamasın diye Çukurun üstünü kamufle etmiş olabilirim.."

"Bulamasın diye mi?" diye araya girdi Kanguru. "İyi de neden saklanmak istiyorsun?"

"Ben.. Sürgünden korkuyorum.. Gitmek istemiyorum.. Gidemem..." dedi incecik ve kırılgan sesiyle.

Kanguru ve Goril birbirlerine baktılar. Bu ihtişamlı görünüşün altında yatan aciz çocuk ruh için üzüldüler. "Peki öyleyse, senin seçimine bir şey diyemem ama bizim bu lanet çukurdan çıkmamıza-" Kangurunun dürtüşüyle yarıda kesti cümlesini Goril. Kanguru gözleriyle Yeşil Pitonu işaret etti. Yeşil Pitonun gözleri dolmuştu. Aslında Goril kaba konuşmak istememişti ama Yeşil Piton her şeyi fazla ciddiye alıyor olmalıydı. Sözü Kanguru devraldı. "Acaba Yeşil Pitoncuğum, bizi yukarı çıkartabilir misin rica etsek?" Yeşil Pitonun gözleri parladı ve seri hareketlerle kıvrılarak gövdesini yukarı itti.Kuyruğu ve başı koca kuyuya biraz fazla eğimli devasa bir kaydırak gibi yerleşti. İlk önce Goril tırmandı kaya gibi sert yeşil derisinden, arkasından Kanguru geldi. "Bizimle gelmek istemediğine emin misin?" diye sordular ancak yılan cevap vermeden hüzünlü bir bakış atıp kuyuya geri döndü. Kanguru ve Goril kuyunun üstünü tekrar kamufle ettiler ve yola koyuldular. Hiç mola vermeden bir gün ve bir gece yürürlerse sürgünlere yetişebilirlerdi.

-----------------------------------------------

Gorile göre şuan kestirmeden gidiyorlardı, Kanguru ise yolu kaybettiklerine yemin edebilirdi ama bunu sevgili arkadaşının yüzüne vurup bozulmasını istemiyordu. Güneş yavaş yavaş ufuk çizgisine yaklaşıyordu. Goril bir şeyler yemeyi teklif etti, Kanguru hemen kabul etti. Kangurunun yanına aldığı erzaklarla küçük bir ziyafet çekerken keyifleri yerindeydi. Goril yaslandığı ağaçta, ensesinin arkasında bir hareketlilik fark etti. İlk önce belli etmedi. Doğal davranmaya çalıştı, sonra ani bir hareketle yaratığı ensesinden yakaladı. Bu, besili kedi büyüklüğünde şişmanca bir fareydi. Goril sorgulayan bakışlarla farenin gözlerine baktı. Fare cesur görünmeye çalışıyordu ama Goril ellerinin arasındaki küçük vücudun titreyişini hissedebiliyordu. "Ya sen şimdi niye bizden korkuyorsun anlamadım ki. Bir şey mi çaldın bizden?"

"Şaka mı yapıyorsun pis kaçak" dedi fare histerik ve çatlak çatlak çıkan sesiyle.

Kanguru " Kaçak? Ne kaçağı ne diyorsun sen?" diye meraklı gözlerle sordu.

"Elinizden kurtulduğum an sizi Kadim Pitona ihbar edip ödülümü alacağım ve siz de uçsuz mağarayı boylayacaksınız pis kaçaklar" diye tısladı pis nefesiyle fare.

Kanguru ve Goril durumu idrak edip korkuyla birbirlerine baktılar. Sahneyi akıllarında canlandırmak zor değildi. Halkın önünde hain ilan edilmişlerdi ve Kadim Piton Gorili ve Kanguruyu harcamıştı. Kanguru getirdiği yiyeceklerin yarısından fazlasını fareye vermek zorunda kaldı. Neyse ki fareler güvenilir yaratıklardı. Ağzını kapalı tutacağına dair sözünü almışlardı.

Kanguru ve Yüksek Dağ #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin