2

139 38 7
                                    

Pitonlar nesiller boyu Vadi'de barış ve huzuru sağlamayı kendilerine görev bilmişlerdi. Ancak "Yabaniler" Yüksek Dağ'dan sürüler halinde inip akla gelmeyecek kötülükler yapıyorlardı. Daha birkaç ay önce onlar yüzünden Kara Ormanların en güzeli içindeki yüzlerce masum orman halkıyla yanıp kül olmuştu.

O yangından beri en yaşlı pitonlar toplanmış ve bu terörü ve acıları nasıl sonlandırabileceklerini düşünmüşlerdi. Geceler ve günler süren tartışmaların ardından Yabanilerle uzlaşma ortamı oluşturabilmek ve içlerinden bilgi alabilmek için Yüksek Dağ'a içinde her türden birer orman sakini olan heyet göndermeye karar verdiler.

Ancak bunun için gönüllü bulmak imkansızdı. Yüksek Dağ'a bir orman sakininin gitmek istemesi için çıldırmış olması gerekirdi. Bu yüzden Vadi için çalışan ve Vadi bahçelerinde yaşamak için senelerini veren sadık orman sakinlerinden "Sürgün" adı altında 100 kişi seçmeye karar verdiler. Seçim yapmak da kolay olmayacaktı elbette ama işin en zor kısmı bu bildiriyi tüm orman halkına duyurmaktı ve bunun için de Kadim Piton gönüllü oldu. Onu herkes dinlerdi.

Bildirinin duyurulmasından aylar sonra, sonunda 100 Sürgünün isimleri kararlaştırılmıştı ve evlerine Sürgün kağıtları yollanmıştı. Her türden en yumuşak başlıları ve sadık olanları ince eleyip sık dokuyarak seçmişlerdi ve hiçbir isim o listeye kolaylıkla yazılmamıştı. Herkesin haberi aldığı Kadim Piton'un mağarasının dışından gelen ağlama ve sitem seslerinden de anlaşılıyordu.

Kadim Piton aldıkları kararın doğru olduğuna inanmak istiyordu. Yoksa sonu felaket olacak bir yola girdiklerini ve bu 100 kişinin yarın sabah ayrılacakları Vadi'ye asla geri dönemeyeceklerini biliyordu.

----------------------------------------

Kanguru yolculuk için eşyalarını hazırlarken annesi ve iki kardeşiyle göz göze gelmemek için büyük çaba sarfediyordu. Küçük bir göz teması bile haykırarak ağlamasına ve sinir krizi geçirmesine yeterdi. Annesi güçlü görünmeye çalışarak kanguruya yol için tavsiyelerde bulunuyordu. Birisi ona yaklaşmaya çalışırsa kuyruğuna yaslanıp iki ayağıyla tekme atmalıymış, böylece kiminle uğraştıklarını bilirlermiş. Tamam, annesi haklıydı, kanguruların tek tekme ile kurtları bile öldürebildikleri bir gerçekti ama sanki biraz abartıyordu. Belli etmemeye çalıştı ve "Tamam anne" dedi. Anlattığına göre büyük büyük dedesi bir yabani köyüne gitmiş ve sağ olarak geri dönmüştü. Aslında aynı dedesinden daha önce kaçık ve deli bir bunak olarak bahsetmişti. Kanguru bunu hatırlatmanın şuan için pek yardımı olmayacağını düşündü.

İki küçük kardeşi bir köşede sessizce oturmuş onları izliyorlardı. Hıçkırıkla karışık gelen kesik kesik nefes seslerinden ağladıklarını tahmin etti. Kardeşleri henüz annesinin kesesindeyken tüylerinin çıkıp keseden ayrılacak büyüklüğe gelmelerini ne kadar hevesle ve heyecanla beklemişti.. Öyle küçük ve kırılganlardı ki Sürgün için uygun yaşta olmadıklarına şükretti. Kendinin sürülmesi annesinin veya kardeşlerinin sürülmesinden iyiydi.

Birkaç saat sonra gün ağaracak ve Sürgünler yola çıkacaktı. Daha sonra ise.. Sonrasını düşünmemeye karar verdi. Biraz olumlu bakmanın zararı olmazdı. Evet evet, hem belki bu kaçık Sürgün planı işe yarardı, belki tüm bu acılar son bulurdu? Yabaniler yüzünden ailesinden kayıp vermeyen kimseyi tanımıyordu. Birkaç ay önce Kara Orman yanıp kül olurken babasını da alıp götürmüştü. Belki bir fark yaratırlardı, belki her şey düzelirdi? Ahh.. kendini kandırmayı bırak, diye düşündü. Sonuçta karşılarındaki Yabanilerdi. Kendileri ise güzel ormanlarda güzel ağaç ve çiçekler yetiştirmekten başka bir şey bilmeyen vadi bebekleriydi. Neyse, diye düşündü. Neyse. Ailesiyle geçireceği son saatleri böyle heba etmemeliydi. Gün ağarana kadar küçük ailesiyle ay ışığında ılık otlarda uzanıp mehtabı seyrettiler. Kimse konuşmadı.

Kanguru ve Yüksek Dağ #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin