Yeterince seversem o da sever sanmıştım. Gözlerinin daldığı noktadan tut,duyduğu ama nerden geldiğini bilmediği sese kadar sevdim. Onun yeterli kabul edeceği eşiğe hiç ulaşamadım. Bir şarkı okumalık sürede ezberledigim yüzünü, derslerde sayfaların kenarına çizdim. Bir saygı duruşu süresinde ezberlediğim kalp ritmine şiirler yazdım. Sorsan hiç haberi yok. Bir insana bir ölüm süresinde kaç kez aşık olunabilirse o kadar aşık oldum bu anların sonu yok. Aynı şeyleri düşündük,aynı anda, aynı yerde, buna imkan vardı. Aynı şeyleri hissettik...
Şimdi diyorum nasıl olur bu hiç yaşanmamışlık. Nasıl uzaktan baktığımız köprünün üstündeki bir araba gibi davranır hayret bir şey. Biz ki perdelerin kenarından sızan ışığa birlikte sinirlenen insanlardık, nerden geliyor bu dengesizlik. Üst üste iç çekişlerimde içimi onunla doldurduğumu bilirdi hep. Acımasızlıkların sınırı nasıl olmaz ona baktığımda gördüm hep. Önce çekti,sonra itti,sonra tekrar çekti ve şimdi yine itecek diye korkuyorum. Bataklığa saplanmışım gibi hissediyorum. Bir çok seviyor ulan diye komşuya gülümsedim en alakasız yerde,bir de küfür ettim aynı komşuya ve tüm bu gelgitlere.
Son yaprak sevmiyordu. Bunu orada kabullenseydim eğer ve bakmasaydım gözlerine böyle yorulurmuydum ? Her bulduğum hayatın sivri köşesiyle kazımaya çalışırmıydım kalbimdeki is lekesini?
Bu soruların cevabı onun kadar yok.
Son yaprak sevmiyordu ve bir fal ilk defa Annem kadar haklıydı..