2. Bölüm

24 1 0
                                    

Heyecanlı bölümler sizi bekler

Buğra'dan

Masaya oturmuş ne güzel bir şeyler düşünüyordum. Bora yanıma yaklaşarak,"Olum sen bu kıza yanıksın. Daha deminden beri gülüyorsun." Bora böyle söyleyince hemen toparlandım. 

"Olum salak salak konuşma! Maç finallerine gireceğiz. Onu düşünüyorum. Hem o kız kim?" diyerek sordum. Ben böyle deyince "Bırak şimdi maç finallerini! Sen maç finallerini  falan düşünmüyorsun! Senin aklın o kızda kaldı." diyerek çıkıştı. Yüzümü ekşiterek  "Benim o kızla aramda ne olabilir ki? Daha dün gördüm." dedim. Bora sözümü keserek "Ya he he! Bal gibi de aklın onda! Dünden beri de çarpışıp duruyorsunuz! Buna da bir şey de!" diye bağırdım, karşı çıkarak," Olum hayat işte! Hayatın tesadüfleri!" diyerek kalktım masadan.

Of iki de bir o kız o kız! Ne olmuş o kıza. Aşık falan değilim ama hoşlanmış olabilirim yani ne var bu kadar büyütecek. Ben hiçbir kıza güvenemem, bundan sonra. Yaşadığım olayı biliyorsun! Hem bir kere gördüm diye aşık mı olacağım?

Ben kendimce konuşarak sınıfa ulaşmıştım bile.

Öykü'den

Masadan kalkmıştım. Sevmedim Merve'nin muhabbetini.

Merdivenlerden çıkarken yine o çocukla çarpıştım. Bu sefer öfkelenip "Ya bir kez de önüne bak!" diye bağırınca gözlerini kısıp beni dinliyordu.

"Bela mısın sen ya? Ben ne sana çarpacağım! Sen gelip bana çarpıyorsun! Asıl sen önüne bak!" diye çemkirdi. Bende kendimi tutamayıp  "Evet, senin belan!" diye bağırdım. Bana iri gözlerle baktı. Şaşırmıştı.

Ben hemen sınıfa çıktım. Niye dedim şimdi? Azıcıkta olsa kuşkulanacak. Ne demek istedi diye. Aman! Böyle kişilerle uğraşıp da sinirimi bozamam!

Sınıfa geldiğimde ise sınıf başkanı ayağa kalkmış herkesi uyarıyordu. Nazikçe gidip sırama oturdum. 1-2 dk geçtikten sonra hoca gelmeyecek mi? Diye meraklandım. Herkes sınıf başkanına hocayı sorarken, kapının hafifçe oynadığını fark edip kapıya odaklandım. Kapı açıldı ve bir nöbetçi hoca sınıfa girip şöyle bir sınıfı süzdü. Ve bir açıklamada bulundu.

"Gençler! Dinle burayı! Hocanız gelemeyecek, serbestsiniz. Ama gürültü patırtı istemiyorum tamam mı? " diyerek sınıfı terk etti.

Arkadan "Serbest isek ne laf söylüyorsun hala? Çocuk muyuz biz ya?! Serbestsiniz diyorsunuz, gürültü yapmayın diyorsunuz! Bu ne mantık anasını satayım? Ne tür psikopatsın? Hala çözemedim! " diyerek bağırdı, çocuğun biri.

"Tamam, sus!" diye bağırdı sınıf başkanı. Aman bunların cızırtılı seslerini duyacaksam bir müzik açarım daha iyi! Elimde telefonumu gören sınıf başkanı  "Hey! Elindeki telefon mu?" diye sorarak bağırmıştı. Omzumu silkerek evet dercesine başımı salladım.

"Kaldırır mısın onu?! Telefon bakmak yasak!" dedi. Bende gözlerimi devirerek, "Bir sorun mu var?" diyerek diklendim. O da bana bakarak dediğimi anlamıyormuş gibi  "Ne dedin?" diyerek bana bakınca kendimi tutamayıp "Sana ne olum! İster çıkartırım, ister çıkartmam! Sana mı soracağım?" diye laf söyledim. Tek kaşını kaldırarak gözlerime bakıyordu. Anlaşılan söyleyecek laf bulamadı. Benle uğraşmasın diye "Yalnız ben senin sandığın kızlara benzemem! Ona göre ayağını denk al!" diyerek sert bakışlar attım. Bunun karşısında laf söyleyemedi. Bu zamana kadar bana kim laf söyleyebildi ki bu söylesin!

Başkanın sözünü dinlemeyerek inadına şarkı açtım. 

Bir ders böyle geçti ve zil çalmıştı. Sınıftaki bazı salakları görmemek için kendimi koridora attım, bahçeye çıkıp bankların birinde oturdum.

BELA MISIN SEN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin