medya:Elizya
''Her son aslında yeni bir başlangıçtır.''
∞∞∞∞∞
Takvim yaprakları bir bir koparken artık içinden çıkılmaz bir hâl alıyordu bu durum. Sanki içim yangın yeriydi. Kor ateşlerde, erimiş demirin sıcaklığında yanıyordum. Boğazımda düğümlü bir özlem. Nefes almamı engelleyecek bir katman. Gözlerimi birkaç saniye kapamak bir yana, duyduğum sesler bile onun adıyla yoğrulmuşken, kulaklarımı sağır eden haykırışlar, gecemi gündüzümü mahşer yerine çeviriyordu. Buna rağmen vücudum buzdan bir parça kesilmişti. Donuyordum... Ateşli bir hastalık gibi. Kalbimin en orta yerinde bir kanser. Kafamı çevirdiğim her yerde, hayalet gölgeler. Bir hançer daha saplanıyor yüreğime. Ağlıyorum çaresiz. Gözlerimden akan bir avuç göz yaşı değil yitirdiğim. Her şeyim....
∞∞∞∞∞
Gözlerimi rahatsız eden ışıkla yerimde kıpırdandım.Her sabah olduğu gibi güneş, parıltısını odama saçıyordu. Perdeden kurtulan ışık, yüzüme kendini çarpıyordu. Zaten dün gece uyku beni kollarına çok geç almıştı, şimdi de uykumu alamadan uyanmak zorundaydım. İçeriden gür bir sesle babam(!) sesleniyordu. Bu adamdan nefret ediyordum. Kulağım bu insanın sesini sanki şiddetle reddediyordu. Ne zaman biz böyle olmuştuk?
Karşınızdaki sevmediğiniz biri olunca bazen ağzından dökülen her kelime sizi rahatsız eder, kulaklarınızı tıkamak istersiniz. Aynen bu duyguyu, ben ne zaman o adamın sesini duysam yaşıyordum.Bu sesi duymam ile zihnimde geçmiş canlanıyordu. Hatırlamak istemiyordum geçmişi, soğuğu, paramparça olduğum o lanet günü. Sabahleyin aklıma gelen bu düşünceler uykumu kaçırmaya yetmişti bile. Yorganıma daha çok sarıldım. Belki tekrar uyuyabilirdim.
''Unut Elizya, Unut Elizya, Unut alıştın artık.'' Zaman geçtikçe hiçbir şeyi unutmadığımı, sadece alıştığımı fark ettim. En yaralı alışma. Alışmak istemiyordum ama ben. Zor olan yokluğa alışmak. Yıllardır her dakikanızın birlikte geçtiği birinin olmayışı. İçimdeki nefret hırsımı almadığım sürece bitmeyecekti.Pusuya yatmış bir panter misali beklemeliydim. Emin adımlar, iyi planlar... Ava giderken avlanmamak için koskoca üç yılımı içimde hiç bitmeyen özlemi bastırarak geçirmiştim. Sona yaklaşırken hiçbir pürüzün kalmasını istemiyordum.
Anlaşılan bugün bana uyku haramdı. Esneyerek yatağımda doğruldum. Vücudum bana karşı isyan bayraklarını şimdiden çekmişti. Kemiklerim batıyordu iki dakika daha uyku için ama gözlerim kapandığında yaşayacağım duygu aynıydı. Bugün babamın başına açacağım belaları düşününce sırıttım. Bir nebze mutlu olabilmiştim güne kötü başlarken. O halde üzerimi değiştirip hemen evden çıksam iyi olacaktı. Pencereye doğru ilerledim. Kulpunu çevirip açtığımda temiz havanın odama girmesine izin vermiş oldum. Derin bir nefes ile mis gibi bahar kokusunu ciğerlerime doldurdum. Bahar tüm asaletini doğaya vermişti sanki. En güzel renklerini ağaçlara sıçratmıştı, kadifemsi sesini kuşlara vermişti, Bu kadar yaşam dolu beni bile karartan insanlar olmuştu. Yeterli dozumu aldığımda tekrar pencereyi kapattım.
Sıkıcı başlayan bir pazar gününü taçlandırmak istemiyordum. Sabah yürüyüşleri yıllardır bir rutin olmuştu benim için. Çünkü adımlarım beni güzel yerlere götürüyordu. Bazen bir otobüse biner, son durağa kadar inmezdim. Yeni yerler keşfeder, aklımı bir an olsun dağıtırdım. Bunu yapmayı cidden çok seviyordum.Dolabıma yöneldim ve eşofmanlarımı içerisinden aldım, hızlıca üzerime geçirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZLUĞUN SONUNDA
Teen FictionAşk mı intikam mı? Yıllardır beklenen intikamın önündeki en büyük engel ne? Elizya arafta ama hangi tarafta? Sona giderken sonun olacaktı adam ama habersizdi kadın." Aşk uğruna her şeyden vazgeçilir mi ? Son sözüydü annesinin, yavaşça fısıldadı ''Ar...