Bölüm 8

473 21 0
                                    

1 YIL SONRA

"Bu şapka çok havalı!" dedi Max. Ve elindeki klasik Meksika şapkasını gösterdi.

"Gerçek misin sen ya?!" dedim ve başka stantlara bakmaya başladım.

"Meksika festivalinde başka ne bulmayı planladığını söyler misin? Ya şapka ya da acılı taco!" dedi gülerek.

"Eğlendin mi şimdi?" dedim ve kahkahayı patlattım.

"Hadi gel!" dedi ve kolumdan tutup sürükledi.

"Şu One Direction t-shitlerine ne dersin?" dedi ve grubun resminin olduğunu gösterdi.

Harry nin sırıtan yüzünü görünce anında moralim bozuldu.

"Kalsın! Seninle bir daha alışverişe çıkılmayacağını öğrenmiş oldum!" dedim ve aksi yöne yürümeye başladım.

"Sally hadi ama!" diye arkamdan bağırdığını duyabiliyordum.

Kendimi yaşadığım minik eve atana kadar sakin kaldım. Eve girdiğim anda ciğerlerimi sıkan o el serbest kaldı ve 1 yıldır yaptığım her gün gibi ağlamaya başladım.

Ne kadar ondan da sesi ya da onun gibi şeylerden kaçsamda,Meksika'ya kadar gelsem de durmadan bana onu hatırlatan şeyler çıkıyordu. Buna örnek olarak kıvırcık saçlı arkadaşım Max. Sonunda ağlama krizim bitti ve bende yerimden kalktım. Tek başıma yapabileceklerim listemin her zaman en başında olan film seyretmeyi seçtim.

DVD setime göz attığımda yaklaşık 300 tane filmin hepsini izlediğimi fark ettim. Sıkıntıyla nefes alarak koltuktan kalktım. Anahtar ve bir miktar parayı yanıma alıp kendimi sokağa attım. Her zaman gittiğim yere giderken telefonumun melodisi çalmaya başladı. Zorlanarak da olsa kot şortumun cebinden telefonumu çıkardım.

"Alo anne?!" diye bağırdım. Tabi böylece sokaktaki insanların deli görmüş bakışlarına mağruz kaldım.

"Tatlım acil İngiltere'ye gelmelisin!"

"Neden olduğunu sorabilir miyim?” dedim yürümeye çalışırken.

"Sadece gel!” diye kükredi ve telefonu suratıma kapattı.

Üfleyerek geldiğim yolu geri döndüm. Eve girerken en yakın saatteki uçağa bilet aldım. Küçük çantama bir şeyler sıkıştırdıktan sonra evden çıktım. Taksiciyle yaşadığımız ufak tartışmadan sonra sağ salim havaalınına vardım.

Ve sonunda uçağıma atladım. Kulaklıklarımı kulağıma geçirip derin uykuma başladımm...

O SIRADA HARRY CEPHESİ

Stresli bir şekilde telefonumu avcuma vurup duruyordum. Sonunda titrediğimi hissettim. Hayır titreyen telefonum.

 "Alo?” diye heyecanlı bir şekilde telefonu açtım.

"Alo. Tamam geliyor.” dedi Sally'nin annesi.

"Size ne kadar teşekkür etsem az. Teşekkür ederim.” dedim belki de bininci kez.

"Eğer onu bir kere daha üzersen...” diye başlıycak oldu ama lafını kestim."Öyle bir şey olmayacak Bayan Jackson.”

Deriiin bir iç çekişin ardındaaaan.

"Peki. İyi günler.” dedi ve telefonu kapattı.

Telefonu bir kenara atıp zafer dansı yapmaya başladım. Bu halimi gören çocuklar anlayışla karşıladılar.

Ve sonunda hazırlanıp evden çıktım. Bayan Jackson'un dediğine göre yarım saat sonra burda olucaktı. Arabayı büyük bir heyecanla sürüyordum. 1 yıl sonra benden kaçmasına izin vermeden sonunda konuşabilecektik.

Havaalınına vardığımızda daha uçağın inmesine 10 dakika vardı. Çıkış kapısının önüne geçip yolcuların çıkmasını bekledim. Sonunda O da çıktı. Sarı saçlarını sağa doğru attı ve yavaşça kafasını kaldırdı. Ya da ben bunları yavaş çekim görüyordum.

 Beni gördüğünde bir anda olduğu yerde durdu. Ve yavaşça ağzını oynattı. Açıkçası bunu beklemiyordum....

SALLY

Uçak iniş yapınca hemen kendimi dışarı attım. Valizimi alıp dışarı çıktım. Yavaşça saçlarımı attırdım ve kafamı kaldırdım. Karşımda o yeşil gözleri görmemle yerime çakılmam bir oldu. Ve eminim onun da beklemediği kelime ağzımdan döküldü...

"Siktir!"

TwitterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin