BÖLÜM 4 : GÜNEŞ

23 2 0
                                    


Limanımı özlemiştim.

Peki ya, o kız burada ne yapıyordu? Küçükken buralara gelmediği belliydi. Yine derin düşüncelerimden sıyrılıp, ona doğru yürüyordum.

Beni farketmiş olmalı ki '' Merhaba '' dedi.

Açıkçası '' Merhaba '' demem gerekirken, saçma bir şekilde ne söyleyeceğimi düşünüyordum. Aptal Araf! Kendimi küçümsemeyi bırakıp, cevap verdim.

'' Merhaba. ''

Biraz sert cevap vermiş olmalıyım ki, kız bir an ürperip ardından bana doğru döndü.

Kendimden soğumak için bir neden daha mı? Her neyse, artık fırsat bulmuşken onun hakkında merak ettiğim her şeyi sorabilirdim.

O sessizce manzarayı izlerken, sorumu sordum.

'' Kimsin sen? ''

Düşünüp cevap vermesini beklerken, cevap geldi.

'' Söyledim diye hatırlıyorum. Yanlış mıyım? ''

Asıl benim bu kadar ukala olmam gerekmiyor muydu? Nasıl hem sevdirmeyi hem de sinir etmeyi beceriyordu? Neyse..

'' Evet, söyledin. Açıkçası gerçek kimliğinle memnun olmak isterdim.

'' Neden bu kadar merak ediyorsunuz? Bir erkekte bu kadar merak, şaşırtıcı. ''

Aslında haklıydı.

'' Merak ettiğim kişi eğer sizseniz, şaşırtıcı olma konusunda haklısınız. ''

'' Peki, o kişi ben miyim? ''

'' Siz çözmek istemez misiniz? ''

'' İstemem. Başka sorunuz var mı? ''

'' Diğer soruya geçmemiz için, önceki soruyu cevaplamalısınız. ''

'' Rahat bırakacak mısınız? ''

'' Cevabınıza bağlı. ''

Derin bir şekilde düşünüyordu. İsmini bu kadar çok gizlemesini bir türlü anlayamıyorum;

Zordu, tuhaftı, sertti, soğuktu ve farklıydı..

Karanlığın yakıştığı bir güzelliğe sahipti.

Merak etmekte haklıydım.

Gizemliydi ve o gizemi sadece ben çözmek istiyordum.Tek engel, bana olan duvarlarıydı. Duvarlarını yıkmayacaktım, kıyamazdım. Ona ait olan her şeye kıyamazdım. Onun izniyle duvarları yok olacaktı. Tek yolu '' Güven '' duygusunu gerçekten hissetmekti.

Düşüncelerimden sesi sayesinde kurtuldum.

'' Sorunuz artık. ''

'' Gerçek ismin.. ''

Telefonunun çalması ile sorum yarım kalmıştı. Sinirlendim. Kim icat etti bu telefonu? Tabii ki icat edeni biliyorum fakat şuan konumuz bu değil. Telefonuyla görüştükten sonra oldukça korkmuş gibiydi. Demek ki tuhaf bir konuşmaydı. Muhtemelen ailesi veya erkek arkadaşı olmalıydı. Eğer ikincisi ise, kıskandığımı pek gizleyemeyeceğim sanırım.

''Gi-gitmem gerek. ''

Diyerek, bana cevap hakkı veremeden, koşuyordu. Gittikçe uzaklaştı. Telefonda kiminle, ne konuştuğunu bilmiyorum ama kimsenin onu korkutmaya hakkı yoktu. Tek bildiğim buydu. Ayağımı sinirle yere vuracak iken, yerde bir şey gördüm. Turuncuya benzerdi. Yerden hızlıca alıp baktığımda ise kimlik olduğunu anladım. Kimin olduğunu anlamak pek zor değildi.

'' Elime düştün, Karanlık Hanım '' derken ilk defa bu kadar canlı ve içten gülüyordum.

'' Elime değil, bana düştün bana '' diye düzelttim ardından.

'' Güneş.. ''

Ne kadar da güzel bir isme sahipti. Onca karanlıktaki tek aydınlığa sahipti. Fakat bundan hiç haberi yoktu. Bundan haberi olmasını sağlayacaktım. Her ne kadar karanlık olsa da, olsam da birlikte aydınlığı yaşayacaktık.


'' Sen, Cennet kadar Aydınlık.

Ben, Cehennem kadar Karanlık. ''

Benim MaskemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin