NOT: Hikayenin ileri bölümlerinde kötü örnek ve davranışlara rastlayacaksınız, tabiki de sınırları geçmeyecek şekilde olacak, yine de rahatsız olacak okuyucuların okumamasını tercih ederim. 15 yaşından küçüklerin okumamasını öneririm.
İstek olursa yeni bölümü yazmaya başlayacağım. Keyifli okumalar :)
Elinde yeni yaktığı sigarasını bitirmeden yatağın kenarında söndürerek, odanın bir köşesine fırlattı. Kapıdan içeri girmeden sinirle çıkardığı tişörtü mermer zeminde sürünmeye devam ediyordu. Göğsünün üzerindeki melek kanadı dövmesi ve kusursuz kaslı vücudu etkileyiciydi. Yüzündeki hiç değişmeyen sert ve anlamsız ifadesi beni ürkütmeye başlamıştı. Hışımla ayağa kalkıp üzerime doğru geldiğini fark ettiğimde, ne olduğunu anlamayıp korkudan yaslandığım duvarla iç içe geçmiştim. Çalar saatin bozulduğu an sürekli ritimsiz ve şiddetli sesler çıkarmasını çağrıştıran kalp atışlarım gittikçe çığırından çıkıyordu. Adını bilmediğim genç, bana her yaklaştığında göğüs kafesimden çıkarcasına hareket eden kalbim köşe edindiği yerde kalakaldı bir süreliğine. Refleksle sımsıkı kapattığım gözlerimi, omzumu ele geçiren soğukluğu hissettiğimde açıverdim. Oldukça yakınımda olan ve göz bebeğiyle bütünleşmiş siyah gözleri, karşıdan bakıldığına oranla pek bir şey değiştirmemişti. Hangi duyguyla baktığına karar veremediğim gözlerini gözlerime sabitlemiş, hiç kırpmamaya yemin etmişti sanki.
"Sadece bir kez...söyleyeceğim." dedi, genç ve bebeksi yüzüne aykırı olan kalın, erkeksi sesi. Konuşmak için oynattığı dolgun dudakları, anlam kazanmaya başlamıştı. Burnuma gelen yasemin çiçeği ve kahve karışımı parfümün eşsiz kokusuna hayran kalmıştım.
"Buraya getirildiğin andan itibaren, buradaki kurallara uymak zorundasındır." dedi, tek kaşını kaldırarak.
"Ama o siktiğimin kuralları umrumda değil." diye, birden kükreyerek benden uzaklaştı. Beklemediğim tepkisi karşısında dudaklarım hafifçe aralanarak, gözlerim kocaman açıldı.
İstemiyordum, burada ne işim vardı? Hayatımı unutmak istesem de bu değişik insanların yanına gelmekle hata yapmıştım. İlk defa bir şeyi kafamda kurgulamadan ve düşünmeden, duyduğum gibi her şeyi kabul etmiştim. Sığınacak yerim kalmamıştı, sadece güvende hissetmek istiyordum. Tek bir telefonla değişen hayatımın yükü omuzlarımdan kalbime giden yolda takılı kalmıştı. Beynimdeki 'hatıralar' bölümünü silmek için doktora gitsem benimle alay eder miydi acaba? Ya da beynimi almasını isteyebilirdim.
Sadece kendimi kandırdığıma inanmak istiyordum. Çeşitli yollar deneyerek silinebilirdi her şey, biliyorum.
Sağlıklı düşünemiyordum.
Silinemezdi, hiçbir zaman silinmeyecekti de.
Lanet olası düşüncelerim susmuyordu, onlar bile çelişkiye düşmüştü.
"Kural 1...bu sınırlar içerisindeki hiç kimseye güvenme." dedi, gözlerini dışarıdaki muazzam şehir manzarasına odaklarken.
Ters bakışlarını bana çevirerek:
"Bana bile." Diye ekledi, kısaca."Kural 2...benim itaatkârımsın ve söylediklerimin dışına çıkamazsın."
"Kural 3...onların sana karşı koyduğu şartlar umrumda değil, bana gelip mızmızlanma."
"Kural 4...senin koruyucunum, bu mekandaki herkes için geçerli zorunlu bir şarttır."
"Fakat ben sadece gözümün önünde olan bir şeye müdahele ederim. Geri kalan kısımda sen kendi başının çaresine bakarsın." dedi, sinir bozucu bir tavırla. Niçin burada tutulduğum ve tehlikeli insanların arasına getirildiğimi bile tahmin edemezken, bu küstah adamın kendisine uyarladığı çıkarcı kurallarını dinliyordum.
"Ve son kural...aşık olma ve hayatta kal." dedi elini silah işareti yapıp bana doğrultarak, gözünü hafifçe kısıp nişan aldı.
Bu iki cümleyi bağlayan bağlaç, kuralı baştan çıkaracak kadar önemliydi.
Tek neden,
Tek sonuç,
Aşık olursan,
Ölürsün.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Nefes
Teen FictionGünden güne dibi gözükmeyen o karanlık kuyu beni içine çekmeyi rahatlıkla başarıyordu. Dış dünyamla bağlantımi kesmiş, parmaklıklar arasına sıkışmış dünyamda oksijeni içime çekmek daha da zorlayıcıydı. Vücudumdaki organlarımın birer birer küçüldüğün...