Herkese merhaba! Umarım bölümü beğenirsiniz :)
+5 vote, +5 yorum sonrasında yeni bölümü paylaşacağım^^Sessize aldığım telefonum, çantamın içinde ısrarla titremeye devam ediyordu ingilizce dersinin tam ortasında. Kaçıncı kez çaldığını tahmin edemesem de rahatsız edici olduğunu üstümde gezinen bakışlardan anlayabiliyordum. İçimde uyanan merakla elimi çantama atıp; telefonumda kayıtlı olmayan numarayı anımsamaya çalıştım, fakat bana bir çağrışım yapmamıştı. İçimden bir ses o numarayla görüşmem gerektiğini fısıldıyordu.
Öğretmenden izin istemek için elimi usulca kaldırıp havada beklettim.
Anında bana söz verdiğinde:"Midem bulanıyor. Dışarı çıkabilir miyim?" dedim, aklıma gelen ilk yalanı söyleyerek.
"Geç kalmamak şartıyla." diyerek, eliyle kravatını düzeltti. Sağ tarafa taranmış koyu kestane saçları, alnını kapatıyordu. Her gün çeşit çeşit giydiği takım elbiselerinin renkleri koyu renk ağırlıklıydı. Parmağında fark ettiğim alyans yüzüğü, yeni gerçekleşen güzel bir olayı kaçırdığımın habercisiydi.
Çaktırmadan, telefonu cebime koyup hızlı adımlarımla ilerlemeye başladım. İnandırıcı olmasından yüzümü ekşitip, elimi karnımda tutarak sınıftan çıkıverdim. Sınıf kapısının önünde oldukça dikkat çekeceğimi düşündüğümden, tuvalete gitmeyi tercih ettim. Sessiz ve acele adımlarımın krem rengi mermer zeminde gıcırdaması spor ayakkabılarımdan kaynaklanıyordu. Küçüklüğümden beri nefret ettiğim bu ses, kapıdan içeri girip soğuk duvara yaslandığımda kesilmişti.
8 cevapsız çağrı bıraktıran numarayı aramak için sabırla yeşil butona bastım. Kim olduğunu merak etmekten ziyade ne söyleyeceğine odaklanmıştım aslında. Bu kadar ısrarla araması beni endişelendirmişti.
Çalıyor.
Çalıyor.
Çalıyor.
Ve açtı.
Nasıl söze gireceğimi düşünürken, karşı tarafımdaki tiz ses heyecanla çınladı kulaklarımda.
"Nermin Sayan ve Beril Sayan'ın yakını Rüya Sayan'lamı görüşüyorum?" dedi, mesafeli kibar konuşmasıyla. Anneannem ve kardeşimin ismini, tanıdık olmayan sesin niçin telaffuz ettiğine anlam veremesem de ürkek sesimle cevap verdim.
"Evet." dedim, soru sorar gibi. Bu konuşmanın devam edeceğini biliyor olsam da sonunda ne olacağını tahmin edemiyordum.
"Şu an hastanedeler ve ikisinin de durumu gittikçe kötüleşiyor." dediğinde, aynadaki yansımama baktım bir süre. Sanki bir anda arkamda beliren birisi cebinden şırıngayı çıkartıp, bedenimdeki bütün kanı çekene kadar çıkarmamıştı boynumdan. Yüzümün beyaz ve soğuk görüntüsü ölü insanların tenine özenmiş, onlara benzemeye çalışıyordu. Kadının sesi kulaklarımda yankı yapıyor, söyledikleri beynime söz geçirmiyordu.
Neyin saçmalığını zırvalıyordu bu böyle? Henüz 4 saat önce kendi elleriyle kahvaltı hazırlayan anneannem ve okuluna bıraktığım kardeşimden bahsettiğinden emin miydi?
"Belki, son saatlerinde onların yanında olmak istersin." diye yükseldi cümlenin sonuna doğru alçalan sesi. Konuşmasının sonunda oluşan sessizliğin ardından benim suskunluğuma cevap aramak istese de anlayabiliyordu, farkındaydı dudaklarımın kilitlendiğinin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Nefes
Novela JuvenilGünden güne dibi gözükmeyen o karanlık kuyu beni içine çekmeyi rahatlıkla başarıyordu. Dış dünyamla bağlantımi kesmiş, parmaklıklar arasına sıkışmış dünyamda oksijeni içime çekmek daha da zorlayıcıydı. Vücudumdaki organlarımın birer birer küçüldüğün...