Medya: Mert Atahan
İyi okumalar...
-
İzmir'den dönmemizin üzerinden tam 2 hafta geçmişti. Onca acıyı yaşamamın üzerinden 2 hafta geçmişti. O günden sonra toparlanamamıştım. Her günüm ağlayarak geçiyordu. Tam atlattım derken bana söyledikleri geliyordu aklıma ve ben toparlanamıyordum. Elimde olmadan ağlayıp duruyordum. Söylediği sözler beni seviyor olduğuna işaretti. Ama bugüne kadar asla böyle bir şeyi dile getirmemişti. Aksine sevdiği bir kız vardı. Pelin...
Onun peşinden yıllarca koşmuştu. Sonunda ise çıkmaya başlamışlardı. Ama tabiri caizse kız tam bir orospuydu. Mert'le çıkıyor olmasına rağmen onca kişinin altında gezen bir kızdı. Ama Mert onu çok seviyordu. Gözümün önünde onun için ağlamıştı. Ama son zamanlarda Pelin'den soğumuş gibiydi. Bir yıl önce ayrılmışlardı. Biz Mert'le küsmeden önce. Mert ayrılmıştı ondan. Artık sevmediğini söylüyordu.
Mertle benim aram da ne mi var? Bunu ikimiz de bilmiyoruz işte. Pelinle çıkıyorken beni korurdu, beni kıskanırdı. Gözü sürekli üstümdeydi ama Pelin'i seviyordu işte. Ben ise tüm kalbimde onu seviyordum. Çocukluğumdan beri itinayla kalbimi kırıyordu.
Düşüncelerle defterime çizim yapıyordum. "Azra iyi misin?" diye soru yönelttiğinde Eylül, dalmış olduğum düşüncelerimden sıyrıldım ve Eylül'e döndüm. Kafamı sallayarak "iyiyim" dediğimde elindeki kalemini bıraktı. En arkada oturuyorduk. Derste konuşuyor olmamızı hiçbir hoca yadırgamazdı. Her türlü derste konuşurduk ama sınav notlarımız oldukça yüksekti.
"Değilsin, ben senin kalbini, içini biliyorum. Anlat bana rahatlarsın" dediğinde derin bir nefes aldım. "o günden beri kendime gelemedim, gözümü kapatsam gözümün önüne geliyor. Nefes bile alsam aklıma geliyor. Çıldıracak dereceye geliyorum. Dayanamıyorum artık ben. Taşıyamıyorum bu sevgiyi kalbimde. Yükü ağır geliyor. Yokluğu ceza, varlığı ölüm" dediğimde gözlerim dolmuştu. Gözlerimi defterime diktiğimde ne ara çizdiğimi bilmediğim M harfini gördüğümde gözümden bir damla düşmüştü. M harfinin üzerine.
"Biliyorum çok zor. Bana da oluyor bazen... insanın kalbine bir şey oturuyor ve gitmiyor. Göremiyorsun ya onu, ondan haber alamıyorsun... böyle canın yanıyor, nefes alamıyorsun ama ölemiyorsun. Ölmek istiyorsun, Allah'ım al canımı diyorsun ama olmuyor. Biliyorum canımın içi. Seni anlayabiliyorum. Ama yapacak bir şey yok. Bekleyeceksin. Her şeyi zaman gösterecek. Her şeyi..." dediğinde gülümsedim ve yüzüne baktım.
"Aşık kardeşler olduk iyi mi?" dediğimde o da güldü. Eylül'ün yeri başkaydı. Diğerlerine nazaran beni daha iyi anlıyordu. Boşuna dememişler sevenin halinden seven anlar diye. Biz de o hesaptık. Sevenin halinden seven anlıyordu.
"Azra kalk kızım çöz şu soruyu"
Matematikçinin bana seslenmesiyle gözlerimi devirdim ve ayağa kalktım. Son sınıftık ve üniversite sınavına az kalmıştı. Bırakın da rahatlayalım ne bu sürekli ders. Öğretmen olmak istiyordum. İngilizce öğretmeni. Aslında sonradan vermiş olduğum bir karardı bu yüzden dil bölümüne gitmemiştim. Ama kursa gidiyordum ve İngilizcemi oldukça ilerletmiştim. Eylül'le hedefimiz aynıydı ama sayısala da yatkınlığımız vardı. Ama biz İngilizce öğretmeni olacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA
Teen FictionGeçmişte yapılan hataları çözmeyi başarabilecekler miydi? Peki ya mutlu olabilecekler miydi? ****** Başlangıç Tarihi: 12.11.2017