-4-

219 15 0
                                    


Medya: Pelin (Değiştirmeyi düşünüyorum, klasik kaçıyor artık çünkü. Tavsiyeleriniz neler?)


İyi okumalar...


-


Ne ara olduğunu bile anlayamadan Eylül çığlık atıp beni eve çekiştirmeye başladığında ondan önce depar atıp korkuyla eve daldım. Akan kanı gördüğümde başımı çevirdim, koşmaya devam ediyorum şu an. Ne ya bakamam kan tutuyor beni. Mal gibi de bakamam koluma. Vurulmuş olduğum kolumdan biri tuttuğunda acıyla çığlık atmamla kolumu tutan kişiye baktım.

"Oha! Ne oldu koluna? Azra ne oldu? Vuruldun mu?" diye konuşmaya devam ettiğinde kolumdaki uyuşukluk yüzünden yüzümü buruşturdum. Hande korkarak elini nihayet kolumdan çekmişti. Peşimden nefes nefese gelen Eylül beni kendine çevirerek telaşla konuşmaya başlamıştı ama canım acıdığı için cevap veremiyordum. İşin kötü tarafı elimi refleks olarak koluma koymuştum. Ve elimi çekersem o kanı görecektim. Salak ben.

"Cevap versene korkutma beni. Kanka iyi misin?" diye sordu Eylül kolumu tutarken. "Eylül kolum çok acıyor ya" diye bağırdığımda kan kaybetmeyeyim diye Eylül kolundaki bandanasını hızla koluma sardı. Silah sesleri hala geliyordu ve bu ortam hiç de iç açıcı değildi. Kolum çok fenaydı. Alt tarafı kolumdan vuruldum ya niye bu halsizlik? Korktuğum için mi böyle olmuştu yoksa çok kan kaybettiğim için mi olmuştu anlayamamıştım ama konuşacak halim yoktu.

Salon'a gelen Beyza kolumu gördüğünde hızla yanıma gelmiş koluma bakmaya başlamıştı. "Azra iyi misin? Doktora gidelim hadi" dedi Beyza koluma bakarken. Endişelenmişe benziyordu. Yada ben arkadaşımın benim için endişelenmesini istiyordum. Mert yüzünden bana düşman olacak hali yoktu. Ayrıca emin de değildim. Belki gözü kaymıştı ya da Mert'e bakarak dalmıştı. Ama şu durumda bunları düşünecek halde değildim. Silah sesleri kesildiğinde nefesim de kesiliyordu sanki. Gözlerim kararıyordu ama Eylül sürekli yüzüme vurduğu için kendimi ayakta tutmaya çalışıyordum.

Eylül tokat manyağı yaptın bahaneyle.

Mert'in içeriye dalmasıyla kolumu görüp dehşete düştüğünü anlamam 5 saniyemi almıştı. Gözlerinden alev çıktığını şu halimde bile görüyordum. Ve ben tam bir maldım. Şu durumda çocuğun benim için endişelenmesine sevinecek kadar maldım. "Gel buraya" dediğinde bir adım geriye gidecektim ki ayaklarımın yerden kesilmesiyle dudaklarımdan ufak bir çığlık koparttım. Gözüme Mert'in boynuna doladığım kanlı ellerim takıldığında kafamı başka yere çevirmiştim. Tabii ki de yine söyleneceğim. "Mert ne yapıyorsun indir beni" dediğimde gözlerini devirdi. Ya bana niye göz deviriyorsun ki sen? Ya sabır sınıyor beni. "Bana söyleneceğine koluna ya da eline bakma. Adamı hasta etme. Zaten yüzün bembeyaz olmuş, bir de bayılma. Daha da korkutma beni?" dediğinde Mert, yüzümdeki acıyı simgeleyen ifadeyi gülümseme aldı.

"Korktun mu?" dediğimde gözlerini beş saniyeliğine gözlerime değdirdi ama adam soğuk nevale olduğu için yürümeye başlamıştı. Cevap vermemesi sinirimi bozduğunda sinirle temiz elimle omzuna vurdum.

"Mert indir beni, iyiyim ben bir şeyim yok. Of dinlesene beni ya" dediğimde çoktan beni arabasına bindirmişti. Bir adamın neden bu kadar rahat arabası olabilir ki? Allah'ım yumuşacık koltukları. Bunu bana ver Mert ve sen git. Arabana aşık oldum pabucun dama atıldı.

"Hastaneye gidiyoruz ve yol boyunca o çeneni açarsan, diğer kolunu da ben vururum. Anlaştık mı?" dediğinde koltuğa sindim ve kafamı anlaştık babında salladım. Yapar mı yapardı. Şimdi diyemeyeceğim bana kıyamaz yapamaz falan diye bu çocuğun sağı solu belli olmuyor. Dengesizlik abidesi diye nitelendirdiğim için sesimi çıkarmıyorum. Zaten kolum çok fena sızlıyor. Öleceğim kesin.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin