Multide İzel' in Aslı' ya yaptığı saç modeli.
Soğuktan kızarmış ve yavaş yavaş hissini kaybettiği parmaklarına baktı İzel. Bu yılında bitmesine bir hafta kalmıştı, her yer bembeyazdı. İnsanlar havanın acımasız soğuğundan korunmak için evlerine koşuyorlardı. İzel ise durmuş evine gitmek için koşan insanları izliyor hayaller kuruyordu.
Daha yirmi bir yaşındaydı İzel. Ama hayatın kötü oyunu yüzünden erken olgunlaşmak zorunda kalmıştı.
On iki yaşındayken - ailesine en ihtiyacı olduğu zamanda - hem annesini hem de babasını kaybetmişti. Bütün akrabaları o ve kardeşlerine sırt çevirip onları reddettiği için küçük yaşta çalışmak zorunda kalmıştı. İlk başlarda kolaydı kardeşlerine bakmak ama gün geçtikçe hem İzel yoruluyor hem de kardeşleri büyüyordu. Dile getirmeselerde kardeşleri başka çocuklara özeniyorlardı.
Bir dükkanın camında ki 'deneyimli deneyimsiz eleman aranıyor' ilanını görünce heycanlandı genç kız. Artık kararını vermişti o çöplükteki işinden ayrılıcaktı. Bedeni güçlü olabilirdi ama ruhu artık bu yükü kaldıramıyordu. Ve bir gün eve, kardeşlerinin yanına, dönememe korkusu günden güne genç kızı yiyip bitiriyordu.
Heycanla kapıyı araladı. İçerideki sıcak havanın yüzüne çarpmasıyla yüzünde küçük bir gülümseme oluşan kız kasaya yöneldi.
"Merhaba ben iş ilanı için gelmiştim" dedi olabildiğince sevecen olmaya çalışan İzel.
"Malesef hanım efendi, eleman az önce bulundu" dedi tahminen yirmili yaşlarda ki genç adam.
İşte bir sürü hayalle girdiği bir dükkandan daha elleri boş, yüzü asık çıkıyordu İzel. Ama pes etmiyecekti. Bu kadar kolay değildi onun için bitiş zili çalmadan 'pes' demek.
Üzerinde ki monta biraz daha sarılıp sokağın sonuna doğru yürümeye başladı. Camında beyaz bir kağıtla 'eleman aranıyor' yazılı, olan bir kuaför görünce hiç beklemeden içeri daldı. Kuaförlük onun işiydi. Hergün küçük kız kardeşinin saçını yapıyordu. Tıpkı annesini hergün onun saçını yaptığı gibi.
Kapının açılmasıyla dükkanda ki herkes bakışlarını kapıya yönlendirdi. Kapıyı açan, mavi saçlı, uzun boylu, beyaz tenli kız durmuş insanların bakışlarına tek tek karşılık veriyordu. İzel 'in öldürücü bakışlarıyla karşılaşanlar önlerine dönüyorlardı.
"Ben camda ki iş ilanı için gelmiştim" dedi öldürücü bakışları birden kalpler saçmaya başlayan kız.
"Daha önce başka bir kuaförde çalıştın mı?" dedi sandalyeye oturmuş kumral bir kızın saçını kesen şişman kadın.
"Hayır ama saç yapmakta gerçekten becerikliyimdir. Hem farklı modellerde yapabilirim" dedi İzel umutsuzca.
"Diyosun. Göster bakalım. Aslı buraya gel" diye kükredi kadın.
İçeriden genç bir kız geldi. Kız zayıftı saçları kahveyle karışık sarı ve düzdü.
"Ne var?" dedi ağzında ki sakızı çiğnerken.
"Otur. Bu kız senin saçını yapıcak" dedi yanında ki sandalyeyi göstererek.
"İyi tamam" dedi umursamaz bir tavırla Aslı.
...
Son tel tokayı da takıp yaptığı saça son bir kez baktı İzel. Saçın bir kısmını fransız şelale örgüsü yapmış örgüden çıkan saçları da tek tek ördükten sonra arkada tekrar balık sırtı yapmıştı. Yaklaşık yirmi dakika sürmüştü. Ona göre güzel olmuştu ama onun ne düşündüğü önemli değildi önemli olan şişman kadının beyenmesiydi.
"Bitti" diye bağırdı sevinçle genç kız.
Bir müşterinin saçını bitiren şişman kadın çatık kaşlarıyla İzel'in ve Aslı'nın yanına geldi. Aslı 'nın saçını süzüp İzel' e döndü.
"İdare eder" dedi kendini beğenmiş bir tavırla.
"Eee yani işe alındım mı?" diye sordu tatlı tatlı genç kız.
"Maaşın aylık 1200 lira zam yapmam söylim bilmiş ol" dedi ciddi bir tavırla.
"Tamam" dedi heycanını gizlemeyerek İzel, ardından kendini toplayıp devam etti " İşe ne zaman başlıyorum?"
"Bu günün mesaisi bitti sayılır. Yarın sabah saat sekizde gel. Akşam yedide de çıkarsın"
"Peki tamam"
Sonunda kendine temiz bir iş bulmuştu artık eski iğrenç işini yapmak zorunda değildi genç kız.
Montunu giyip atkısını ve şapkasını taktı. Belki de kardeşleri ve o bu iş sayesinde yeni bir hayata başlicaktı. Bu onlar için eskisi kadar rahat olmicaktı, istediklerini istedikleri zaman alıp, en iyi marka kıyafetler giyemiceklerdi belki ama en azından artık İzel' in düzenli bir işi olucaktı. Eskisi gibi birilerini öldürmek zorunda kalmicaktı. Parasını kimsenin kanını akıtmadan kazanıcaktı.
Evden iki sokak ötede ki markete girip bir kaç çikolata, mısır, sucuk, salam gibi pizza malzemeleri ve aburcuburlar aldı İzel. Kasaya geldiğinde telefonu çaldı, telefonu sessize aldı. Bu seferde cebinde titremeye başlayınca tamamen kapattı genç kız. Şu an çok mutluydu ve kimsenin bu mutluluğu bozmasına izin vermicekti. Kasiyere parayı ödeyip marketten çıktı.
İzel' in zile iki kere basmasına rağmen kapıyı açan olmamıştı. Belki de uyuya kalmışlardır diye düşünerek çantasında ki yedek anahtarı çıkardı.
Kapıyı açıp içeri girdikten sonra elinde ki poşetleri mutfağa bırakıp Eylül' ün odasına gitti. Kapıyı tıklatıp odaya girdi genç kız. Eylül odasında yoktu. Belki de Ekim'in odasındadır diyerek Eylül' ün odasının bitişiğinde ki Ekim'in odasına girdi İzel. Ekim' in odası da boştu.
Genç kız telaşla oturma odasına koştu. Burası da boştu sonra masanın üzerinde ki iki tutam saç gözüne çarptı. Yanlarında da bir kağıt vardı. Kağıt kareliydi, Eylül' ün ya da Ekim' in defterinden koparılmış olmalıydı. Kağıdı açıp okumaya başladı.
'Ben sana bu işe başlarken 'Bu işi sen bırakamazsın, bu iş seni bırakır ne zaman ölürsün o zaman biter.' dememişmiydim? Demiştim. Peki sen ne yapıyorsun. İşi bırakmak istiyosun. Bırakmazsın güzelim. He dersen ki ' Ben ne olursa olsun bırakıcam.' Kardeşlerini kaybetmek istiyosan bırak derim. Seçim senin tamam mı, devam mı?'
Bu ilk bölümdü yorumlarınızı bekliyorum.