Hüznün eşiği :/

60 21 3
                                    

Merhaba arkadaşlar:)
Bende yeni yazmaya başladım. Hikaye ne kadar hüzünle başlarsa başlasın ilerleyen bölümlerde merak uyandıracak kısımları da olacak. Kendinizden  bir parça bulacaksınız bu kitapta. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum
:))
















Çalan telefonumun ardından güneşli bir güne merhaba dememek için çabalıyordum. Sonunda yenik düşüp telefonu açtığımda duyduğum sesle çığlıklarım odayı basmıştı. Arda gelmiş. Kendisi birkaç yıllık sevgilim olmasına rağmen bu yabancı ruhundan bir türlü vazgeçemiyordum. Yataktan kalktığımla kapıya koşuşum bir oldu. Ahh lanet olsun dağınık bir topuz ve pijamalarımla karşısında duruyordum. Bundan fazla şikayetçi gibi de durmuyordu aslında. Boynuna atlayışım biraz hızlydı sanırım affallamasıyla durdum." Ağır adımlarla salona geçerken" Seni Çok Ama Çok özledim" dediğimde anlamsızca "Bende" deyişi kafa karıştırıcıydı doğrusu. " Bu dağınıklıkta yaşamak zor olmuyo mu Cemre? " " Sanırım hayır. " deyip devam ettim " Anlat bakalım bensiz nasıl geçirdin günlerini?" sorarken bile içim içime sığmıyordu. O anlamsız kahveliğinde boğulduğum gözleri,koca bir asayişi hiçe sayan kolları, porselen gibi beyaz ve pürüzsüz teni ve karşı koymadığım kokusu. Her şeyine,her zerresine ayrı ayrı aşık olduğum adam karşımda kanlı canlı duruyordu. Ama farklıydı duruşu. Bir iç çekip başladı " Aslında ben senden özür dilemek istiyorum. Seni hiç hak etmedim. Seni üzmek inan en son aklıma gelen şeydi ama.. "Gözlerim dolmuştu. Beynimden vurulmuştum sanki. Parmaklarımla dudaklarını kapattım. " Yapma ne olur yapma." bunu derken bile canımdan can gidiyordu. "Özür dilerim ne olur affet ama mesafeler biliyosun aşka engel. Denedim. Ama kalbimede engel olamadım." yavaş yavaş koltuğa oturdum. Anlamsızca bakıyordu bana. Engel olamıyordum kendime. Koluma dokunmasıyla irkildim. İstemiyordum artk. Zoraki çıkan sesimle "Git. Seni görmek istemiyorum." diyebildim. Daha fazla üstüme gelmeden kapıya doğru gidiyordu. Çıkışıyla bağırmam bir oldu. Ben bunu hak edecek ne yapmıştım ki. Aylardır görmediğim doğru düzgün konuşmadığmz halde hiçbir erkeğe bakmamistim. Güvendim sadece. Bana verdiği bir sözün uğruna kurdum bütün hayallerimi. Oysa ona olan güvenimi yıkıp gitmişti. Çalan zilin ardından irkildim bi an. Aynada kendime çeki düzen verdikten sonra açtım kapıyı. "Offf! Yine mi hazırlanamadn Cemre yaa. " deyip her yaptığıma isyan eden bir adet isyankar arkadasm vardı. "Ben gelmiycem sen git Asya". Deyip döndüm arkamı. " Sen iyi değilsin ne oldu anlat hemen. " anlatsam da bir şey değişmeyecekti aslında ama anlatmasam da dilinden kurtulamazdim. "Arda geldi." adını söylerken o kadar zorlandim ki ilk defa sesim titremisti. İlk defa kendimi tutamayıp ağlamıştım. "Oha kızım süper. Bunlar mutluluk göz yaşları değil ama ne oldu anlat hemen." evet gerçekten çok güzel bir soruydu. Peki ben kabul edemezken nasıl anlatıcaktm ki başkasına. "Sevememis beni. Engel olmuş mesafe kalbine. Ben adını ağzımdan düşürmezken o beni kalbinden düşürmüş Asya. Başkasın yer vermiş hayatında. Ben bunu hakedecek ne yaptm ki! " Çaresizliğimi anlatamıyordum. Anlamıycaktı da. "Şşs ağlama bebeğim bulucaz bir çözüm. Toparlayacaksın. Pişman olacak yaptıklarına." Hiçbir şey düşünemiyordum artık. Söylenen sözleri kalkan yapmış almıyordu beynim. "Yalnız kalabilir miyim Asya? Lütfen buna çok ihtiyacım var. Sen okula git ben ararım seni daha sonra. "
"Emin misin Cemre ? Bak her zaman yanındaym ne olursa olsun. Gitme dersen gitmem. Git dersen aklım sende kalır. " Keskin bir cevapla " Eminim. Aklında bende kalmasın toparlıycam. Kabullenemiyorum olanları. Geçecek. Buda geçecek. Nur topu gibi bir ayrılığım oldu." deyip zoraki gülümsedim. Beni kötü görmesini istemiyordum. Yalnız kalmak,içimdeki acıyı yasamak istiyordum. "Ne dersem dinlemiyceksin zaten.Tamam sıpa gözlüm şimdi gidiyrm ama birkaç saate dönücem." Ayağa kalkıp kapıya kadar uğurlayacak halim bile yoktu. Sevmek bir insan için bu kadar mı basit olabilirdi. Sevip kalmak bu mı zordu. Ben o kadar uğraşmış her şeye rağmen onu beklemişken onun bu yaptıklarını nasıl kaldırırdım. Bu kadar aşağılık olamazdı. Yapayalnız kalmıştım. Çevremde fazla arkadaşım olmazdı zaten. Herkesle konuşan bi tip değildim. Davranışlarıma göre yargılardı insanlar hep. Rahatsız olmuyordum açıkçası. Kim ne derse desin arkami dönüp gitmeyi öğreneli çok oldu. Ama şimdi gidemiyordum. Sağ ayağımın sol ayağıma güveni kalmadı artık. Sahi o kız kimdi? Bana tercih ettiği kızın benden fazlası neydi? Açıklığa kavuşması gereken sorular beynimi kemirmeye başlamıştı bile. Annemlerin evde olmaması lehime olan bir şeydi. Beni bu hâlde görmelerini istemezdim. Görseler kıyamet kopardı zaten. Biraz baskıcı aileye sahip olmak her zaman saman altından su yürütmek demektir. Beni daha küçücük bir çocuk gibi görüyorlardi. Büyüdüğüme inanacaklari zaman ne zaman meçhul. Hemşire olamamı çok istiyorlardı onlar için liseyi sağlık okumak istedim bende. Son sınıf olmam bile onları az da olsa büyüdüğüme inandırmıyordu. Halamlara gitmişlerdi ve dönmeleri an meselesiydi. O yüzden toparlanmam lazımdı. Elimi yüzümü yıkadım. Üstüme lacivert çizgileri olan beyaz bir gömlek giydim. Kot pantolon giyip düz ve belime kadar gelen saçlarımı toplayıp at kuyruğu yaptım. Makyaj yapacak halim yoktu ilk defa. Midem bulanıyordu agzima tek lokma bile almadan üstüme üstüme gelen duvarlardan kurtulmak için çıktım evden. Aldığım nefes ciğerlerime dolarkan acı veriyordu. Attığım adımlar geriye dönmek istese de kendimi toparlamam lazımdı. Güneşli günde kasvet çökmüş bedenime kaldıramıyodum. Ben bunu hak etmiyorum

AŞK-I ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin