ama sadece ona bakmak bile
ruhumu uyandırır biraz
tıpkı
kalbimin titreşen
telleri gibi.
-Charles Bukowski / The New Place
Niall Horan, günlerdir aradığı evi sonunda bulmuştu.
Kaderi ona tüm isteklerini bu güzel çatı altında toplayıp bir şükran günü hediyesi gibi paketlemiş, sonra da eline vermişti sanki. Westminster'a taşındığında Piccadilly Circus içinde bir ev sahibi olacağına ihtimal bile vermezdi fakat işte şimdi buradaydı. Ve öyle mutluydu ki... Balkona çıktığında Burlington House'u bile görebiliyordu!
Londra'nın en canlı göbeğindeydi ve muhteşem bir ev bulmuştu. Daha şanslı olabilir miydi?
Mavi gözleri heyecanla parladı. "Burası muhteşem!"
Şöminenin üzerindeki duvar kaplamaları, sanki ona bir cevap verirmiş gibi çatırdayarak yere düştü.
Niall umursamadı.
Harry yalvaran gözlerle ona baktı.
Niall yine umursamadı.
"Alıyorum." diye cırladı neşeyle.
Harry boğulur gibi bir ses çıkarttı. Louis tanrıya sessiz bir yardım çağrısı gönderdi.
Niall umursamıyordu ve umursamayacaktı da. Onu evlerinden kovup kendi evini edinmesi konusunda ısrar edenler onlardı sonuçta. Niall Londra'nın yarısından çoğunu gezmiş yine de kendine uygun bir ev bulamamıştı. Baktığı tüm evler ona uygunsuz geliyordu. Kimisi fazla büyük, kimisi fazla küçük,kimisi fazla küflü ve kimisi de fazla pembeydi. Hiçbiri aradığı ev kimliğini barındırmıyordu.
Bu hariç. Bu ev, Niall'ın istediği her şeydi. Oldukça tarihi bir havası vardı (çocuklar doğru kelimenin eski olduğunda ısrar etselerde niall tarihi şeyleri seviyordu). Boyutları mükemmeldi ve içinde tektük, oldukça otantik görünen eşyaları vardı. Mavi gözleri hayranlıkla duvara sabitlenmiş ahşap dolapların üzerindeki şamdanları izledi. Hemen bitişiğinde duran, diğerlerine nazaran modern görünen koltuk takımları oldukça temiz ve kullanılabilir görünüyorlardı.
Emlakçı, omuzlarına örttüğü gösterişlü kürkü düzeltip beklentiyle boğazını temizledi.
Niall birden kendini kaptırdığı hayal aleminden kopup mahçup bir ifadeyle suratı makyajdan gözükmeyen kadına döndü. "Ihm, n-nereyi imzalamam gerekiyor?"
Kadın'ın yüzü geniş bir gülümsemeyle aydınlandı ve kolunun altına sıkıştırdığı kağıdı genç adama uzattı.
Niall, kağıdın en alt köşesine italik bir imza karaladıktan sonra mutlulukla parlayan gözlerini yeni evinde gezdirdi.
Her şey muhteşemdi.
Muhteşem.
-
"O evde paranormal yaratıklar tarafından öleceksin ve biz bunu devasa neon ekranlara kokun sindiğinde farkedeceğiz."
Niall elinde tuttuğu IKEA kataloğunun üzerinde yaklaşık yarım saattir yeni evinin olumsuzlukları hakkında konuşan Louis'ye çevirdi. Hemen karşı koltukta oturmuş, kareli battaniyesini omuzlarına kadar çekmiş, korku dolu gözlerle Niall'a bakıyordu.
Niall gözlerini devirdi ve derin bir iç çekişten sonra konuşmaya başladı. "Sence de biraz abartmıyor musun, Lou?" diye sordu metanetle.
Louis, tam da beklendiği gibi heyecanla kendini savunmaya geçti. Ellerini battaniyesinden çıkarıp abartılı bir şekilde sallamaya, derin ve heyecanlı nefesler almaya başladı. "Anlamıyorsun, Nialler. Geceleri orada nasıl uyuyacaksın? O ev öyle korkunç ki gün ışığı bile içeride gaz lambası yanıyormuş hissi veriyor." Harry'nin mutfaktan salona girmesiyle, mavi gözleri onun uzun figürüne takıldı. "Senin de tüylerin ürpermedi mi, Haz?" diye sordu müttefik bulma beklentisiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The New Place
FanfictionNiall Horan aynı evi paylaştığı Harry ve Louis tarafından artık istenmediğini farkedince yeni bir ev arayışlarına girer. Uzun araştırmaları sonucu Londra'nın en işlek caddesinde bulduğu perili köşkleri andıran eve ilk görüşte bayılır. Israrlara rağm...