Sinirden delirmis bir halde koltukta oturuyordum. Elimde telefon Myungsoo'nun aramasini bekliyordum. Aramiyordu belki aramayacaktida. Sinirden tirnaklarimi koparacaktim neredeyse. Daha cok guzel seyler yasamadan nasil bu hale geldik biz. Ben daha ona dogru duzgun sarilamadan.. Lee Howon. Yaptiklarinin elbet bir hesabi olacak. Bana yasattigin o igrencliklerin ve suan ki halimin hesabini vereceksin. Daha sonra seninle ilgilenecegim. Myungsoo'yu aramaya cekiniyordum cunku onu tersleyen bendim. Ama gururumu bir kenara koyup onu aramak zorundaydim. Tam ariyordum ki vazgeçtim. Mesaj atmak en mantiklisi. Seni bekliyorum yazdim. Yazdiktan 5 dakika gecmesine ragmen cevap vermemisti. Hic ummadigim bir anda mesaj geldi. Ve kapiyi ac diyordu. Telefonu nasil firlattim bilmiyorum, direk kapiya kostum ve hizlica actim. Kapi acildiginda onun yuzunu gorunce icten ice mutluluktan oluyordum sanki. Dunyanin en mutlu insani ben oluyordum. Sanki o olmazsa bende olmayacakmisim gibi. Sanki ona birsey olsa kendi etimden et kopartmislar gibi aci cekebilecegimi biliyordum. Kapinin kenarina cekilip elimle iceriye gecmesini isaret ettim. Iceri gectik. Koltukta semt oturusu tarziyla bana bakiyordu. Bende mal mal ne yapacagimi sasirmis ona bakiyordum. Bana simdi neler olduğunu derhal anlat dedi. Bende hoya hyungla sadece tartistigimizi soyledim. Olaylari degistirerek anlatmak zorunda kaldim. Bunu yapmak zorundaydim cunku Myungsoo bu, ne yapacagi belli olmaz. Grubun bu olayla etkilenmesini istemiyordum. Olayi anlattiktan sonra etrafa bakti. Ve aciktigini soyledi. Bende yemek olmadigini, dolabin daha bombos oldugunu soyledim. Yanina cagirdi ve Laptopu acti. E-market uygulamasiyla disaridan birseyler soyleyecektik. Allahtan bir seyler soyleyecektik. Orduya yemek yapicaz sanki. Siparisleri yapmistik. Ve diz dizeydik yanagimdan optu ve artik birbirimizden birsey saklamayalim dedi. Bende saklamayalim dedim. Kolunu kaldirip beni omzuna yatirdi. Hayatimda ki en guzel anlardi sanki. O kadar guzel kokuyordu ki burnum "feels" geciyordu sanki. Zaman oyle bir gecmis ki kapi caldi ve malzemeler gelmisti. Bana kalmasak mi dedi boyle guzel dedi bende olmaz olmaz aciktim diyip firladim hemen. O kadar cok poset vardi ki. Tasirken felc olacagim diye korktum. Yolun yarisinda posetleri aldi elimden ve salona bagli olan mutfaga gectik. Ben buzdolabini actim ve esyalari yerlestirecektim. Oda buzdolabinin onunde oturmus esyalari bana uzatiyordu. Esyalari dizerken beni izliyordu ve istemsizce utaniyordum. Cunku birisinin beni bu şekilde izlemesine alisik degildim. Sebzeleri almaya egilirken yanagimdan optu hemen ve ellerini geriye koyup bacaklarinida ust ustte uzatip bana icle bakiyordu. Sanki gurur duyuyordu. Ben dolabi kapattim ve egildim hadi cok isimiz var daha.
Onluklerimizi cikardim. Kendi onlugumu taktim ve onunkisinide takacaktim. Boynuna gecirdim ve onune sabit getirdikten sonra onden arkasina baglamaya calisiyordum. O anda saclarimi koklamaya baskamisti. Bende zamani degil hem sen acikmadin mi? diyince kurt gibi acim seni bile yiyebilirim dedi. Yemek yaparken simarik cocuklar gibi etrafi kirletiyordu anca. Yuzume un suruyor, bos kalabalik yapıyordu. Ben dayanamayip allah rizasi icin birak diyince bunu demeni bekliyordum dedi ve salona gecti. Bende hizlica yemek yapmaya basladim.
30 DAKIKA SONRA
Myungsoo yanima geldi ve arkamdan sarildi hala olmadi mi diye dir dir yapiyordu. Bende oldu 2 dakika sonra yiyecegiz dedim. Ve masayi hazirladik. Yemekleri doldurup masaya oturduk. Sohbet ede ede yemek yiyorduk. Ne kadar mutluyduk. Yemek yedikten sonra salona gectik ve oturmaya basladik. Televizyonu acip bir kac kanal gezdirdik. Birden karsimiza +18 kanal cikinca hemen kanali değiştirdim. Evet ne guzel 10 dakikadir belgesel izliyorduk ve gece 11'di. Uykum geliyordu artik. Uyumak istediğimi soyleyince bende uyumak istiyordum dedi. Bende ust katta misafir icin yatak odasi oldugunu soyledi. Bana orada mi yatacagimi soyleyince bende tabiki dedim. Odasina cikti ve ben dusa girdim. Guzelce temizlendikten sonra çabucak ciktim ve saclarimi kurutacaktim. Birden iceriye yastigiyla Myungsoo girdi ve uyuyamadigini soyledi. Bende burada otur zaman biraz dedim. Fon makinesini cikardim ve saçlarımı kurutmaya basladim. Yatagima geldi ve elimden aldi saclarimi kurutmaya baslamisti. Kurutma bitince hadi artik odana git diyince "hadi ama ben senin sevgilininim yaninca yatsam ne olacak diyordu". Bir yandan cok istiyor bir yandan daha erken diye düşünüyordum. Daha fazla uzatmadan peki dedim. Isiklari kapattik ve yan yana uzaniyorduk. O kadar heyecan yapmistim ki kalbimin atis sesi belli oluyordu. Nefes alma sesim titriyordu ve ben belli etmemek icin nefesimi tutmaya calisiyordum. Myungsoo'nun sirti bana donuktu ama ben niye boyleydim? Birden bana nefes almayi unutma diyince ortuyu sert bir sekilde cektim. Onun ustu acik kaldi. Bir anda yorgandan oyle bir cekti ki yorganla beraber kollarina yuvarlandim. Ne yapacagimi sasirdim simdi tam geberiyordum. Kalbimin atis sesini hissetmemesi imkansiz. Cok kotu bir sekilde rezil olmustum. Ama dunyanin en guvenli yerindeydim sanirsam. Biraksalar sonsuza kadar kollarinda uyuyabilirdim. Bana sarilinca bende sarildim. Ve o sekilde uykuya dalmistik. O gece kafamdan gecen seyler olmamisti. Ve icim rahatti.
YARIN SABAH..
Yah Lee Sungjong. Sungjong-ah..
Myungsoo: Sunggyu Hyung..