Hastalığın pençesinde sürüklenen bedenim, esaretin gölgesinde can çekişirken, maziye gömecegim mabetimi.Vedalar zordur azizim!
Geride bıraktıkların bırakmaz vicdanını. İşte bu yüzden tutunmaya çalışırsın hayata, bir damla umut değer canına. Dökülen saçların değildir bir tek, günden güne eriyen bedenin hicrana boğar yasını. Yoklukla geldiğin bu dünya hayatına bir avuç toprakla veda edersin. Vedaydı bu, ayların sancısına ettiğim koca bir veda...BİRİNCİ BÖLÜM
1Ve sonra dedim ki kendime Su akıyor yatağını buluyor. Her şey olacağına varıyor.
Acele etme... Yavaşla... Burası son durak, bir adım sonra ÖLÜM.
Dünya denilen koca bir deniz, sen ise bir derya hırçın sular seni boğar kapılma nefsinin rüzgârına.
Kapat gözlerini git en diplere ne bırakmışsın geride bir kırık gözlükten başka...
Sen bu dünyaya gönderilmiş aciz bir kulsun. Ve bir akşamüstü geldin gün batmadan döneceksin.Ne anlatmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyorsunuz. Bunun için uğraşmayın, akışına bırakın. Yani benim yapamadığımı yapın.
3-5 satıra sığdırdım 63 yılımı. Zaten hep dolu, dolu yaşadığını düşünürsün. Planlar yapar, hırslara kapılır, ötelersin bütün zevklerini. Olacak zannedersin, her şey düzelecek, insanlar değişecek ve dünyanın en mutlu insanı sen olacaksın. Hayır, o sen değilsin. Ve asla o kişi sen olmayacaksın olamayacaksın...
Sonu gelmeyen kurallarla yürümüyor hiçbir şey. Sen insanları değiştirmeye çalışıyorsun, ama bilmiyorsun ki her şeyden önce kendini değiştirmen gerek. Çünkü sen değişmedikçe hiçbir şey değişmiyor. Sonra güvenin kırılıyor. Fikirlerin ver değerlerin gün gün değersizleşiyor.BENİM ADIM MUSTAFA...
Yokluk ve varlığın tam ortasında... Yoluk'u da varlığı da dibine kadar yaşayan o adam.
Anlatacaklarımı çok iyi dinle Dost... Altını çize çize kazı beyninin derinliklerine.Su akar yatağını bulur. Ne gariptir ki insanoğlu bunu bildiği halde hep telaşlıdır. Kadere inancın vardır, fakat var olan kaderine hiç razı değildir. O kaygı hiç bitmez: Yarın ne olacak? Çocukken başlar, yaradılışın gayesi olsa gerek. 5 yaşındaki bir çocuğa yaşını sorarsın. 7 der küçük aklınca, 7 olduğunda herkesin kendisini büyük göreceğini sanır. Yani eşittir büyüme telaşı. Yaş ilerler tersine döner her şey. Ama bilmez ki ne kadar telaş etsen de 5 yaşında küçüksün 63'te yaşlı...
Bu insanoğlunun basit kaygısından öteye geçemez.
Bu yüzdendir ki hiçbir anı mutluluk vermez insana.
Sonuç, melankolik bir nesil
Sebep, memnuniyetsizlik...
Sonra, biraz büyür okula başlarsın. Bu kez ne zaman biteceğinin telaşı başlar. Zaten bitecek, ama fıtrat meselesi. Bekârsın evlenmeye can atar, evlenir bekârlığı özlersin. Sen kendini memnun edemiyorsun ki kâinat seni tatmin etsin. Zihniyetin değişmedikçe etmez. Ancak yaşadığını sanırsın birazda güzel yaşadığını, hepsi bundan ibaret...
Sana akıl hocalığı yapmayacağım. Kendi hocan yine kendinsin. Çünkü seni senden iyi tanıyamam. Gözündeki, at gözlüğünü çıkarmaya çalışıyorum, hepsi bundan ibaret. Önce güven kendine, bütün samimiyetinle. Kaygını, telaşını, her şeyi bir kenara bırak. Her şeye kendini tanımayla başla. Kendini keşfet, yokla, ölç, tart, yalanlarını bırak kenara.
Gideceğin bu hayat yolculuğunda, yalanların sana hiçbir faydası olmayacak. Tüm samimiyetinle tanı kendini. Sonra sınırsız güven benliğine. Ben 63 yıl bunu yaptım ve hiçbir şey kaybetmedim.
Hep başkaları için yaşar, sonra kendin için yaşadığını sanırsın. Ömrünün yüzde doksanını başkalarını konuşmaya adar sonra bir yerlere gelememekten şikâyet edersin
Kendine gel Âdemoğlu! İlerleyemiyor, daha çok geriye gidiyorsun. Oysa ötekileştirmeden, benliğinle bütünleşsen büyüyeceksin. Her şeyden öte, adam olacaksın. Basit kaygılarla geçiyor ömrün. Senin de sönecek bir gün ışığın. Zifiri karanlıklar ardından yok olmak en kolayı, zor olan gölgeni bırakabilmek ve ardından bakan binlerce güzel yüzü, özü sözü.
Fikirlerimin sabitleştiği noktadayım. Girdabın tam ortasın da.
Şimdi boğazımda düğümleniyor, ağzımdan bir çırpıda kopan fütursuz kelimeler. Ben insanoğluyum. Öfke zamanı, ne söylediğimi bilmeden, absürt ve dağınık her ne varsa konuşurum, yenilgiyi kabullenmemek adına türlü bahanelerim hazırdır. Bundan ötürüdür ki asla haksız olmam. Haklıysam da haksızsam da her daim galibiyet benimdir.
Anlattıklarım yaşantılarımın bir parçası. Önce yaşıyor, sonra yazıyorum. Kalıcılığını yitirmeye başladığı zaman tüm anılar, o zaman baki kalacak bu satırlar.
Bir gün benimde ışığım kapanacak ve koyu karanlıklara mahkûm olacak küçük bedenim.
''Hayat bazen insanları, birbirleri için ne kadar çok şey ifade ettiklerinin anlasınlar diye ayırır.''
Peki, bu bundan önce bilinmiyor muydu? Evet evet! Galiba yanlış çok yanlış bir sual oldu. Bilinmiyordu. Ne gariptir ki yüzyıllar geçse de bilinmeyecek. Ben varken herkes benden şikâyet eder mutsuzluğunu dile getirir, sorunlarımı anlatır, cimriliğimi konuşur konuşurlardı.
Ben varken çok mutlu değildin ki şimdi mutsuzluğundan bahsediyorsun. Acele ediyorsun, Âdemoğlu zaten ben gidince hayli mutsuz olacaksın. Şimdi yanındaysam bir kere daha bak aşkla sevgi ile. Birazdan tik taklar çoğalacak ben azalacağım. Ve bir adım sonra yokluğa bürüneceğim.
Hayatın bizi kıymetimizi anlasın diye ayırmasını bekleme. Telaş etme. Gün gelecek, yalnız doğduğun bu hayatta yapa yalnız kalacaksın. Şikâyet etmeyi bırak. Koşulsuz sev. Hatasıyla ve günahıyla. Geçen yıllarım boyunca, sevgiden ölen hiç kimseyi görmedim, sevgisizlikten ve hasetlikten ölenler kadar. Yanlış duymadın. Hasetlik bedeni yaşatır ruhu çürütür. Boğulma egonun derin köpüklerinde. Her şeyini kaybettiğin gibi, kalan insanlığını da yok etme.
Sesini değil sözünü yükseltmeli insan, çünkü gök gürültüleri değil, yağmurlardır yaprakları yaşatan. Oysa bizler sakin bir yağmur olmak yerine, koca gök gürültülerini tercih ederiz. Sesi olan her şey güçlüdür, bu yüzden ağzı olan herkes konuşur. Ne konuştuğunu, nasıl konuştuğunu, en önemlisi de konuşmanın bir sanat olduğunu bilmeden.
Nesneler sözcükler tümceler değişir, değişmeyen tek şey insanoğludur. Dibine kadar yaşadığın acın bile değiştirmeye yetmez seni. Anlık kararlar alınır, işte şimdi dersin tam zamanı bambaşka bir ben olacağım.
Yeni kararlar, değişim metotları, başkalarının imtihanlarından çıkardığın özenti sayfaları. Oysa bilmiyorsun ki, içinde var olan 30 yıllık bedenin 1 saatte aldığın büyük kararlarla başkalaşmayacak. 1 saatlik hevesin, 1 günde sönecek ve ardı kesilmeyen güvensizliklere itecek seni.
Yıllarca sulamadığın fidanı bile suya doyuramazken, susuzluktan kuruyan bedenini nasıl doyuracaksın. Saatlik kararların ile dakikalık evrimler geçirirsin hepsi bundan ibaret. Hayatın hızına yetişmek için çabalama. Senin kudretin yetişemez hayata. Ömür bir destandır, yazmasını bilene. Aktör değişir, roller hep aynıdır bu hayatta. Ne kadar hızlıda olsan bedenin ölümü tadacak nasıl olsa. Gideceğin son durak bir avuç topraktan ibaret, bunun için mi onca hırssın iradesizliğin. Oysa bize görebilmemiz için gözler yaratmış yaradan. Bakmak ile görmek ince bir çizgidir, duymak ile anlamak gibi. Göz bakar da neyi görür, kulak duyarda neyi anlar... Ve benim anlattıklarım yalnız, senin anlayacağın kadardır. Sen hayatı ciddiye almazsan, hayat seni yutar ne oldum demeden.Acele etme yavaşla. Milyonlarca spermden bir tanesin. Sen bu dünyaya gönderilmiş bir mucizesin. Küçük adımlarla ilerle yoksa çabuk düşersin kanarsın.
Acele etmeden açtım gözlerimi saatler 17.45 i gösteriyor ve ben avazım çıktığı kadar ağlıyordum, çünkü biliyordum ki bir gün öldüğümde avazım çıktığı kadar gülecektim. Bundandır ki dibine kadar ağladım ağladım.
Benim hikâyem, 1952 Mart ayında başladı. Kulağıma okunan ezanla, ilkbaharın ilk ayında açtım gözlerimi hayat denilen dipsiz kuyuya. Sonunu bilemediğim bir yolculuktu bu, evet bilmiyordum ve bunu bile bile ilerlemek zorundaydımHoş geldim...
Getirdiğim sefamı cefamı henüz bilmiyorum.
MUSTAFA... Anlamının altından ezilmekten korktuğum dev bir isimle seslenildi kulağıma. Bu ismi taşıyacak sahip çıkacak ve yaşamak denilen asli ve zor görevi yüklenecektim. Milyonlarca siperimden bir tanesiydim, bu bir şans mıydı bilmiyordum. Adına şans dedikleri şey ne onu da bilmiyorum. Şansın kime göre ve nasıl değerlendirildiği konusundada bir fikrim yok zaten.Sevgili dostlarim. Romanim ile ilgili yorumlarınızı bekliyorum. Emeğe saygi. Beğenileriniz eksik olmasin. Yazim yanlislari düzeltiliyor. Varsa eksik simdiden kusura bakmayin. Sevgiyle kalin.
#yorumm #begeni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SURETİMİN ARKA YÜZÜ
Lãng mạnBana ölümü hatırlatma, bu denli yaşamak isterken. Kasirgalara mahkumken naçiz ruhum nasıl teslim olayım amansız hastalığa. Öylese al götür toprak olsun bedenim. Nasıl güzelse yasamak ölümde öyle dokunsun ruhuma. Suretimin arka yüzü Ayşe Birer Lafçi ...