Bölüm 15 'Kavuşacağız'

22 2 0
                                    

♣♣♣

Ne yapmam gerektiğini yada nerde olduğumu bilmiyorum. Yaptığım tek şey yürümek. Benliğimi kaybetmiş gibiyim. Üzerimde hastane kıyafetleri var. Uzun bir sokaktayım tek bildiğim bu. Sokak bir anda insanlarla doluyor. Hepsi yürüyor, telefonla konuşuyor, yanındakiyle şakalaşıyor yada bir yere yetişmeye çalışıyorlar. Ama bana dokunmuyorlar. Hatta uzak kalmaya çalışıyorlar. Hastalıklıymışım gibi... Bir tane mağazanın vitrinine yaklaşıyorum. Yüzümün ve vücudumun yansıması karşısında çığlık atma isteği uyanıyor. Ama yapamıyorum. Tek yaptığım öylece o korkunç manzaraya bakmak. Gazete okuyan yaşlı bir adamın sesini duyuyorum.

"İçindeki çığlıkları duyabiliyorum." Gazetesinden başını kaldırmıyor. Ama sanki benimle konuşuyormuş gibi.

"Gördüğün şey sen değilsin. Düşmanlarının olmanı istediği şeyi görüyorsün." Tekrar yansımama baktım. Haklı olabilirdi. Yavaş yavaş hatırlıyordum sanki. Ona döndüm.

"Hatırlamaya başladın. Daha çok konuşmamı ve kim olduğunu öğrenmek istiyorsun." Başımla onayladım.

"Elini yansımanın üzerine koy ve acıyı hisset. Elini sakın çekme. Yoksa sonsuza dek birdaha düzelemezsin." Konuşma yetimi kazanmışım gibi hissediyordum.Dudaklarımı araladım.

"Peki bu nedir?"

"Karanlığın sırrını asla çözemezsin." Başımı alaycıl bir ifadeyle sallayıp yansımama döndüm. Karanlığın sırrıymış hah! Elimi kaldırıp yavaşça yansımama dokundum. Elimde keskin bir acı hissederken tüm kolum cayır cayır yanıyordu. Hayır gerçek ateş değil. Vücut ısım yükseliyordu. Yavaş yavaş tüm vücuduma yayılırken güçlü çığlıklar çıkıyordu ağzımdan. Sokaktaki insanlar işlerini bırakıp uzaktan beni izliyorlardı. Isı tüm vücudumu kaplarken derimin döküldüğünü hissediyordum. Önce elim sonra yüzüm. Eminim bu acı kaburgaların kırılmasına eş değerdi. Derim dökülüyordu ve altından yeni bir deri çıkıyordu. Bir süre sonra acı kesildi insanlar beni gördü, hatta birkaçı gülümsemişti. Yavaş yavaş onlara doğru ilerledim. Bir kadın bana sarıldığında diğer herkes üzerimize doğru koşmaya başladı. Onların altında eziliyordum. Birden etrafı bir sıvı kapladı. Herkes acı dolu çığlıklar atarken şaşkın gözlerle bakıyordum.

"Kes şunu!?" Bağıran kişiye döndüm. Sonra başka biri,

"Canavar!" Diye bağırdı ve gerisi geldi.

"Lanetli!"

"Yardım edin!"

Ama ben onların içinden sadece birine dikkat kesilmiştim.

"Anne!" Sesin geldiği yöne döndüm. Küçük bir kız annesi olduğunu düşündüğüm yerde yatan kadının başında ağlıyordu. Elimi kıza doğru uzattığım anda kızın kafası bedeninden ayrılmıştı!

Ellerimi ağzıma götürüp çığlımı bastırmaya çalıştım. Az önce küçük bir kızı öldürmüştüm! Bacaklarım beni daha fazla taşıyamayınca dizlerimin üstüne düştüm. O sırada karşımda siyah postalları olan biri belirdi.

Dilini birkaç kez şaklattıktan sonra konuştu,

"Şimdide küçük bir kız. Başka kimi öldüreceksin?"

"İsteyerek yapmadım!"  Sanırım daha çok kendimi inandırmaya çalışıyordum.

"Tabi! Sen isteyerek birşey yapmazsın. İsteyerek birini kırmazsın. İsteyerek birini öldürmezsin değil mi?"

Sözleri yüzüme tokat gibi çarparken başımı kaldırıp gözlerine baktım.

"Neden bana bunu yapıyorsun? Neden daha çok acı çekmem için uğraşıyorsun? Kimsin sen?"

Karanlığın SırrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin