Bölüm 1

108 25 23
                                    


Takvimler 6 Kasım 2025'i gösteriyordu.Yaşayış monotonlaşmış,hayaller sistemin kölesi olmuş ve bütün insanlık yıkımın ve kaosun eşiğine sürüklenmeye başlanmıştı.Ilerleyen her saat bütün insanlığın aleyhine işliyordu.Bu düzeni ve sistemi harika şekilde dizayn etmişlerdi.

Herkes açgözlülüğünün esiri ediliyor açgözlü olmayı hedeflemeyenler ise aç bırakılıyordu.Adaletsizlik bütün dünyaya hakimdi fakat herkes çok mutlu olduğuna inaniyordu.Artık yaşamın çirkin bir hal aldığını fark edenler delilikle suçlanıyor ve susturuluyordu.

Bu yaşananlara hep kayıtsız kalmıştı Turan Ayhisarlı.O,lise yıllarından beri her şeyin farkındaydı.Bir gün aşık olacağını ama savaşın ve yıkımın her şeyi alacağını hissediyordu.Bu Tanrı'nın oyunuydu onun için..

Ona verilen eğitim onu tatmin etmiyordu.Onun yaşamaya zorlandığı hayat onu mutlu etmiyordu.Onun imkanları ve onun seçenekleri asla ona ait değildi ve bunu biliyordu.Her sabah uyandığında onların verdikleriyle mutlu olamayacağının farkındaydı ve bir yerlerde mutlak huzuru aramanın hayalleriyle merhaba diyordu her sabaha.

İklimler ona bir anlam ifade etmiyordu.Doğa güzelliklerinden çokça uzak kalmıştı lise yıllarında.Dört duvar arasında koca bir hiç öğrenmekle geçmişti ömrünün en güzel yılları.Artık sosyal bir yaşantı kurmak bile doğanın kanunu gibi herkesin birbirini ezdiği arkadaşlıklardan ibaretti.Yaşam ona ölümü cazip kıldı her fırsatta.

O,gün geçtikçe bu saçmalıklara dayanamıyordu.Kurulu bir saat gibi yürümesi gereken yollardan yürüyor,yemesi gereken şeyleri yiyor,toplum tarafından uygun görülen kıyafetleri giyiyor ve insanların tasdiklediği sanatla eğleniyordu.Bu daha fazla devam edemezdi.

Bir sabah uyandı.Penceresinden süzen ışık gözlerine adeta saldırıyordu.Uyanmak için bir sebebi yok gibiydi.Dışarıda iğrenç bir manzara.Kulakları katleden bir alarm sesi ve şehrin telaşesi.Uyanmak onun için ölmek demekti.Uykuda unuturdu o herşeyi.Zorla kendini attı banyoya.Aynada baktı yüzüne anlamsızca ve her sabah gibi yine görevini yaptı.Yüzünü yıkadı ve dişlerini fırçaladı.Kahvaltısını yaptıktan sonra donuk bakışlarla her zaman gitmek zorunda olduğu yoluna koyuldu.

Hayat çok anlamsız ve sıradandı.Artık lise çağının son yıllarındaydı.Ne geçmişi ne de geleceği pek de umrunda olmayan uzun boylu, hafif yapılı,kıvrak bir zekaya sahip garip bir adamdı o.Insanların yuzlerine bile bakma ihtiyaç duymazdı.

Koca bir hiçliği gerisinde bırakırken koyun kavalı gibi çalan bir zil sesi ve tabi koyun gibi koşuşturan insan bozmaları.Bu saçma okulun son gününde bir bayrak altinda marşlarını okuyup ellerindeki saçma belgelerle evlerinin yollarını tutacaklardı.Turan kalabalığın yatışmasını bekledi ve hızlı adımlarla okulun bahçesine ilerledi.Karnesini cebine özensizce tıkıştırmıştı.Bu onun için pek de özel bir gün değildi.

Her hafta mutlak okunan o sözleri mırıldandı dudakları.Ne zaman söylese Istiklal Marşı'nı diğerlerinden farklı olarak hep o atmosferde bulurdu kendini.Kendi gibi olanlar savaş meydanında kendi ise hiçliğin ortasında.Marşın sonuna doğru gözleri Al bayrağa kaydı,ordan da ipini tutana.Gözleri faltaşı gibi açıldı bir anda.Kalbi yerinden çıkacak gibi oldu.

Başak tarlaları gibi saçları,güneşten daha parlak iri ela gözleri... Bembeyaz dişleri ve teni.Gözlerini onun ihtişamından alamıyordu.Daha once hiç yaşamadığı bir duyuydu bu.Bir anlığına bile olsa sıradışı duygular kaplamıştı yüreğini ve bu onu heyecanlandırmıştı.

BENİM BİLDİĞİM HARPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin