Kanlı Gelinlik

6.1K 131 67
                                    

Keyifli okumalar dilerim ;)

bu arada multimedia da hikayemizin afişi var ;)

nurhayat

...

#KANLI GELİNLİK#

Bazen yolda yürürsün, yalnızsın hissedersin kendini ama değilsindir.

Peşinden seni takip eden bir şeyin farkına varırsın ama umursamazsın.

Seni takip eden bir gölgen vardır kim bilir.

Bazen bu gölge koyu karanlığıyla sarar seni, etrafını. Umutsuzca debelenmek boşa diye bir söz vardır hani.Bütün duygularını istila eden canavarlara inat içinde küçücük umut kırıntılarını da alırlar ellerinden. Geriye yalnız canının acısı kalır.

Ağlarsın..

Sadece ağlarsın ..

Elinden gelebilecek bir şey olmadığı için ağlarsın. Yattığı soğuk yataktan kalkarak banyoya robotumsu hareketlerle ilerlemeye başladı. Hala dinmeyen gözyaşları yanaklarından süzülmeye devam ediyordu. Kafasındaki düşünceler havuzunda çırpınırken genç kadına yardımcı olarak tahsis edilen iki genç kız etrafında pervane olmuştu. Sıcak suyu hazırlayarak bir güzel banyo yapmasında yardımcı oldular. Çeşitli esaslar, kırmızı gül kokulu sabunlar....

Bunların hepsi gece yarısında gerçekleşecek olan tören içindi. Gelin olarak zavallı kızı seçmişlerdi. Onların arasında tek farklı olanda oydu. Safir mavisi gözleri güneş sarısı saçlarıyla peri masallarındaki masum prensesti o. Ama etrafında olan kötü kahramanlarda cabasıydı. Genç kadının banyosu bittiğinde yumuşak havluya sararak geniş yatak odasına sürüklemeye başladılar. Yaşanılacak büyük olay için gereğinden fazla heyecanlıydılar.

Korku...

Genç kadının hissettiği tek şey korkuydu. Nasıl korkmasın ki. Son bir haftadır burada bu yaratıklarla beraber yaşamıştı. Dolunayı ekliyorlardı her biri. Kutsal bir yeminle sonsuzluğa erişecekti. Ama yinede korkuyordu. Soylu olan babasına içinden sayısız kez lanet okumuş hatta ağzına yakışmayacak küfürler savurmuştu. Sırf korktuğu için biricik kızını kurban etmişti. Evet doğru tabir buydu. Kurban!

Saçlarını kurutmalarına izin vermişti. Hoş yapabileceği bir şeyde yoktu. Üzerine geçirdikleri iç gıdıklayan dantel iç çamaşırlarına tiksintiyle baktı. Bedenini ikinci bir deri gibi sarmalamıştı. Lanet okuyarak gözlerini yumdu. Bir an önce bu kabusun bitmesini diledi. oturduğu yataktan kaldırarak yine gül kokularıyla donattılar dört bir yanını. Boğucu parfümün yakıcılığını genzinde hissetmişti. Yutkundu sessizce. Gözlerinden bir damla yaş aşağı atlayarak ona eşlik eti. 

Siyah göz makyajı safir mavisi gözlerini belirgin edecek cinstendi. Sarı saçlarını açık bırakmışlardı. İnce bir örgüyle başının üzerinden taç şeklinde toplamışlardı. Güzeldi... Çok güzel. Üzerine kan kırmızı bir elbise geçirmişlerdi. Onlar için bu gelinlikte. Hayatlarını birleştirebileceği bir evlilik için seçilmiş bir gelinlik. Aynadaki aksine uzun bir süre soluksuz izlemeye başladı. Dudaklarının kenarları yukarı doğru hafif kıvrılmıştı. Yada öyle hayal etmişti. Asık suratı ilk defa gülümsemeye meyil etmişti. Gözlerini kırpıştırarak kendine bakmaya devam etti. Kırmızı elbisenin - yada gelinliğin - üst kısmı bedenini sımsıkı sarmış, göğüslerini yukarı kaldırarak normalde hiç yok denecek göğüs çatalının oluşmasına neden olmuştu.

Derin bir iç çekiş ardından hazır olduğunu net bir şekilde görmüştü. Tüm davetliler yerlerini alırken zamanın gelmesini bekliyordu. Odasından yandım eden kadınlarla beraber çıkarak merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Herkesin üzerinde beyaz kıyafetler vardı. Kimisi cesurca vücudunun hatlarını sergilerken kimisi sade bir kılıkta tören yerlerindeydi. Mihrapta bekleyen damadın da üzerinde gece karası takın elbisesi vardı. İnsana koyu karanlık etrafını sarmış hissi veriyordu. Yutkunarak adımlarını sıklaştırdı. Bütün bunlar bir sonun başlangıcıydı. Gökyüzünde tek bir bulun yoktu, aksine parlak zifiri karanlık hakimdi. Tüm yıldızlar sanki olacaklar için kendilerine saklanma yeri edinmiş gibiydiler. Dolunay tüm ihtişamıyla genç kadını selamlıyordu.

Ellerini göğüs hizasında birleştirerek yavaş adımlarla mihraba yürümeye başladı. Önünde uzanan beyaz yolda tek aykırılık oydu. Kan kırmızı gelinliğiyle herkesi büyülüyordu. Kendi aralarında konuşan insanlarla göz teması kurmamaya çalışıyordu fakat pekte başarılı sayılmazdı. Sağ tarafında tahmini beş yaşlarında ufak bir kız çocuk dikkatini çekti. Tüm sevecen gülümseyişiyle kıza baktı. Bir tuhaflık olduğu apaçık ortadaydı. Zeytin karası gözlerini genç kadının üzerinde gezdirdikten sonra ağzı ince bir fermuar çekilmiş gibi açıldı. Beyaz inci dişleri ortaya çıkmıştı. Göz çevresi çatlamış toprak görünümü alırken küçük kızın köpek dişlerinin uzadığını fark etti. Korkuyla yutkunarak yürüyüşünü tamamladı.

Damat ortalama 25 yaşlarındaydı. Koyu teni ayın vurduğu ışınlar altında parlıyordu. Gözlerini genç kadının üzerinden ayırmadan hareketlerini izliyordu. Güçlü bedenini saran siyah takımın içerisinde oldukça şık ve yakışıklıydı. Tepeden tırnağa karanlığa batmış hissi verse de gözlerindeki ışıltı kötülüğün sinyalini verir gibiydi. Tekrardan yutkunarak terleyen avuç içini eteğine sildi. Herkes o kutsal yemini bekliyordu. Genç adam kızın kolundan tutarak kendine doğru çekti. elleri önce pürüzsüz yanağında dolaştırarak aşağılara inerek kadının titremesine neden olmuştu. Belini sıkıca kavrayarak vücutlarını birleştirdiler. Korku damarlarında at koştururken tekrar yutkundu. Adamın bir eli kızın ensesinde diğeri ise belindeydi. Hafifçe eğerek boynunun açıkta kalmasını sağladı.

Kadının titremesine karşılık esen sert rüzgar her ikisini de sarıp sarmalamıştı. Genç kadın boynunda hissettiği yumuşak dudakların hayatını sona erdireceğini bilse de içinde tuhaf sayılacak heyecan vardı. Bekledi... Tıpkı etraflarını saran davetlilerin beklediği gibi. Nihayet dolunay kızıl renge boyandığı anda acının bedenini sardığını hissetti. Boynunda hissettiği ince ama şiddetti acının kaynağı damadın dişleriydi. İki ince sivri diş pürüzsüz boyunun şah damarına saplanıp kadının kanını kana kana içerken kollarını erkeğe dolamayı başarmıştı. Koyu karanlığa çekilirken bedeninin kavrulduğunu hissetti.

" Hayatıma hoş geldin Betty "

Hayat Bir HikayeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin