Salona önce Annem girdi, sonra ben.Konuğumuz gerçekten çok güler yüzlü,samimi ve candandı. Önce o başladı söze :
-Anladığım kadarıyla çok sıcak bakmıyorsunuz bu duruma...Kendinizce haklı sebepleriniz olabilir.Ama inanın kardeşim Nejat , gerçekten dürüst ve kişilik sahibidir.Şimdi diyeceksiniz ki , madem öyleydi neden öğrencisi ile böyle bir samimiyet kurdu? Hak veriyorum size. Ancak sıradaşı bir durum değil bu.Hastasına aşık olan , ya da öğrencisiyle evlenen pek çok insan var inanın.Buna "kader" de diyebiliriz.
Annem sakin sakin dinledi ve yine aynı sakinlikle konuşmaya başladı:
- Herkes haklı aslında Necmiye Hanım...Ancak bizim kızımız küçük gerçekten.Biliyorsunuz lise sonda henüz. Üniversite sınavlarına girecek. Kaldı ki, biz hiç dışarıya kız vermedik daha. Şimdi siz diyeceksiniz ki ; "hangi zamanda yaşıyoruz?" Ama " Zaman" değil bizim için önemli olan.Bizimkiler çok düşkündür torunlarına, Babalarından önce onlar izin vermezler. Yani bu iş olmaz Necmiye Hanım .Sizin ya da kardeşinizin şahsıyla ilgili değil bu karar.İyi insanlar olduğunuz belli, inşaallah çok daha iyileri kısmet olur kardeşinize.
Ben son cümleleri dinlerken, dünya bambaşka dönmeye başladı.Fırıl fırıl derler ya...Ordan çıkıp odama nasıl gittim , hatırlamıyorum.Annem Necmiye Abla'yı yolcu edip odamın kapısına geldi. Kilitli kapının ardında hıçkırıklara boğulmuştum.Annem ağladığımı bilmesine rağmen, gayet rahat bir şekilde;
-İlerde bana dua edersin...Hem biz senin yokluğuna basıl dayanırız? Ya sen , sen bizi bırakıp gidebilir misin uzaklara? Bunları bir düşün, iyi düşün kızım.
Deyip uzaklaştı. Oysa ben, sadece onu düşünüyordum.Tatil bitti.Okula büyük heyecanla gittim.Üç ve dördüncü ders Edebiyat tı. Ders zili çaldıktan sonra kalbim duracak gibi atmaya başladı. Birazdan sınıfa girecek ve onu görecektim.Çok özlemiştim. Bakışlarını, konuşmasını, gülüşünü..,çok özlemiştim.İçim buruktu ama.Ben bu düşünceler içindeyken , sınıfa girdi. Öğretmen masasına kitaplarına koyup, bir tatil değerlendirme konuşması yapıp , " bugün dersi hanginiz işleyecek?" diye sordu.Bugün dışında bir gün olsaydı eğer, "ben" derdim...Ayla kalktı ve ders başladı. O masaya oturup dersi izler gibi yapıyordu ama canı sıkkındı anlıyordum. Bir şeyler olmuştu işte...Başımı bir iki kere kaldırıp baktığımda gözgöze geldik, gözlerinde kaybolup gittim yine. Ama gülmüyordu gözlerinin içi bu defa.Öyle ya bana güvenmişti ama ben ne yaptım? Ağlayıp sızlamaktan başka ? İkna edememiştim Annem'i. Ah Anne , niye anlamadın sanki beni ?!
Zilin çalmasıyla sınıf boşaldı. En son ikimiz kaldık. Ama konuşmadık, konuşamadık. Sadece bir kitap uzattı bana ve çıkıp gitti. Merakla kitabın sayfalarına baktım . Bu hafta sonu, her zaman gittiğimiz yerde buluşmamız gerektiğini söyleyen bir not vardı içinde. Okuduktan sonra katlayıp kimsenin göremeyeceği bir yere kalbimin üstüne koydum.Hafta sonunu iple çekiyordum artık. Hem heyecan, hem tedirgin hem de merak içinde zor geçirdim birkaç günü. Nihayet buluştuk her zamanki yerde. Sarıldık, ben ona sarıldığımda dünya dönmüyordu sanki. Kalbinin atışlarına eşlik eden kalbim, şarkılar söylüyordu. Hiç istemiyordum ayrılmak. Oturduk yanyana. Elimi tuttu. O an parmağında yüzük gördüm. Şaşkın ve bilmiyorum o an nasıl baktımsa artık, ses tonunu düzeltip konuşmaya başladı :
-Van'a gittiğimde Annem'ler çok sevinmişti.Uzun zamandır artık evlenmem gerektiğini söylüyorlardı.Seni anlattım uzun uzun, merak ve sevinç içinde dinlediler.Ama ablamla geçen olumsuz konuşmalar, bir daha ki gidişimde tüm direncimi kırdı. Zaten onların bir eş adayı vardı uzun zamandır...Çok ısrar ettiler, belli ki kendi aralarında "çivi çiviyi söker" diye düşünerek bir adım atmak istediler. O an ki kızgınlığım ve kırgınlığımla "olur" dedim. Ama bak sen benimle gelmeyi kabul edersen şimdi çıkarıp atarım bu tüzüğü ve hiç arkama bakmam.Seni çok seviyorum, şimdi karar senin...
Ne zor bir karar aşamasıydı bu. Gitmek mi , kalmak mı? Gidersem ailem beni asla affetmeyecek , kalırsam sevdiğim adamı kaybedeceğim. Filmlerde olmuyormuş yalnızca. Ya da aslında gerçek aşklardan, gerçek ayrılık ve acılardan yazılıyormuş çekilen o sahneler. Hiçbir şey diyemedim. O da hiç bir şey demedi. Öylece kaldık saatlerce. DURSUN istediğim Zaman , durmadı.
Pazartesi okula gittiğimde koridorda karşılaştık önce. Hayır diyemediğim için kaçıyordum köşe bucak. Sonra " Nejat Öğretmen nişanlanmış , duydunuz mu? " diye konuşurken kulak misafiri oldum sıradakilerin konuşmalarına. Anlamıştı onula öylece çekip gidemeyeceğimi ve çıkarmamıştı o yüzünü. Haklıydı ama ben de haklıydım . ..Haksızdı, bu kadar aceleci davranıp nişanlanmamalıydı.Ben de haksızdım belki, tam anlamıyla başkaldırmamıştım aileme, diretmemiştim. İçimden bir şeyler akıp gitti sanki, öylece kaldım.
Zaman hızla geçiyordu. Derslerde ona bakmıyordum artık. Kendimce beni aldattığını düşündüm ya da öyle düşünürsem suçluluk duygum azalır sandım , bilmiyorum. Sınıfta bana ilgi duyan bir çocuk vardı , uzun zamandır.Oldukça yakışıklı ve popülerdi. Zaten gözümün içine bakıyordu. Bir iki kere Tenefüslerde dolaştık bahçede. Sonra koridorda yürüdük birlikte. Ve ne olduysa derse girdikten sonra oldu. Saçma sapan bir bahaneyle onun üstüne yürüyüp tokatladı onu. Öylece donup kalmıştım. Benim yüzümden , haksız yere dayak yemişti Yetkin. Ders çıkışı herkes çok bozuktu. Yetkin çıkıp gitti. Ben SEKA'sından gitsem mi , kalsam mı bilemedim. Sınıf boşalırken ağırdan aldım , herkesin çıkmasını bekledim. Sonra öfkeyle : " Neydi şimdi bu ?! Ben senin nişanlına saldırıyor muyum ? " Daha konuşacaktım ki, kapıyı kapatıp sarıldı bana.
-Seni çok seviyorum ama dayanamıyorum başkalarını yanında görmeye
Dedi. Kendimi kurtarıp kollarından koşarak çıktım sınıftan. Ağlayarak döndüm eve. Annem kapıyı açtığında telaşlandı , ne olduğunu sordu ;
-Seni hiç affetmeyeceğim Anne , diyerek odama koştum. Ağladım. Saatlerce ağladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birini sevdim
ChickLitAyrı ayrı taksilerden indik...Sanki izleyen varmış gibi.Demek ki gizli ilişkiler böyle yaşanıyordu.Oturduk manzarası güzel bir yere.En az manzara kadardı hayallerimizin güzelliği.Okul bitikten sonra gelecekti ailesi beni istemeye...Hep filmlerde olm...