DO WHAT I SAY

1/5

"Zaynie, Lottie'ye söz verdim. Bu akşam onda kalacağım. Ben yokken eve birini atmak ya da o aptal partilerden vermek yok tamam mı?" dedi Louis telefona doğru. "Sana evet diyeceğimi ama ikisini de yapacağımı biliyorsun. Görüşürüz Lou!" diye cevap verdi Zayn neşeyle.

Louis telefonunu cebine koydu ve kendi kendine güldü. Bazen Zayn ile yaşamak sinir bozucu oluyordu ama artık onsuz bir hayat düşünemez haldeydi. 18 yıldır beraberlerdi. Dile kolay, koskoca 18 yıl. Onu seçtiği için mutluydu. Bugüne kadar başka kimseyle arkadaşlık kurmamıştı ve bundan bir an bile pişman olmamıştı.

Eve ulaştığında kapının aralık olduğunu gördü. Bunu herhangi bir şeyle bağdaştıramayıp içeri girdi. Ev altüst olmuş durumdaydı. Her taraf darmadağındı. "Lott?" dedi korkuyla. Sesi evdeki korkunç ortamda asılı kalmıştı. Ses gelmeyince koşarak evi aradı. Aceleyle aradığı evde kardeşini bulamayınca daha da çok paniğe kapıldı.

O daha neler olduğunu algılayamadan telefonu çalmaya başladı. Telefondaki kişi telefon açılır açılmaz "Kardeşini seviyor musun Tomlinson?" dedi. "Sen kimsin ve kardeşim nerede?" diye bağırdı Louis. Kafayı yiyecekmiş gibi hissediyordu.

"Louis, Louis, Louis... Güzel kardeşin Lottie benimle ve güvende. En azından şimdilik." dedi tok çıkan erkek sesi. Louis sinirinden kudurmuş bir şekilde telefona bağırmaya başladığında karşıdaki kişi "Kes sesini!" diyerek onu susturdu. "Kardeşinin yaşaması için, dediklerimi yap Tomlinson."

Louis ona inanmak zorunda değildi. Bu saçma bir şaka ya da fırsattan faydalanma olabilirdi. Telefonu adamın yüzüne kapattı ve hemen 911'i tuşladı. Anında açılan telefondan "911. Şikayetinizi söyleyin." sesi geldi. "Kim olduğunu bilmediğim bir adam beni aradı ve bana dedi ki-" Louis heyecanla konuşurken aniden kulağına gelen sesle telefonu kulağından çekti. Yine o adamın sesini duydu. "Telefonun dinleniyor, bir daha bunu denersen kardeşin ölür." adamın sesi öncekinden çok daha kesin çıkmıştı ve bu Louis'i korkutmuştu.

"Aferin Louis, itaat et ve kardeşini al. FBI 45 saniye içerisinde kardeşinin evinde olacak. Evden çık." Louis panikle etrafına bakındı. "FBI'ın bu evde ne işi var?" diye bağırdı. Gerçekten her şey anlamsız bir hal alıyordu. "Senin için geldiler. 30 saniyen kaldı Louis. Yan komşunun garajına gir. Garajın şifresi 0407. Seni arayacağım."

Telefon yüzüne kapandıktan sonra Louis can havliyle koşmaya başladı.

######

Harry telefonuyla konuşarak mağazada dolanmaya devam etti. "Hey!" dedi arkadaşına. "Çok güzel bir televizyon buldum Liam!" diye devam etti. Bu sırada önündeki televizyonu inceliyordu. "Boyutu önemli Harry, mutfaktaki o küçük boşluğa sığdırabilecek miyiz?" Harry Liam'ın sorusuyla televizyonun özelliklerine baktı. "32 inç" dedi yenilgiyle. Ölçümlerine göre en fazla 27 inçlik bir televizyonu sığdırabilirlerdi. Harry "Tanrım! Bunların daha küçüklerini ürettiklerini bile düşünmüyorum. Yine de bulursam seni ararım." diyerek veda etti arkadaşına ve farklı bir mağazaya gitti.

"Nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu sarışın kız sevimli bir gülümsemeyle. Harry güneş gözlüğünü çıkarıp tişörtüne astı. "Bak, bunun delilik olduğunun farkındayım, istersen bana gülebilirsin ama 27 inç'ten küçük televizyonunuz var mı? O şeylerden hala üretiliyorsa." Kız kıkırdadı. "Hala üretiliyorlar. Beni takip edin." Harry heyecanla kızın arkasından gitti. Mağazanın tenha olan köşesine gittiklerinde Harry karşısında onlarca küçük televizyon buldu. "Teşekkürler, sonrasını ben hallederim." diyerek kibarca kızı yanından kovdu.

O televizyonlara bakınırken telefonu çalmaya başladı. Bilinmeyen numaradan gelen çağrıyı cevapladı. "Sağına dön ve 10 adım ilerle Harry. Kenardaki beyaz televizyona bak." dedi bir erkek sesi. Harry ne olduğunu anlamasa da kendisine söyleneni yaptı. Beyaz televizyona bakmaya başladı. Ekrandaki görüntü aniden kesildi ve yerine kız kardeşi Gemma'nın görüntüsü geldi. Genç kızın mezuniyette çekilmiş videosuna bakakaldı Harry. Bu da neydi şimdi?