Güneşli ılık bir bahar sabahı olmasına rağmen hazırlanmak hiç içimden gelmiyor, İvan Watson 'la olan randevum tüm bahanelerime rağmen geldi çattı.Dayısıyla olan durumum ve vakıfla alakalı konuşurmuşuz ,hayır'danda anlamıyor ne konuşçaksam sanki konuyla ilgili fikrim varmışcasına Saat tam bir otuzda restorandayım ,caddeden biraz yüksek küçük denecek bir mekan ,pek müşteri yok önceden ayırtılmış masaya oturduk ,bana izin verirsen yemekleri ben seçeyim mutfağımız Türklerinki kadar zengin değil ama bizimde hoş lezzetlerimiz var deyince sakınca görmedim ,çorba oldukça güzel hatta tanıdıktı içinde havuç ve lahana varmış benimle ilgili soru cevap şeklinde geçen bir sohbete daldık ana yemekler geldiginde mekan tamamen boşalmıştı ,vaktin geçtiğini belirtip artık kalksak mı dediğimde olur mu ? asıl tatmanı istediğim tatlıya daha yeni geldik ,tatlıyla aramın pek olmadığını söylememe rağmen servis başlamıştı bile tüm nezaketine rağmen bu adamda beni ürperten bir şey var,kendimle muhabbeti bırakıp derin bir nefes alıyorum ,şimdi biraz teskin oldum ,son altı aydır tanıştığım hangi rus tüylerimi diken diken etmemişti ki dayısı bir türlü ivan başka türlü kesinlikle soğuk bir ırk gözlerindeki buzdan bakışlarıyla içimi donduruyorlar.Tatlı şirin değilde acı sanki ,çok yogun miktarda kakao kahve sanki içinde karabiberde var ,çamur gibi bir şey nezaketi elden bırakmamak adına zoraki yemeye çalışıyorum ama ne mümkün içim kalkmaya başladığı sıra almamam gereken bir tat daha alıyorum,allah kahretsin bu şeyin içinde tarçında var elim masadaki peçetelere gidiyor nezaket falan artık umrumda değil ağzımdaki lokmayı çıkarıp bir yudum su içiyorum işte o zaman boğazımdaki zorlamanın tatlının iğrençliğinden değilde çoktan şişmeye başlayan boğazımdan olduğunu fark ediyorum ,özür dilerim ama tarçına karşı alerjim var hemen kalkmam lazım der demez ayaklanıyorum boş sandalyede duran çantam uzandım hemen kendime iğnemi yapacak bir yer bulmalıyım yoksa her an septik şoka girebilirim,bu da benim handı kabım kabuk tarçın 'ın çayını bile içtim senelerce bir şey olmadı ,bir gün salepin üzerine çubuk tarçını çekip serpmişlerdi,nerdeyse ölüyordum şanslıymışım onbir yaşındaydım annem hasta ziyareti yaparken bizde babamla hastane bahçesinde üşüyünce salep içmeye ilerdeki kefeye gittik ,önce boğazım sonra dilim şişmeye başladı ,sadece babama bana bir şey oluyor dediğimi hatırlıyorum ,sonra boğulup morarmaya başlamışım orda kahve molası veren doktorun biri babamın gözü önünde boğazımı delip hava alabilmem için tükenmez kalemin ortasını söküp boğazıma sokmuş ,şansa bak hem pratik hemde kahraman bir doktor sayesinde yırttım ,her zaman alerji iğnemi yanımda taşırım annemin tabiriyle şansı çok zorlamamalı ,uzattığım elim havada kaldı ,benden daha hızlı davranan ivan 'ın elindeydi,iğnemi almam lazım yoksa ölürüm dedim ,buz gibi bir sesle biliyorum dedi,ellimi tekrar uzatım bir kaç adım geriye çekildi ,bağırmak istedim ama sesim boğuklaşmıştı ,istediğim yükseklikte çıkmadı ,bu komik değil ciddi bir durum dedim,evet bencede hayatım boyunca Borris'e hizmet ettim,tek yakını olarak tüm pis işleriyle uğraştım ne oldu peki ! senin gibi çıkarcı bir sülük son dakikada her şeyi elimden alıyor ,bencede komik değil ! Hata çok ciddi tedbir alınması gereken hayati bir dururum tatlım bende sorunu kökünden çözüyorum bu durumda sende ava giderken avlanıyorsun ,talihsiz bir kaza değil mi ? Tükrüğümü yutamadığım için ağzımda çoğalmaya başladı,pislik herif bunu sana ödeteceğim hızla kapıya yöneldim kapı arkadan kilitlenmişti ittirdim ama nafile önceden hazırlanmış bir kapana düştüm can havliyle geri döndüm çantamı alabilirsem bir şansım olabilirdi üzerine yürümek istedim ama çok iri beni yastık fırlatır gibi kolayca kendinde uzaklaştırdı,rusca bir şeyler söyleyip güldü ,bu pislik ben ölürken eğleniyordu gücüm kalmadı yere çöktüm ,boğuluyorum parmağımı olanca gücümle boğazıma soktum midemi bullandırmaktan başka işe yaramadı,başımı kaldırdığımda güneş ışığını fark ettim ,artık tek umudum ölümümün kötü şanstan değilde de cinayet olduğunu anlamaları tüm gücümü toplayıp yalpalayarakta olsa doğruldum,ne düşündüm bilmiyorum,masanın üzerinde tatlının geldiği gümüş tepsi ve yan tarafta kapağı duruyordu,kapağı aldığımı görünce ona saldıracağımı sandı her halde oysa ölmeyi kabullenmiştim tek derdim delil bırakmaktı kapağı aldığım hızla cama koşmaya başladım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırların izinde
Science FictionSen hiç hayatının sıradan sıkıcı oldugunu hissettin mi ? ne güzel kıymetini bil hayatının annenin annen olması boyuna sarıldığın adamın baban olması aslında ne kadar da büyük mutluluktur şimdi istediğim tek şey cinayetlerin kanın yalanların son b...