Multimedya: Okyanus
"Hadi annecim"
Küçük kız annesine büyük bir heyecanla seslendi.
"Geliyorum Okyanus"
Okyanus kendisine uygun gördüğü pileli eteği üstüne geçirdi. Üstüne eteğiyle uyumlu olarak beyaz bir bluz giydi. 9 yaşındaydı minik kız. Ayakkabılarını ayağına geçirdi ve annesini beklemeye başladı. Kısa bir süre sonra annesi yanına geldi Okyanus'un. Annesinin karnına kulağını dayadı ve konuşmaya başladı.
"Küçük kardeşim şimdi parka gidiyoruz. Orada salıncaklar var, kaydıraklar var, tahterevalli var. Bir sürü oyuncak alet var."
Anne kızının kardeşiyle konuşmasını büyük bir tebessümle dinliyordu. Okyanus'un babası onları 7 ay önce terk etmişti. Küçük kızın annesi herşeye kendi göğüs germeliydi. Bu yüzden kızına ve karnındaki oğluna sahip çıkmalıydı.
"Anne hadi çabuk gidelim."
"Tamam küçük perim."
Hızlıca kapıdan çıktılar.🌟🌟🌟🌟🌟
Küçük kız hızlıca salıncakta sallanırken bir yandan da annesine el sallıyordu.
"Pamuk şeker 1 TL"
Küçük kız çabucak salıncaktan indi koşa koşa annesinin yanına geldi.
"Anne bana pamuk şeker alırmısın?"
"Peki küçük perim"
Küçük kızın annesi pamuk şeker almak için iportacı adamın yanına doğru yürümeye başladı. Küçük yandaki bankaya ona doğru bakan çocukla göz göze geldi. Bir anda büyük sesle küçük kızın gözleri kocaman açıldı ve kafasını yavaşça sesin geldiği yöne doğru çevirdi.
"ANNEEE"
Genç kız hayatında bu olaydan itibaren yalnızdı, kimsesi yoktu. İçine kapandı. 10 yıldır bu yetimanenin camından kesintisiz bakıyordu. Yetimhane müdürü ise Okyanus'u yetimhaneden göndermek için elinden geleni yapıyordu.
Genç kız pencereden dışarı anlamlı anlamlı bakıyordu. Taki bu anlam korkuya dönüşene dek; yetimhane kapısının önünde duran siyah şapkalı adam genç kıza gözlerini dikmiş bakıyordu.
Genç adam ikinci kez prensesiyle göz göze gelmişti. O ela gözler adam için bir duygu deposuydu. Genç adam kızın korktuğunu hissetti. Pencerenin önünden çekildi genç kız.
Yetimhanenin kapısı birden açıldı genç adam hızla yanındaki duvara saklandı. Genç kız o anılarla dolu parka doğru yürümeye başladı. Genç adam da kızın arkasından yürümeye başladı.
Genç kız için park hala kokuyordu. Parka girer girmez direk ağlamaya başladı. Sanki dizlerinin bağı çözülmüşçesine yere düştü. Göz yaşları anılarla, o lanet anılarala beraber akmaya devam ederken genç adam sadece bakıyordu. Yanına gidip sarılamak onunla acılarını paylaşmak varken, sadece bakıyordu. Genç adam kendisine gelen telefon ile kızın dikkatini üzerine çekti ama bu dikkat çok uzun sürmedi:
"Deniz"
"Ne var? Ne var?"
"Deniz annen ve baban"
"Ne oldu annem ve babama?"
"Trafik kazası ......... Hastanesindeyiz..."
Genç adam cümlenin devamını dinlemeden koşa koşa hastaneye doğru gitmeye başladı.
Genç kız ise yavaş yavaş yetimhanenin yolunu tuttu, müdüre yakalanmamayı umarak...🌟🌟🌟🌟🌟🌟
Hastanenin o havasını solumak genç adama hiç iyi gelmemişti. Zaten hastanelerinde sevmezdi. Tek duyduğu kız kardeşinin hıçkıra hıçkıra ağlama sesiydi. Kafasını anne ve babasının olduğu yoğun bakım ünitesine çevirdi. Tüm doktorla karmaşa içinde oradan oraya koşturuyordu. Biri kalp masajı yapıyordu. Biri elektro şok hemşireler ise şaşkınlıkla olanları seyrediyorlardı. Bir anda tüm doktorların hareketleri yavaşladı. Genç adam sonra herşeyi idrak etti. Artık hayatta annesi ve babası yoktu genç adamın.
O da sevdiği kadınla aynı kadere düşmüştü.Arkadaşlar bu benim wattpaddeki 2. hikâyem. Yazım yanlışlarım olabilir lütfen mahzur görün. Vote ve yorum yapmayı unutmayın. Yeni bölüm en kısa zamanda gelecektir. Sizleri seviyorum okuyucularım❤💙💚💛💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece SEN
RomanceYağan yağmur damlaları adamın siyah şapkasının üstüne düşüyordu. Yıkılmaz bir duvarı vardı adamın. Kimsenin yıkamayacağı bir duvarı. Göğsüne çarpan kafa ile kendine geldi. "Özür dilerim." Ona doğru bakan ela gözler bir masumluğun simgesi gibiydi. A...