3. Bölüm "ZEYTİN GÖZ"

36 3 3
                                    

Multimedia;
Meltem Karahan.
Selim Güngör.

İnsanlar kötüydü. Hayat acımasızdı. Bunlar bir araya gelince tıpkı bir deprem gibi sarsıyordu insanları. Yıkmak,paramparça etmek için. Yıkılmış paramparça olmuştum.Bana elini uzatanları tıpkı bir cam gibi kesiyordum. Kırılmış, keskinleşmiştim.

Zihnimdeki masum Meltem duvarlarımın arkasında kalmıştı. İnsanlar beni kırdıkça o parçalardan bir kalkan yapmış diğer Meltemi korumaya almıştım.

Mantığım acımasız olmamı diliyordu.

Kalbim ise 3 yaşında babasının saçlarıni ördüğü küçük Meltem kadar merhametli olmamı diliyordu.

Duvarlarımın arkasında ki ben iyiliği savunuyordu.

İyilik yoktu. Ben iyilik yaptıkça insanlar beni kötülükle boyadı.

Bana kötülük yapan birine iyilik yapan bir insandım ben.

Masum bir kızın elinden hayatını almışlardı.

Önce ilk aşkını, babasını.

Sonra küçük kardeşini.

Ve en sonda her zaman bir idol olarak gördüğü annesini..

Hiç kimse böyle bir hayatı hak etmezdi.

Zaten çoğu insan hak etmediklerini yaşamıyormu bu hayatta?

Bu kahbe şehirde...

Masum bir kızın masmavi gökyüzünün yarısını siyaha boyamışlardı..

Mavi aslında siyahin en masum tonuydu.

Ben maviyle siyahın karışımı olan bir okyanusta kendi benliğimi boğmuş, daha sonra o okyanusu liman ile birlikte ateşe vermiştim.

Okyanus içindeki küçük bir balığı sevdiği için yanmıştı.

Ben ailemi öldürdükleri için yanmıştım.

"Babacığım beni salıncakta sallarmısın?"

"Tabi zeytin gözlüm, güzel kızım benim."

Ani bir sıçramayla düşüncelerden koptum. Derin bir nefes aldım.

Kahvemden bir yudum aldım ve gözlerimi kantinin kapısına çevirdim.

Damla ve arkasında kumral piercing'i olan bir çocuk  yan masaya doğru geliyolardı. Sanırım Damla beni görmemişti çünkü görseydi ebemi sikerdi.

Neden mi?

Dün akşam sigara paketimi banyoda unuttuğum için görmüştü. Sigara içtiğimi bilmiyordu. Akşam kapımı kitlemis yatmış sabahta erkenden okula kaçmıştım.

Çaktırmadan onların konuşmalarına kulak kabarttım.

"Ve o da seni terk etti öyle mi?" dedi piercing'li çocuk.

"Öyle ya da değil sen hangi hakla benim telefonumu karıştırıp, bana benim özel hayatımla ilgili sorular sorarsın Bora?"

diye söylendi Damla.

Adının Bora olduğunu öğrendiğim çocuk gülümsedi.

Damla çocuğa kafasını çevirerek baktı ve bir süre bakakaldı.

Bir kaç dakika birbirlerine baktılar.

Damlanın mutlu olmasını istiyordum. Şu an sevgilisinden ayrılan biri olarak mutlu gözüküyordu.

Sessizce masadan kalktım ve sınıfa doğru yürüdüm. Aniden birine çarpmamla dengem sarsıldı tam yeri boylıycakken bir çift el beni sardı.

Saçlarım savrulurken. Burnumu sigara ve çikolata kokusu doldurdu.

Gözlerimi yavaşca ona çevirdim. Kalbim salak bir şekilde hızla ritim tutarken derin bir nefes aldım.

"İlk karşılaşmamızda tutamamıştım ödeştik Zeytin Göz."  diyerek ellerini benden çekti ve sınıfa girdi.

Yer ayağımın altından kayarken sarsıldım. Bana zeytin göz demişti.

"Tabiki Zeytin Gözlüm. güzel kızım benim."

Selimin sözü babamı hatırlatırken boğazımdaki yumru büyüdü.

Sınıfa girdim ve yerime oturdum. Selim oturmuş resim çiziyordu.

Gözleri bana dönerken, bir iki saniye bana baktığını hissetim. Sonra birşey söyliyecek gibi ağzını açtı.

Bu sırada sınıfa hocanın girmesiyle önüne döndü.

---------------------------

Çakmakla sigaramın ucunu ateşlerken Damla sonunda dayanamadı.

"Sigaraya mı başladın bir de?" dedi kızgin bir sesle.

Kafamı sallarken "Evet" diye onayladım onu.

"Havalı göründüğünü düşünecek  kadar ahmak olduğun içinmi yoksa derdini azaltacağını düşünecek kadar aptal olduğun için mi?"

Güldüm.

"İkiside değil. Ölmek isteyecek kadar çaresiz fakat intihar edemeyecek kadar korkak olduğum için."

Sigaramı duvarda söndürerek ordan uzaklaştım.

Korkaktım işte.

Hayata karşı umudum yoktu.

Umut bittiğinde yanıyordu sigara.

Umut olmasına vardı. Sınırsız denecek kadar umut vardı. Ama benim için değil..

Hayatta inanmam gereken tek şey varsa o da şuydu,

Çıkarları uğruna seni incitmeyecek tek bir insan bile yoktu.

Bu zamanlarda çıkar için her boku yapabilen şerefsizler vardı.

Ben çok acı çekmiştim.  Çoğu şeyi görmüştüm.

En büyük kuyularin dibini görmüş insanları kendi ellerinizle açtığınız o küçük çukurlarla korkutamazdınız bir kere.

Gücünüz yetmezdi.

Ben sadece ölümden korkardım.

"Hey!"

Damlanın bana bağırmasıyla arkamı döndüm ve ona sarıldım.

Damla bir an şaşkınlıkla gerilsede kollarıni bana sardı.

"İyimisin?" diye sordu.

Gülerek,

"İyiyim" dedim. Tek kaşını kaldırdı

"Ne kadar iyi?"

"Boğazına düğümlenen kelimeleri yuttuktan sonraki hâl işte." dedim ve ona tekrar sarıldım

Gözlerimi kapattım.

Artık böyle oldum ben. Biraz güvensiz. Biraz hissiz, biraz kimsesiz ama çokca sessiz. Tepkisiz ve çok şeye karşı isteksiz..



Bir Hikâye..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin