Winona çocuğun boş bakışlarını incelerken, kendinden geçtiğine şahit oluyordu. Bu olabilir miydi? Karşısındaki çocuk sadece bakışları ile Winona'ya farklı hissettirebilir miydi? Niye onu görüşünün ikinci gecesi korku hissetmeyi beklerken, gördüğü an içini rahatlık kaplıyordu? Onda özel bir şeyler olduğunu düşünüyordu Winona. Farklı bir şeyler.
"Neden tekrar geldin? Buraya gelmemelisin. Ne istiyorsun?" Winona cevap alamayacağını bilse de konuşmayı sürdürdü. "Beni anlamıyorsun, değil mi? Gitmelisin diyorum." Winona elleri ile çocuğa uzaklaşmasını işaret ederken, hiç beklenmedik bir şekilde çocuğun tebessümüne şahit oldu. Ay ışığı tam olarak yüzüne denk geliyordu. Bu da gülüşünün açıkça sezilmesine yardım ediyordu.
Winona yutkundu.
O ise gülümsemesine devam ediyordu.
Yine göz göze geldiler.
Ama bu seferki uzun sürmedi. Winona çocuğa daha fazla yaklaşarak gözlerine baktı. Gözlerinin parlaklığına şahit olurken, Winona'nın da gözleri şaşkınlıkla büyüdü ve dudağına bir tebessüm yerleşti. Yüzünü daha da incelediğinde kendisi kadar genç olamayacağını düşündü. Belki ondan 7 ya da 8 yaş büyük olabilirdi. Winona yaş tahminlerinde her zaman ustadır. Bu sefer de haklı çıkacağından emindi. Ama sorsa bir cevap alamazdı.
Bir süre hiçbir şey söylemeden birbirlerine baktılar. Winona bu hissi daha çok yeni tadıyordu. Sanki, sanki sevdiği adama bakıyormuş gibi. Winona seslice gülmeye başladı. Henüz 15 yaşında bir kız olduğunu düşününce bu imkansızlaşıyordu. Ve babası ona 'önce mesleğin' dediği için belli bir yaşa kadar uzak durmalıydı.
Çocuğun ona bakmaktan usanıp usanmadığını merak ediyordu Winona. Garip bir şekilde etraflarında onları yan yana tutmaya çalışan bir büyü olduğunu düşünüyordu. Şu an durduğu yerden memnun hissediyordu. "Keşke dilimizi bilseydin. Sana yardım etmek istiyorum." Çocuk Winona'nın sesini duyduğunda gülümsemesini sonlandırarak gözlerini kocaman açtı. Winona bu hareketine karşılık tekrar gülmeye başladı. Hayatında ilk defa bir ses duymuş gibi bir tepki vermişti. İnanılmaz bir şekilde insan olduğuna inanmak istemiyordu Winona.
Çocuk aynı dün gece ki gibi sırtını dönerek ilerlemeye başladı. Bunun anlamı ne diye düşündü Winona. Arkasından gitmesini istiyor olabilir miydi? Belki de göstermek istediği bir şeyler vardı ve bunu kendi dili ile anlatamıyordu. Hangi ırka ait olduğunu merak etmişti. Farklı bir aurası vardı.
Ay ışığının gücü sona ermişti ve çocuk gözler önünden kaybolmuştu. Winona ise istemsizce ayaklarının o yöne gittiğini hissetti. O fark etmeden O'nu takip edecekti. Nerede,kiminle yaşadığını merak ediyordu. Neden kendi kamplarına gecenin bir vakti ikinci ziyaretini yaptığını merak ediyordu. Kim olduğunu öğrenmek istiyordu.
Kendisine ses yapmaması gerektiğini söylerken bir yandan da hızlanmaya başlamıştı. Ve korkusuzca ilerlemesini sürdüren o çocuk. Winona kamp yerinden çok uzaklaşmamaya özen gösterecekti. Yaşadığı yerin uzak olmaması gerekiyordu. Ama gittikçe hiçbir yerde ışık görememek hayal kırıklığına uğramasını sağlıyordu. Dönme vakti gelmiş miydi? Geldiyse, neden bunu yapamıyordu? O an çocuğun da aniden görüş açısından kayboluşuna şahit oldu. Hızlı bir şekilde yok olmuştu. Winona donakalmış bir şekilde olduğu yerde durmuştu.
James gördüklerinin şoku ile Winona'nın arkasından öylece bakakalmıştı. Winona, James'ın hayatında ilk defa gördüğü bu çocuğun arkasından gitmişti. Daha önce tanışıyor olabilirler miydi? İkisinin ne gibi bir bağı olabilirdi ki? Winona'nın hayranlık uyandıran bakışlarını hatırlayınca kendinden geçti bir süre. Ona da bir gün öyle bakmasını isterdi. Bunun için geç mi kalmıştı? Winona az önce gördüğü çocuğa karşı farklı hisler mi besliyordu?James tüm soru işaretlerini de yanına alarak Winona'ya ulaşabilme umudu ile kampın yukarısına doğru ilerlemeye başladı. Kalbinin üzerine çöken efkara karşı sinirli hissediyordu. Winona'nın açık kahverengi gözleri aklında belirdiğinde gülümsedi. Ona bu kadar farklı hissettiren bu kızı bir başkasına yakıştıramıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAŞMA
LobisomemWinona arkadaşları ile geçireceği bir kamp gezisinin mükemmel olacağını düşünmüş ve bunu ailesine kabul ettirmişti. 'Güzel anılar' kutusunu bir dolu fotoğraf ile dolduracak ve döndüğünde bunları annesine gösterecekti. Hiç kuşkusuz edindiği tecrübel...