Boobba'nın Tuhaf Hikayesi

1.4K 40 35
                                    

Merhaba! Simdi benim deli oldugumu düşünüyorsun di mı? Evet, kesinlikle doğru. Ben bir deliyim, manyagim ve kopmaya bayılırım! Hu huu! O yea man o yea!

Evet ve bu yuzden de bu öykünün adını Boobba' nin tuhaf hikayesi koydum. Bu bir fanfiction degil, polisiye degil, romantizm hiç degil.

Ciddi yazılarım okunmadı, bari bu okunsun!!

Ayrıca bunu yayınlamak da buyuk cesaret ister, bu nedenle saygı duyun lo!

Neyse başlayalım da bakın benim o tuhaf değişik aklımdan neler geçiyor!

Zuhuhahahahahahahahaaaa!!!!!

HİKAYE BAŞLIYOR

Merhaba! Ben Boobba. (bas karakteriniz). Kopan sehirde oturuyordum. Ta kii...

Evimi cadılar baskana kadar!

Onlara bana bulasmamalarini kaç defa soylediysem de ise yaramadı. Sadece kurabiyelerini çalıp kargalarını damıma işetmeyi cok seviyorlar iste! Ayrıca benim yaşadığım yerde benim gibi bir kızı kimse ciddiye almaz.

BURDA KİMSE BİRBİRİNİ CİDDİYE ALMAZ!

Cunku burası adı üzerinde Kopan Şehir, politikacılar toplantısı beklemiyodun herhalde!

Her neyse, cadılara donelim. Bu yaratıklar cidden cok acayip sinir bozucu.

Perileri bile onlara tercih ederim! (perileri normalde herkes cok sever-gercek olmasalar bile-ama benim onlara karşı cok buyuk bir nefretim var. Sineğe aşırı benziyolar!)

Cadıların birini tam da kurabiyelerime saldırırken yakaladım.

"Napiyon sen kurabiyelerime! Onları hazırlamak icin ne kadar uğraşdım sen biliyon mu?

Cadı cok garip bir sekilde cevap verdi.

"Ahahahahsgsgaha! Su miniminnacik kisa bak! Kurabiyeslerin sok pek de lessetli olmuss!"

"Keske bana da biraz bıraksaydın!"

"Aaaa, yoksa hepzini yedigimsi mı zandinn??

"Evet, öyle görünüyor."

"Hepsini bis yemediks, birasını da kargaslara yedirdik!"

"Damıma yaptıkları yetmiyor gibi bı de kurabiyelerime dokunamazlar! Hayır efendim, ayrılma vaktiniz geldi." dedim (cok isabetli konusmusum) ve cadıların kafasına kafasına vurdum. Hatta bı ara kurabiye kavanozlarından birini cadılardan birinin kafasında kırdım. (neyse ki sert kafaları var.) Böylece hepsi sabun görmüş karabiber gibi dağıldılar. Zafer yine Boobba'nin oldu!

Ha ha! Kezban cadılar!!

Böyle bakıldığında beni kavgacı ve sert biri gibi görebilirsiniz. Ama bayanlar ve baylar, size şunu soylemek isterim...

Daha hiçbişey görmediniz.

Ardından da evimin huzurlu sessizliğini dinledim. Ne kadar da huzurluydu...

Huzur hiç bana göre değil.

Hemen müzik sistemine bir metalika albümü koydum ve çılgınlar gibi dans ettim. Kurtlarimi dökmek gibisi yok! Ben çılgınlar gibi dans ederken kedim Fare Kapanı , (guzel isim di mi?) kenardan beni izliyordu. Bu gürültüden hic de memnun değildi. Zavallıcık kafasını halının altına sokmuş, melekler gibi yalvararak mırıldanıyordu. (küfrediyor da olabilir.) . Ben de ona acıdım ve onu balkona çıkardım. Müziği kapatmak gibi bir niyetim yoktu. (oradan hayır kurumu gibi mı gözüküyorum?!) Ben de çılgınlar gibi dans ettim.

Bir saat geçti, iki saat, üç saat....

Üçüncü saatin yirmi ücuncu dakikasında Fare Kapani'nin bağırışların duydum. Balkondan geçen tuhaf bişey görmüş olmalıydı.

(dünyamızda cadı ve periler varken ne tuhaf olabilir acaba!)

Bağırıp çağıran kedinin sesinin arkasından kapının çalındığını duydum.

"Kapa artık çeneni, kapıya bakmam lazım!) dedim kediye doğru ,susmak bilmiyordu.

Kediyi duymazdan gelip kapıyı açtım. Karşımda iki bacak buldum. İki uzun bacak. Yukarı bakınca bir yay ve ok takımı ve sakallı bir yüz gördüm.

" Amanın! Sen kimsin abicim?" dedim şaşkınlıkla."

"Sence?"

"Bi elf misin? Elfe çok benziyon da."

"Hayır ben elf değilim. Sadece emekli bir basketbol oyuncusuyum. Yüz yaşına gelince işi bıraktım. Buraya senden birşey istemeye geldim."

"Anlat bakalım. Ama şimdiden uyarayım, perilere ilgili bişeyse kendini aniden mezarda bulursun!"

"Tamam, başlayayım. Bizim şu altın kiraz Festivali'ni biliyo musun?"

"Evet, o festivale bayılırım."

"Ne yazık ki, bu sene ve bundan sonraki sene ve sonsuza kadar olamayacak, çünkü altın kiraz artık yok! Altın kiraz.... Çürüdü!"

"Neee???? Peki benden ne yapmamı istiyon?"

"Senden gidip yeni altın kirazı bulmanı istiyom" dedi ve bana bi harita uzattı. "Ayrıntılar bu haritada. Ekip üyelerin seni karanlık ormanın girişinde bekliyor olcak."

"Havalı elemanlar mı bari?"

"Bi cüce, bi insan ve bi elf var."

"Çok iyi! Zaten benim de canım sıkılıyordu!" dedim ve hemen çantamı hazırlamaya başladım. Çantamda harita, kıyafetler, el feneri, müzik çalar, insan maması, kedi maması, rubik küp ve cok değişik bir hikaye kitabı koydum. İşte, yeni bı macera için hazırdım.

Fare Kapanini da bir torbaya tıkıp yanıma aldım. Karanlık ortama gelince hemen gece olduğunu sanıp uyudu. Ben de evden ayrıldım.

"Saol moruk, güle güle! Ev sana emanet, ama eğer eşyalarımı çalacak olursan kafandaki tek tel saçı da yolarim!"

"Saol küçük kiz, cok kibarsin." dedi adam. Ve gittikçe evden uzaklaştım. Ve uzaklaştıkça ciddileştim.

Başarmak zorundaydim, cunku festivalin kaderi bana bağliydi...

Boobba'nın Tuhaf HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin