3.Bölüm: 'Nakışlanmak'

65 12 10
                                    

Pencereyi sarmalayan odayla aynı şıklıktaki perdenin küçük bir boşluğunu yakalayıp odaya sızan güneş ışınları yerdeki açık tonlu parkenin üzerinde kesik kesik çizgiler bırakıyordu. Yaklaşık birkaç dakikadır orada öylece parkeyle bakışıyordum. Tabi aklımda deli sorular.

Neredeydim ben? Sanırım şu dünyada insanın kendi kendine soracağı son soru bile değildi. Şaka gibi olsa da şuan normal bir yaşam standartını alt üst edecek kadar ultra şık bir odanın tam merkezine kurulmuş çift kişilik yatağın üzerinde bağdaş kurmuş ellerim çenemde düşünüyordum. Nerede, kimin evinde, hangi şehirde,hangi... Yoksa..yoksa öldüm de cennete mi gittim? Ne yani şuan bir ölü müydüm? Ellerimi bedenimi yoklar gibi vücudumda gezdirmeye başladım. Saçlarım aynıydı, gözlerim yerindeydi, sıcaktan terleyen yüzüm bile hala yaştı. Ve ben bir ölü müydüm?
Korkuyla sağ koluma attığım çimdikle irkilerek kızaran yeri ovuşturdum. E hissediyordum ama? Nasıl olurdu böyle bir şey? Ölü olmak böyle mi oluyormuş?

Derin düşüncelerle boğuşurken çıkan tıkırtıyla kafamı sesin sahibi olan kapıya doğru kaldırdım. Bu yaşam belirtisiydi sanırım. Kapı yavaşça açıldıktan sonra karşıma çıkan kadının yüzüne dikkatlice bakınca dün sahaftaki kadın olduğunu fark etmem uzun sürmemişti. Hızlıca bacaklarımı çözerek oturduğum yerden kalkıp ısınan parkenin üzerinde cevap bekler bir halde bekledim. Çok şeye yanıt arıyordum. O kimdi, niye buradaydım, daha da garip olanı nasıl buradaydım?

İfadesizce baktığım kadının yüzünden bir an şaşkınlığın geçtiğine kalıbımı basabilirdim. Kim olsa şaşırmazdı ki? Evinde bir misafir var ve o misafirin -yani ben- burada olduğundan haberi olmamasına rağmen hiçbir tepki vermiyor. Tükenmişlik sendromu yaşıyorum şu günlerde sanırım. Sonunda uzun sessizliği bozup hafifçe boğazını temizleyerek "Dünkü olayın ardından size borçlu olduğumu söylemiştim" dediğinde hazırcevap ben anında cevabını vermiştim. Seviyordum bazen kendimi.

"Ben de size cevabımı vermiştim" dedim ve  "Hatırlatırsam" diye ekledim. Ardından daha fazla içimde tutamayıp "Hem..buraya da nasıl geldim böyle?" Derken öfkeme yenik düşerek sesimi yükseltmiştim.

"Lütfen, anlayacağınızı umuyorum borçlu kalmayı sevmem." Alo!? Buraya nasıl geldim diyorum hala borç diyorsun! Ona o an orada o kadar çok şey söylemek istedim ki fakat dilime sahip çıkarak tekrar devam ettim. "Borçlu falan değilsiniz. Hem..bu yaptığınız adam kaçırmaktan başka bir şey değil." Susmamla beraber yüzünde oluşan ufak gülümseme birden kötü hissettirmişti. Ne? Adam kaçırmaktı işte. Bas baya adam kaçırmıştı hem de.

Tüm konuşma boyunca adeta yapıştığım yerden birkaç adım ileri çıkarak az önce gözüme çarpmış olan kapının yanında duran valizimi almaya gittim. Aslında beni kaçırdıkları için teşekkür etmeliydim sanırım. En azından bilincim kapalıyken bile olsa da bir gece lüks bir hayat yaşadım. Ama ben yüzsüz gibi kadına kızıyordum. Yine de ne olursa olsun bir yabancının evinde kalmaktansa aç kalıp uyuyamamayı tercih ederdim. Allah'ım bu gururumdan dolayı pişman olmak istemiyorum! Tam eğilmiş valizi kaldıracaktım ki elimin üzerine konan bakımlı el beni engellemek ister gibi beni durdurdu.

Bıkkınca nefesimi verip tekrar kadının yüzüne odaklandığımda "Bari bunu kabul et" tek nefeste kurduğu cümlesinin ardından elini bana uzatarak içindekilerden kabaran soluk renkli zarfı bana uzattı. Tabi ki de 'bu ne' demeyecektim. İçindeki paranın miktarı dışına yansımış gibiydi zaten.

Ama bu kadarı da fazlaydı! İstemiyorum dedikçe yüzüme sanki yoksulluğum vuruluyordu. Sabrımın son raddesine gelmiştim artık. Ağır hareketlerle elindeki zarfı alıp yine aynı yavaşlıkta elimi havaya kaldırdım. Bunları yaparken gözlerimi gözlerinden ayırmıyordum. Elimi yeterince kaldırdıktan sonra "İs-te-mi-yo-rum" diyerek para dolu zarfın yere düşmesine izin verdim. Kadının şaşkınlıktan büyüyen gözlerine nispet yapar gibi gözlerimi pörtlettim ve devam ettim. "Siz borçlanmayı istemeyebilirsiniz, anlarım ama ben de borçlanmayı sevmem. Bir gece beni evinizde misafir ettiniz. Bitti"
Kendimden yaşça büyük olsa bile kalan sabrımın dibini sıyırırken üzerime gelmeyecekti. Hızlıca valizimi alarak kapıya ilerledim ve bir şey demesine izin vermeden kendimi dışarı attım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 20, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YABAN DİKENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin