█2█

30 4 0
                                        


Annem , Gülay yengemin yanında rezil olmasın diye o aletin adını bulmak için verdiğim uğraş sonucunda aletin adının celal değil de çello olduğunu öğrendim. Aslında aleti biliyordum da işte , ismi aklıma gelmemişti. 21.yüzyıla gelmişiz şimdi çellonun ne demek olduğunu bilmemek yemin ediyorum onu icat eden üstün zekalı adamcağızın kemiklerini sızlatır.

Anneme celal diye isimlendirdiği şeyin aslında çello olduğunu söylemek için merdivenlerden indiğim sırada kulağıma hoş bir müzik geldi. Merdivenlerden seke seke inip müziğin geldiği oturma odasına girdim. Gördüğüm manzara bende alkışlama isteği doğururken anneme biraz daha yaklaştım. Daha birkaç gün önce aldığı çelloyu böylesine iyi çalması garipti. Şaşkın bakışlarımı gören annem gururla başını kaldırıp 'Bak gördün mü? Nasıl da çalıyorum.' bakışları ile kendi egosuna tatmin etmekle meşguldü.

Çellodan gelen sesin kesilmesi ile beraber annemin zil sesi olan kına gecesi müziği odayı doldurdu. Annem çellodan ellerini çekip aramayı cevaplandırdı. "Efendim hayatım?" Diyorum bu kadının hırçın halleri sadece bana diye.

"Ay sorma Kadir. Hande geldi bir güzel tencereyi sildi süpürdü valla. Sen istediğini al gelirken. Haa bir de çamaşır suyu kalmamış evde , iki gün sonra gün bende onu da alıver. Ekmeğimiz de bitmiş bizim sahi. Ay peynir yok evde peynir. Biliyorsun Hüseyin peynir olmadan kahvaltı yapamıyor. Kadir asıl şey al sen oda parfümü. Hüseyin odası ahır gibi. Cam , pencere ne acarsam açayım koku gitmiyor. Unutmadan aklımdayken evde pet kalmamış onu da alıver tatlım."

Gözlerimi devirip dudaklarım ile "Yok artık!" diye anneme sitem ettim. Adama gidip pet aldırmakta neyin nesiydi?

Babam telefon da bir şeyler söyleyince annem hemen karşı savunmaya geçti.

"Ne demek ben ne anlarım Kadir? Soruver oradan birine işte. Uzun gece olacak bak tamam mı?"

Babam yine bir şeyler söyleyince annem gözlerini devirdi.

"Ben ne yapayım Kadir. Pelin tepemde dikilmiş ille de aldır deyip duruyor. Kızın günü gelmiş."

Gözlerimi şaşkınlıkla açıp annemin elinden telefonu almaya çalıştım. Ben almaya çalıştıkça elini önüne siper ederek gözlerini pörtlete pörtlete bana bakıyordu. Cidden kendi çıkarları için beni öne sürmesi gerekli miydi? Tamam o benim babam olabilir ama gidip böyle bir şey söylenince insan ister istemez utanıyor.

Annemin elinden telefonu kapıp mutfağa doğru koşmaya başladım.

"Baba yemin ediyorum yalan. Kendi istediği için beni öne sürüyor. İnanm..." Annemin telefonu elimden çekmesi ile sözüm yarıda kesildi.

"Kadircim şimdi utandı o ondan öyle söylüyor. Sen dediklerimi al eve gel hemen. Öpüyorum tatlım." Annem telefonu kapatıp bir şeyler söylemek için tam ağzını açmıştı ki odayı yine o hoş ses doldurdu. Ne o sesi çıkartacak bir çello şuan burada vardı ne de onu çalan bir annem.

Gözlerimi kısıp işaret parmağımı anneme salladım.

"Demek telefondan müzik açarak çelloyu çalıyormuş gibi yapıp beni keklersin öyle mi?"

Annem ellerini iki yana açtı. "Ne keklemesi annecim. Hem keklemek ne demek onu bile bilmiyorum ben." Başımı tabi tabi der gibi sallayıp ellerimi göğsümün altında bağladım.

Bende diyorum bu kadının içinden bir çello yıldızımı çıktı ne oldu diye. İki dakika da pat diye çello ustalarına taş çıkartır gibi çalması zaten doğanın kanunlarına tersti.

"Bu arada anne sesin aletin adı celal değil , Çello. Gülay yengemin yanında celal dersen bir daha ne yaparsan yap karizmayı toplayamazsın ona göre."

ALEMSİN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin