Bugün cumartesi. Her şeyin o kadarda güzel gittiğini düşünmüyorum çünkü kendim olamadığım zaman tuhaf hissediyorum. İyi yönünden baktığım zaman bir çok arkadaşım olmuştu şu 4 gün içinde. Ama insanların arkasına bile bakmadan çekip gittikleri bu zamanlarda bende aynı şeyi yaşamaktan korkuyorum ve böyle bir şey olacaksa kendimi psikolojik olarak berbat bir halde bulacağım ve zor günler beni bekliyor olacak. Kendimi değiştirmeye çalışıyorum. Düşüncesi bile saçma geliyor.
Elime kağıt kalem alıyorum.
-Kendini değiştirmeye çalış,
-Herhangi bir kişiye güven,
-Her şeye olumlu bakmaya çalış,
-'Yalnızlık' modundan çık.
' Ben yağmuru çok severim ve pencereden dişarıya baktığımda yağmur yağıyorsa hemen atıveririm kendimi.
Sizde hayatınız çok düzenli bir şekilde gidiyorsa, hiç tökezlemiyorsanız, doğru kararlar veriyorsanız ve mutluysanız sizden mutlusu yok! Ama eğer her şey yolunda gidip bundan sıkılmışsanız lütfen pencereden dişarıya bakın ve yağmur yağıyorsa kendinizi dişarı atın, biraz ıslanın ve eve geri dönün. Çok güzel, ıslandınız. Bakın, hayatınız daha yarım saat öncesine kadar çok mükemmel gidiyorken kendinizi dişarı atıp ıslandınız ve şimdi üstünüzü değiştirmeniz gerekiyor.
Görüşmek üzere ben dönünceye kadar kendinize iyi bakın, hasta olmayın. '
Bloguma yazıyı ekleyip bilgisayarı kapattım. Her ne kadar kendim bir şeyler öğrenmeye çalışsamda insanlarında bir şeyler öğrenmesini isterim. Kendim deneyimlediğim şeyleri başkalarına tavsiye etmekten çok zevk alırım. Blogumu yaklaşık 2 yıldan beri kullanıyorum ve insanlar artık daha da fazla bu tür yazılara ilgi duymaya başladılar. Bende daha sık yayınlamaya başladım bu tür yazılarımı.
Pazartesi günü gelip çattığında kahvaltımı yapıp evden çıktım. Karşımda Tuğçe'yi bulmamla hem şok hemde korkuyla konuşmaya başladım.
''Tuğ-ççç-e senin burada ne işin var? Ya da evimi nereden biliyorsun?''
''Gerçekten çok üzgünüm, böyle sana sormadan buraya geldiğim için.'' dedi ve ne diyeceğimi bilemedim sanki dokunsam ağlayacak gibiydi.
''Peki ne oldu ki?''
''Gel yürüye yürüye anlatırım ben sana.''
''Tamam, öyle olsun.''
Yolu yarıladığımızda artık neden geldiğini tekrar sorabilirdim.
''Hadi anlat bakalım.''