Sabah fazlasıyla Dinç bir şekilde uyandım. Saat daha 6ydı. Hemen üzerimi değiştirdim. Her sabah mutlaka koşardım. Evden çıktım. Yoldan parka, Oradan da markete kadar koştum. Birkaç parça şey aldıktan sonra, eve doğru yürümeye başladım. Ormanın yanından geçiyordum. Evin arkası görünüyordu. Ormanda ne olabilirdi ki? Dün gece gördüğüm adamı hatırladım, içimi bir endişe kapladı. Eve doğru gittim ve durdum o da tam buradan izliyordu odamı. Kim ayak basmıştı benden önce buraya. Orada ne kadar bekledim bilmiyorum, ama bir sesle irkildim. Çok güzel ve tanıdık bir sesle.
"Buralarda pek fazla gezmemelisin! Hele de yalnız başına"
Arkamı döndüm hemen. Dün ormanda gördüğün çocuktu bu. O zaman daha ürkütücü görünüyordu. Şimdi de gözlerinde bir Karanlık vardı ama güzel yüzüyle onu gizlemişti. Kendimi toparladım.
" Ne demek istiyorsun, o ormandaki neydi?" diye sıraladım aklımdakileri, sustu.
" Hadi ama bildiğini biliyorum. Neden benimle birlikte Sen de kaçmadın?"
Bir adım daha yaklaştım. Şimdi aramızda Bir adım kadar mesafe vardı.
" Sadece bir hayvandı. Ben bir hayvanla başa çıkabilirim, ama sen?"
Beni ayaklarımdan başlayarak süzdü. Yüzümün kızarmasına sebep oldu.
"beni bırak şimdi. Onun hayvan olamayacak kadar hızlı olduğunu gördüm, ayrıca uzundu. Benden birşey sakladığını biliyorum, söyle!"
Bir süre düşündü
"Sana bir şey söylemek zorunda değilim. Seni tanımıyorum bile." dedi bilmiş bir tavıra. Yakışıklı olduğu kadar, kibar da olsaydı keşke. Ben de aniden cebine sıkıştırdığı elini tuttum. Elleri buz gibiydi. Kansızlığı falan mı var acaba? Ürperme mi sağlamıştı ama ayrı bir his vermişti. Bir anda içimde yayılan Garip bir his belirdi. İkimizde biraz bocaladık. Tanrım teni Kadife gibi ve elimin karıncalanmasına neden oluyor. Öyle sıkı kavradım ki elim onu bırakmak istemiyordu adeta. Şaşkınlıkla bir bana bir ellerimizi baktı. Cesaretimi topladım ve konuşmaya başladım.
"ben Eva 6 yıl önce babamın işi Dolayısıyla taşındık, ama daha öncesinde burada yaşıyordum. Ve bazı nedenlerden dolayı babamın Fikri değişti. Buraya döndük ve bundan çok memnunum. Birkaç hafta içinde 18 yaşıma gireceğim ve yengeç burcuyum."
Şaşkınlığı 2 kat artmış söylediklerimi anlamaya çalışır gibi bakıyordu.
"Benim hakkımda çevremdeki çoğu kişiden daha fazla şey biliyorsun, artık Beni tanımadığını Söyleyemezsin. Şimdi anlat!"
Öylece baktı ve sonunda konuşmayı akıl edebildi
" be-ben de Dylan."
Kekelemesi hoşuma gitti, bu sayıyı Ben kazandım Dylan. Hala ellerimizi ayırmadık, ama ilk zamanki soğukluk yoktu artık. Eli benim sıcaklığım la ısınmıştı. Düşünceler dönüp duruyordu aklımda. Hala ne olduğunu çözememiştim. Tanrım çok yakışıklı, gözleri birer Zümrüt gibi yemyeşil parlıyor, beyaz tenine çok zıt duruyorlardı. Etrafı simsiyah uzun kirpiklerle çevrili ve İnsanın içini ısıtıyor, dalgalı karışık saçları çok sevimli... Elimle karıştırmak istedim. Güldüğünde nefesim kesiliyor. Kadife gibi duran tenindeki o küçük çukur sadece güldüğünde belli oluyor ama çok güzel. Kendimi toparladım. Ben ne diyorum böyle? Onu sadece bir kere gördün Eva. Ne zamandır bu kadar erkek delisi oldun sen? Kendime çeki düzen verip devam ettim.
"Peki Dylan, oradaki neydi?"
Gülümsemesiyle kalbim durdu sanki, yüzü bir anda ciddileşse de bir anda eski Gülümsemesi yerine döndü.
" Çok inatçısın Eva."
" Evet herkes öyle söyler"
Gülümsememle elimi bıraktı ve yanımdan geçip yürümeye başladı. Peşinden koştum.
" Nereye gidiyorsun?"
Kolunu tutup önüne geçtim Önce elime sonra yüzüme baktı.
" izin verirsen eve."
"evin nerede?"
Bir anda kendimi fazla Sırnaşık hissettim. Sana ne be kızım, evinden çocuğun. Bana söylemek zorunda değil sonuçta.
"Bence sen de eve gidip bir duş almalısın. Hasta olacaksın bu rüzgarda." dedi saate baktı ve koşarak yanımdan ayrıldı. Arkasından ona bakakaldım ve eve yöneldim elimdekileri mutfağa götürüp yerleştirdim. Hemen üst kata çıkıp duşa girdim. Sıcak su tüm kasları mı gevşetti. Aklımdan gözlerini çıkaramıyordum bir türlü. Hayatımda bugüne kadar hiç kimse olmamıştı. Aslında normal bir arkadaşım bile yoktu. Erkekler etrafımda dolandırdı, ama pek umurumda olmazdı. Ama şu anda işler tersine döndü. Neden olduğunu anlamasam da, onu aklımdan çıkaramıyorum. Kim birine bu kadar kafayı takar ki hiç tanımadan. Üstelik şimdiye kadar erkeklerin Farkına bile varmıyorsanız bu çok garip işte! Duştan çıkıp giyindim. Lux un sesini duyunca odasına girdim. Hemen karşı kapıydı zaten.
"Uyanmış mı benim bebeğim?"
Gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. 5 yaşında olmasına rağmen çok nadir ve sadece benimle konuşuyor.
"Harika bir güzellik..." diye fısıldadım hayranlıkla. Kaşlarını çattı.
" Sen bu dünyadaki en özel şeysin Eva..."
Bunu çok sık derdi. Bana hiç abla demedi. Bende hiç üstelemedim, bunu daha çok seviyorum. Gülümsedim. Ona Kocaman sarıldım. Uzunca Yüzüme bakıp, gülümsedi. Aklından ne geçiyor acaba bu Minik farenin...
Luxun Ağzından
Aurandaki değişimi görebiliyorum, ilk temas kuruldu... Sonunda!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mevsim Kraliçesi
FantasyMerhaba, ben Eva. 17 yaşında hayatı sıradanın ötesinde bir kızdım. Ta ki doğduğum yere, geri dönene dek. Annemi kaybettiğim bu şehre... Şimdi etrafım garipliklerle çevrili... Tek varlığım olan kardeşimin bile aslında sandığım kişi olmadığını öğrenm...