Aslında hayat da devam etmiyordu. Etrafta kimsenin olmamasının sebebi de buydu. Biraz daha ilerledi. Bir yapı gördü. Bu yapı hiçbir şeye benzemiyordu. Yapraklı ağaç dallarından yapılmıştı. Devasa ağaç dallarından. Ece çok meraklanmisti. O devasa yapıya doğru koştu. Aslında koştuğunu sanıyordu. Yerinde sayip duruyordu. Bir süre daha kostuktan sonra bunun farkına vardı ve koşmayı bıraktı. Etrafina göz attı. Tam o sırada devasa bir ayna gördü. Aynaya doğru yürüdü. Aynada kendini görüyordu. Ama biraz değişik. Aynada suratı asık olan bir Ece vardı. Aynadaki yansıma çok yumuşak bir ses tonuyla:
--Ayna, zaman, kötülük
Sözcüklerini fısıldadı. Ece ne oldugunu anlamamıştı. Aslında ayna sözcüğü... Evet bu sözcük, Ece'nin karşısında duran aynayı ifade ediyordu. Fakat zaman ve kötülük sozcuklerine bir anlam veremiyordu. Bir sure daha dusundukten sonra zaman kelimesinin de duran zamani ifade ettigini anladi. Evet! Nu kesinlikle boyleydi. Ama kotuluk sozcugu... Bunu bir turlu bulamadi. Bir sure sonra ayna bulaniklasmaya basladi. Sonra ayna bembeyaz bir renge burundu. Ve kulağına :
--Aynaya gir...
Şeklinde fısıltılar geldi. Ece çok korkmustu. Bir an geri donmeye karar verdi. Fakat yapamadi. Evet. Bir güç onu aynaya doğru çekiyordu. Ece dayanamadi. Ve aynaya girdi. Çok farkli bir şeydi bu. Adeta farkli bir boyuta geçiyordu. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadan Açılan Geçit
Viễn tưởngBir tesadüf müydü her şey? Yoksa planlanmış mıydı? (Ege'nin gizemi) (Ece'nin kaderi)