Ece kendini bildi bileli böyle maceralara bayılırdı. Ama bu kez farklıydı. Çok farklı. Ailesini çok ozlemisti Ece. Surekli onlari dusunuyordu. Tutsak edildigi odada tek bir pencere bile yoktu. Ne zaman gece ne zaman gunduz onu da bilmiyordu. Uykusu geldiğinde uyur, yine kendisi uyanirdi. Ayrica, Ece istemedigi surece ona ne yemek ne de su verirlerdi. Bir gun yine Ece uykuya dalmisti. Ve gece çok garip bir rüya gördü. Rüyada :
Efe, Mornat la la la la la la....
Ece nin annesi, kızım mornata inanma. O çok.....
Ece nin babasi, kızım mornat ne derse tersini anla. O çok....
Diye cumleler sayikliyorlardi. Ruyanin sonunda ise hep birlikte:
KÖTÜLÜK KÖTÜLÜK KÖTÜLÜK....
diye sayikliyorlardi. Fakat Ece'nin hatirlayamadigi bir kelime vardi. Baş harfi "K" idi. Evet! Kesinlikle oydu. "Kağıt"....
Ece kağıdı açması gerektiğini düşündü. Ve açtı da. Kağıtta şunlar yazıyordu.
--Merhaba Ece. Ben mornat. Adımı daha önce duydun. Şunu bil ki benden çaldığınız zamanı misliyle sizden geri alacağım.
Ece son cümleden hicbir şey anlamamıştı. Ne yapacağını bilmede biraz da olsa rahatlamak umuduyla bir köşeye kıvrılarak uyudu. Uyandığında o yazilarla dolu odada degildi. O kadar ilginc bir yerdeydi ki. Tahmin bile edemezsiniz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadan Açılan Geçit
FantasyBir tesadüf müydü her şey? Yoksa planlanmış mıydı? (Ege'nin gizemi) (Ece'nin kaderi)