Hava çok güzeldi o sabah. Uyandı Ece. Evet yeni bir gün başlamıştı onun için. Yeni ve uyku dolu bir gün. Çok geç yatmıştı çünkü. Ödev yapmaktan uykuya vakit kalmamıştı. Ah! Bu öğretmenler! Ne olurdu bu kadar çok ödev vermeseler? İşte böyle sabahlamıştı Ece. Okul formasını giydi, kahvaltısını etti, çantasını aldı ve çıktı. Çok yavaş yürüyordu Ece. Gitmek istemiyordu okula. Öyle bir rüzgar esti ki. Ece'nin elindeki ödev kağıdını aldı ve götürdü. Çok uğraşmıştı o ödev için. Gece uyumamıştı. Kağıdın peşinden koştu. Sonra kolundaki saate baktı. Şaşkına döndü. Evden saat 08:00 ' da çıkmıştı. Fakat saat 11:00 ' dı. Bir saate baktı bir de etrafına. Bir kez daha şaşkına döndü. O kadar ıssız bir yere gelmişti ki. Etrafta tek bir insan bile yoktu. Bomboş bir arazideydi. Uçsuz bucaksız bir arazi... Yürüyordu, nereye gittiğini bilmeden öylesine yürüyordu. Aslında yorulmuştu. Ama bunu hissetmiyordu. Belki de hissediyordu. Ama buna aldırmıyordu. Yine bir rüzgar esti ve Ece'nin kulağına:
-devam et!
-çok yaklaştın!
-yürümeye devam et!
Gibi fısıltılar geldi. Fakat bu imkansızdı. Çünkü; etrafta kimse yoktu. Ece, tekrar kuvvetli bir rüzgarla irkildi. Aynı fısıltıları duymaya devam etti. Çok korkmuştu. Yürürken bir yandan da saate baktı. Gözlerine inanamadı. Saat hâlâ 11:00 ' dı. Artık iyice sersemlemişti.Bir anda zamanın durduğunu fakat hayatın devam ettiğini fark etti. Fakat yanılıyordu!MULTİMEDİA ECE
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadan Açılan Geçit
FantasíaBir tesadüf müydü her şey? Yoksa planlanmış mıydı? (Ege'nin gizemi) (Ece'nin kaderi)