5. Bölüm- Yemek

17 1 0
                                    

Multi'de Melis ve Mert var...
O gün, o akşam yemeğinin ardından 1 hafta geçmişti ve ne ben, ne de ailem bu konu hakkında yorum yapmamışlardı. Abim odama gelip benimle bu konu hakkında konuşmuştu. Babamın şirketi için bu ortaklık sürmek zorunda ve babasının tek şartı benim, oğluyla mutlu bir geleceğimiz olması...

Bu 1 haftada gerçekten çok düşündüm ve Mert'e şans vermeyeceğime karar verdim. Sonuçta zorla güzellik olmazdı değil mi? Tamam Allah'ı var yakışıklı çocuk ama her yakışıklı çocuğa yüz versem benim sonum ne olur?( burada fesatlık içeren hiçbir içerik yer almamaktadır!)
***
Ders sayısal ve gerçekten bir kez daha sayılardan nefret ettim. Gerçekten bu kadar çok işleme ve formüle ne gerek vardı ki? Dersi dinlerken kapının açıldığını duydum.(tamam, yalan söylemeyeceğim, derste uyuyordum!) Evet ve içeri giren adamın Mert olduğunu görmemle ağzımın yaklaşık bi' 15 santimetre açılması bir oldu. Neden gelmişti ki bu
şimdi? Aslında daha önemli bir soru okulumu nereden biliyordu? Bunlar cidden üzerinde düşünülmesi gerekilen sorulardı...
"Hocam; Melis'le bi' iki dakika konuşabilir miyim?" herkes aralarında fısıldaşmaya başladı:
" Aaa! Bu Taşkıran Holding'in sahibi değil mi?"
" Yaa kıza bak ballı."
" İkisi şirketleri birleştirmiş diyorlar..."
Hoca daha Mert Taşkıran'ı tanımamış olacak ki' siz kim oluyorsunuz da dersimi bölüyorsunuz?' diye çocuğa azarlayınca arkada birisi
' hocam; o Mert Taşkıran!' diye bağırdı. Hocanın gözleri bir an öyle bir açıldı ki; korkmadım desem yalan olur.
"Sen şu Taşkıran Holding'in veliahtısın değil mi, Melis sen çıkabilirsin, bu ders izinlisin tamam mı kızım?" Deyince tabi ben kafamı evet anlamında sallayıp dışarı çıkarken herkes bana özenerek bakıyordu. Yani aslında Mert Taşkıran başka kimi alabilirdi ki? Tabi ki de Melis Kozcuoğlu'nu... Sonuçta biz de zengindik yani, havası kimeydi? Kapıyı arkamdan ittim ve Mert'in bana bakmaya başladığını gördüm.
"Sizinle ne kadar zamandır şu anı yaşamayı hayal ettiğimi tahmin bile edemezsiniz!"
Beni bu şekilde övmeye devam ettiği taktirde egom tavan olacak benden demesi.
"Siz beni nereden tanıyorsunuz?" bu soru gözündeki ışıltıyı bir anda yok etmişti ve gözlerini benden kaçırmaya başlamıştı gerçekten çok tatlıydı( aslında bu tanım pek de doğru sayılmaz sonuçta adam üniversiteyi bitirmiş mesleğini yapıyor, benim gibi çocuk değil. Tatlılık için fazla adamdı...)
"Sizin şirketinizde babamla sizin babanızın eski bir dostluğu var ve Haluk beyin babama yapmış olduğu ortaklık teklifini kabul etmeyen babamı ikna etmeyi başardım..."
Anlaşılan babasına beni beğendiğini söyledi ve sonra da ortaklığı sadece ben oğluyla beraber olursam sürdüreceğini söyledi. İşte şimdi Mert'i tanımam gerekiyordu ve benimle bu akşam da onunla yemek yememi istiyordu ve ben galiba bu teklifi kabul edecektim. Annem akşam için bana çok güzel kıyafetler hazırlamıştı birkaç saatim vardı kuaföre gidip her zamanki gibi saçlarımı yaptırdım makyajımı da yaptırdım, kıyafetimi giydim ve düşündüğümden daha güzel olmuştu. Annem bana sanki evlenip gidiyormuşum gibi bakıyordu. Tamam biliyorum gerçekten güzel olmuştum. Mert'le anlaştığınıza göre beni saat 8:00'de almaya gelecekti. Nedense heyecanlanmıştım. Kapının çalma sesiyle hemen çantamı aldım bu arada içeriye girmiş bana çok tatlı bir şekilde tebessüm ediyordu. Aşırı yakışıklı olmasına karşı aramızdaki '10 yaş' gerçekten fazla geliyordu. Dışarı çıktım, yağmur yağıyordu. Bir süre köşkün önünde bekledim. Şoförü bana şemsiye tutuyordu. Bu arada kapıyı açtı ve içeriye girdim. Daha sonra Mert şemsiyeyi aldı ve arabanın şoför koltuğuna oturdu.
"Arabayı sen mi kullanacaksın?" diye sordum.
"Bir sorun mu var küçük hanım?"
Cidden benimle 'küçük hanım' diye konuşulmasından nefret ederdim.
"Hayır, sadece şoförünüzü göndermenize şaşırdım."
Aynadan bana baktı ve güldü. Dudaklarının çevresinde oluşan kırışıklıklar ona aşık olmama sebep oluyordu. O çizgilerin üzerine parmaklarımla dokunmak istediğimi fark ettim.
"Bugün sizinle baş başa, birbirimizi tanıyacağımız bir akşam yemeği olmasını istedim."
"Bunun için şoförünüzü göndermenize gerek yoktu." dedim. Gerçekten neden laf yetiştirmeye çalışıyordum ki ben. Aynadan bana baktı ve gene tebessüm etti. Galiba kafayı yemek üzereyim. Şu an 'ÇOH YAHUŞUHLUSUN!' diye bağırmak istiyorum. Bu nasıl bir yüz hatlarıdır yarabbim!..

Mükemmel bir restorana geldik. Galiba restoranı benim için kapattırmıştı. Sandalyemi çekti ve oturdum. Sonra keman sesini duydum. Evet, sürekli televizyonda aşk konulu film veya dizilerde işlenen bu konuyu gerçek hayatta yaşıyordum ve daha geçen gün bunları yaşayacağımı söyleseler inanmazdım ama bu rüya değildi, değil mi olamazdı... Mert beni dansa kaldırdı. Annemin bana evde aldırdığı dans dersleri sonunda bir işe yarıyordu. Ona çok güzel bir şekilde eşlik ediyordum. O da şaşırmış olacak ki
"Sen böyle güzel dans etmeyi nereden biliyorsun?" diye sordu. Başta yüzlerimizin bu kadar yakın olması ve nefesinin yüzüme çarpmasının vermiş olduğu garip bir rahatlama duygusuyla konuşamasam da hemen sonra toparladım.
"Dans dersleri almıştım." Tekrar güldü. Allah'ım ya yiyeceğim, yiyeceğim... Ve dans etmeye devam ettik. Şarkı bitti ama ben yüzüne dalmış bakıyordum. Hayır, olamaz. 2 dakikadır şarkısız dans ediyordum ve onun elini öyle bir sıkmıştım ki o da bana eşlik ediyordu. Yüzündeki gülümseme artmıştı. Fark edince hemen elini bıraktım ve koltuğuma oturdum. O da koltuğuna yerleşince sohbet etmeye başladık.
"Sizi daha önce hiç görmemiştim, o geceye kadar. O telefon olayından sonra da-"
"O gün olan bütün her şeyi unutalım ve bugün yeni bir başlangıç yapalım, olur mu?" açıkçası yeni bir başlangıç işime gelirdi sonuçta kendimi baya bir rezil etmiştim. Keşke olayları hafızasından da silebilseydim.
***
O akşam birbirimiz hakkında konuştuk. Ona çok iyi bir arkadaş olabileceğimizi söyledim. Tabi çaktırmasa da bozuşmuştu. Bu arada 28, değil 29 yaşındaymış. Bu da demek oluyor ki yaş farkı 10'dan, 11'e çıktı. Sonuçta bir buçuk- iki ay sonra 19 yaşıma giricektim. Yani çok da büyük bir sorun yoktu açıkçası...
***
Saat 12'ye geliyordu ve kalkmak istediğimi söyledim. Çünkü bugün gerçekten yorulmuştum.
***
Eve vardığımızda hizmetli kapıyı açtığında annemin salonda beni beklediğini söyledi. Benden geceyi anlatmamı isteyecekti ama tabi ki de anlatmayacaktım. Çünkü bu gecenin sadece Mert'le benim aramda olmasını istiyordum. Anneme uykum geldiğini ve yatma isteğimi söyledim. Çok büyük ihtimal inanmamıştır çünkü ben genelde bu saatte pek yatmazdım. Odama gittim ve üzerimdeki bu çok rahatsız kıyafetlerden kurtuldum. Yatağıma uzandığımda ve Mert'i düşünmeye başladım, yüzümdeki saçma gülümsemeyi aldırmadan...
***
Evet arkadaşlar; bu bölümde böylece bitmiş oldu. İlerideki bölümlerde Sizce Melis, Mert'e karşı soğuk mu davransın, yoksa hemen sevgili mi olsunlar.( bence azıcık naz, göz çıkarmaz...😅)

Taht KavgasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin