3. BÖLÜM: Yeni Ev, Yeni Eşya

21 4 1
                                    

Medyada Damla var...

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

"Şeyy.. kaşındın. Ne kıskanıcam seni be. Seni tanımıyorum bile. Midemi bulandırdınız." Dedim üste çıkmaya çalışırken. Ben geri adım attıkça o da bana doğru bir adım attı. En sonunda sert bişeye çarpınca anladım ki duvara yapıştım. Biraz daha yaklaşıp aradaki aralığı kapattı. Şimdi b*ku yemiştim sanırım.

Çok keskin bakıyordu. Ben ise ona yağmurda ıslanmış yavru köpek gibi bakıyordum. Tam o sırada Damla aşkımın sesini duydum.

"Defnee... az baksana, bişey sorucağım." Dedi. Ahh kahramanımm.
Hafif tebessümle Damla'ya bağırarak cevap verdim duysun diye.

"Tamam. Bekle suyumu içip geliyorum." Dedim. Poyraz oflayarak önümden çekildi. Damla olmasaydı belki şu an yumruğu gözüme yemiştim. Ama tabii o vurur dikiş atarlar, ben vururum toprak atarlar.
Nağğbeeğğrrr...(havaya girdi)

Yavaş adımlarla gittim salona. Ateş yoktu. Melek ve Emre hasret gideriyorlardı. Kahramanım ise telefonda kaşları çatık bir şekilde bişeye bakıyordu. Ona doğru ilerleyip yanına oturdum. Telefonda Ateş'in instagram hesabına bakıyordu. Ben bu kıza ölürüm ya.

"Sarı bunun neden çoğu fotoğrafında sen varsın?" Dedi kıskanç tavrıyla. Yuhh! Benden de mi kanka ya?

"Kardeş gibiyiz, belki o yüzdendir." Dedim onu netleştirerek. Hafif inandığında yerimden kalktım ve Melek'in yanına gittim.

"Melek lavabo ne tarafta acaba?" Diye sordum. Eliyle bir kapıyı gösterimce teşekkür edip o kapıya doğru ilerledim. Kapıyı çaldım, ses gelmeyince içeri girdim. İşlerimi bitirince çıktım. Salona doğru ilerledim ve boş olan tek yere yani Ateş'in yanına oturdum. Sıkılmışcasına etrafa bakındım. Ev gerçekten güzeldi. Krem renginin yoğun olduğu bir salondu. Zevki gerçekten tartışılmazdı. Biraz daha oturduktan sonra iyice uykum gelmişti ve sonunda Melek bunu fark edip yatakları açmaya karar kıldı. Koltukları yatağa çevirdi ve çarşafı ve pikeyi serip yastığı koydu. Bende diğer koltuğu hallediyordum. İşim bittikten sonra Emre yanıma geldi.

"Benimle yatmamakta hâlâ kararlı mısın? Sorun uyumaksa uyumayabiliriz, benim için sorun yok." Dedi çapkınca. Bu çocuk neden böyle? Çok mu aceleye geldi anlamadım ki.

"Hayırdan ne anlıyorsun bak gerçekten merak ettim." Dedim. Beklermi hiç. Yapıştırdı cevabı. (sanki roman yazıyor bu yazarda)

" 'Pek istemiyorum, ama olabilirde. Önce gönlümü alman gerek' anlıyorum" dedi sırıtarak. Göz devirdim ve cevap vermeye tenezzül bile etmedim. O da sonunda anlamış olmalı ki ümidi kesip odasına ilerledi. Tabii bir odası olmadığını fark edince gittiği gibi de geri geldi.

"Abla, hani benim odam? Odamda neden bir sürü şey var? Yataşım yok." Dedi yalandan telaşla. Bu oyunculuğa bir alkış lütfen. 👏👏👏

"Bitanem ben o odayı ardiye yaptım. Gerekiyordu, bende o odayı seçtim" dedi kendini şirin göstermeye çalışarak. Benimle Damla bastık kahkahayı. Emre sinirle baktı bize, bu gayet ciddiydi. Ortada ne bana ne de Damla'ya ait tek bir tebessüm bile kalmamıştı.

"Ben nerede kalıcam Melek hanım?" Dedi Emre. Haklıydı bence, ilk defa hak verdim bu çocuğa. (Çocuk? Lan o senden büyük) Melek biraz düşündükten sonra ağzını araladı ama yine de konuşmadı. Emre yine yanıma geldi ve çapkınca bakarak konuştu.

"Ben nerede kalıcam Melek hanım?" Dedi Emre. Haklıydı bence, ilk defa hak verdim bu çocuğa. (Çocuk? Lan o senden büyük) Melek biraz düşündükten sonra ağzını araladı ama yine de konuşmadı. Emre yine yanıma geldi ve çapkınca bakarak konuştu.

"Neyse bende Defne'yle yatarım."
Bu çocuk tam dayaklık. Şöyle sümsüğü bir yapıştıracağım ağzına görecek gününü... (şive değişti)

Melek "Emre şımarma, şimdi iki tane üçlü koltuğa Defne ve Damla yatar. Yer yatağı bir tane olduğu için ona Ateş yatar. Ben ee malûm Poyrazla kendi yatağımda yatarız, Emre deee...
Buldum, sen de şu iki tekli koltuğu birleştir." Dedi ciddiyetle. Emre göz devirdi ve oflayarak

"Bence biz Poyraz'da kalmalıyız." Dedi aynı ciddiyetle. Bencede en mantıklısı buydu.

"İyi, o zaman. Arabayı sen kullan, evimi özledim bende. Kaç gündür babamda kaldım." Dedi Poyraz.

Ateş ilk itiraz etsede en sonunda iknaa ettik. Erkekleri yolladıktan sonra çok durmadan bizde koltuklar çarşaf serip yattık.

Damla'dan

Sabah güneş sayesinde açtım gözlerimi. Defne yoktu, büyük ihtimalle tuvalettedir. Allahım yine safra kesemin sınırını zorlamak zorundayım, Defne girdim mi bir yarım saat çıkmıyor. Hayır yani ne yapıyor bu kadar anlamadım ki. Yatakta aldığım nefis kokularla kalkmaya karar verdim. Sanırım Melek bayaa hamarat, donatıyor sanırım. Mutfağa girdiğimde tahminimin doğru olduğuna kanaat getirdim. Valla ben ermişim yaa. Masa donatılmış, Melek'te yumurtayı pişiriyordu.

"Günaydın" deyip sandalyelerden birine oturdum. Ağzıma bir tane salatalık attım. O sırada Defne geldi. Tam tuvakete koşacakken kapı çaldı. Sanırım erkekler geldi diye düşünürken bir yandan da kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda Poyraz ve Emre önde, Ateş arkadaydı. Erdiğimi söylemiş miydim?

Bu arada Ateş her zaman ki gibi çok yakışıklıydı, valla allah bu çocuğu özene bözene yaratmış.
Güzel bir kahvaltıdan sonra biz evimize döndük çünkü kırılmayan eşyalar bugün gelicekti. Ateş artık Poyrazla kalıcakmış. Doğrusunu söylemek gerekirse pek üzülmedim, daha az masraf olucaktı.

Defne'den

Kamyon geldiğinde hep birlikte eşyaları yukarı çıkardık. Elimizde bir yatak, iki tane giysi dolabı ve Damla'nın çalışma masası geldi. Yani anlayacağınız piyonam, gitarım, çalışma masam, Damla'nın yatağı ve daha bir çok şey kırıldı. Babalarımız bize belli bir miltarda para verdiği için sadece bulaşık makinesi ve çamaşır makinesi alabiliyoruz, yani bir buzdolabi bile alamıyoruz. Ateş'in maddi gücü bizimki kadar olduğu için ondan hiçbir şey istemedik, isteyemedik.

Bir hafta sonra

Artık evimizde kalmaya başladık çünkü bulaşık makinesi yerine ikinci bir yatak almaya karar verdik
Bulaşık da çıkmıyor zaten çünkü buzdolabımız olmadığı için bazen dışarıdan yemek söyledik bazende Melek'te yedik. Gün geçtikçe o kızla aram daha iyi oluyor. Sokakta yavaş yavaş adım atarken birden arkamdan bir ses duydum.

"Defne" arkamı döndüğümde tanımadığım güzel bir bayan vardı. Merakla kaldırdım kaşlarımı.

"Seninle konuşmam gereken bişey var, önemli." Dedi. İyide ben bu kadını tanımıyorum etmiyorum.

İlerleyip bir banka oturduk. Çok beklemeden söze girdi.

"Evet sen beni tanımıyorusun ama ben seni birazcık tanıyorum. Eminim benim kim olduğumu merak ediyorsundur. Ben Melek'in ikiziyim"....

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Umarım beğenirsiniz
Azıcık kısa oldu ama olsun.

Arkadaşlar bu kitabımın tutmasını canı gönülden istiyorum, lütfen yardım edin.

Sizleri çok muckluyorum 😙😙😙

Bayss

YALANCI AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin