İnsan bazen beyninin içinde yankılanan bir çok hisse dayanamaz hale gelir onları sürekli kovma ihtiyacı duyar ama bir türlü kendisinde o gücü bulamaz çünkü artık o kadar yorulmuştur ki ciddi anlamda hiçbir şeyi umursamamaya başlar. Ve bu durum kişiyi gün geçtikçe kendi içerisinde, kendi duygularıyla boğulacak hale getirir ve ben şuan kendi duygularım da boğuluyorum. Sonunu bilmediğim, göremediğim bir denizin ortasında yalnızım. ve bir o kadar da güçsüz.
Ben Miray Atalar, ismimin anlamı gibi doğduğum gün güneş gibi ay gibi parladım mı bilmiyorum ama şuan içinde bulunduğum hayat hiç de parlak gibi gözükmüyor ve ayrıca geleceğimde öyle. Ve benim bu durumu pek umursadığım söylenemez çünkü zaten benim hayat denilen kavramım yok. Elde edebileceğim bir hayatım da yok. Benim sadece sahip olduğum tek şey bu ev, içerisinde ki eşyalar, kendi odam ve kitaplarım. Ha birde ilk okuldan beri tek arkadaşım olan Irmak. Her zaman yanımda olan, bana daima değer verdiğini hissettiğim tek arkadaşım. Irmakla bu koskoca evde tek başımıza kalıyoruz, çok boktan bir durum olduğunu düşünsem de okula gidiyoruz ve ayrıca bu koskoca evi geçindirebilmek için çalışıyoruz. Açıkçası çok fazla çabalıyoruz iyi bir yaşam elde edebilmek için ama biz ne zaman yaklaşsak ellerimizin arasından kayıp gidiyor. Ve bu da benim pes etmemi sağlıyor. Hem ne olacak ki iyi bir yaşam elde ettiğim zaman, elime ne geçecek bu saatten sonra. Zaten hayatımın ilerleyişi dibi görülmeyen bir karanlığın içinde. o yönü hiç bir zaman aydınlık tarafa çeviremeyeceğim. Bir umut çevirdiğim zaman ise o aydınlık da kaybolacağım. Ben kafamdan bu düşünceleri kovmaya çalışırken kapının açılma sesi duyuldu ve ardından ırmağın sesi geldi.
-"Ben geldim"
+"Ses den anlayabiliyorum" dedim.
"Nerdesin?" diye tekrar bağırdı ve odalara girip beni aramaya başladı. Ama ben kendimi yaslandığım duvardan kalkamayacak kadar halsiz hissediyordum. Bu yüzden hiçbir şey yapmadan yerde duran cam kırıklarına bakmaya devam ettim. Hayatım gibi bin bir parçaya ayrılan cam kırıklarına... çok fazla aman geçmeden ırmak mutfağa geldi ve beni duvara yaslanmış şekilde yerde cam kırıklarıyla görünce bir an dehşete kapıldı, ne yapacağını şaşırdı ama daha sonra hemen yanıma gelip beni cam kırıklarının arasından uzaklaştırdı. Sadece bana sarılıyordu ne ne olduğunu soruyor ne de bir şey söylüyordu. Bir süre onunla sarılır vaziyette durduk daha sonra kafamı kaldırıp ona baktığımda oda bana baktı ve "iyimisin?" diye sordu. Sadece kafamı sallamakla yetindim çünkü ağlamaktan konuşacak halim kalmamıştı. Daha sonra ikimiz de mutfaktan çıkıp salona geçtik ve ikili koltuğa oturduk. Şuan ne düşündüğüm hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu sadece boşluk hissediyordum, kalbimin tam ortasında kocaman bir delik var gibiydi ve bu delik ben daha ilk doğduğum günden beri benimle. Irmak sessizliği bozup
-"içeride ne oldu?" diye sordu.
Bu soruya cevap vermek istemiyordum çünkü ne olduğunu bende bilmiyordum.
+" Bilmiyorum" diyebildim sadece ve ardından " su içmek için bardak aldım suyu içtim ve tam yerine koyacaktım ki elimden kayı yere düştü bir anda bardağın kırılma sesi kulaklarımı doldurdu. Daha sonra yere baktığımda kendi yansımamın parçalara ayrıldığını gördüm ve..." gerisini söylemek istemiyordum çünkü zaten ben her gün bu durumla yüz yüze geliyordum. Irmak beklediğini belli eder şekilde bir ses çıkardı ve ben devam etmek zorunda kaldım.
+" ve... hayatım tabi denilebilirse, film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Şimdi yani 19 yaşıma kadar neler yaşadıysam her şey" ve devamını getiremedim. Irmak durumumu bildiği için üstelemedi ve konuyu kapattı. Ardından bana burada oturmamı ve hiçbir yere gitmememi tembihleyerek odadan çıkıp mutfağa gitti büyük ihtimalle cam kırıklarını temizleyecekti. 15-20 dakika geçtikten sonra ben hâlâ koltukta oturmuş etrafı boş gözlerle izliyorken Irmak elinde bir sürü yiyecekle içeri geldi ve tam benim karşımda durdu.
-"Bugün kızlar gecesi yapacağız" diye resmen cırladı.
+"Nerden çıktı şimdi bu" diye sorduğumda yanıma oturdu ve kumandayı eline alıp kanalları karıştırmaya başladı ve sonra bir kanalda durup bana döndü ve
-"Film izleyeceğiz, bir şeyler atıştıracağız, kısacası eğleneceğiz." dedi. Bende Irmağa gözlerimi devirip cips tabağını elime aldım ve koltukta rahat bir şekilde oturdum. İzlediğimiz film komediydi film o kadar eğlenceliydi ki Irmakla birlikte attığımız kahkahalar birbirine karışıyordu. Irmak işte buydu beni her zaman güldürmeyi başarabile tek insan. Daha 1 saat önce ağladığım geldi aklıma oradaki çaresizliğim, hiçbir şey yapamayışım ama şimdi hiçte öyle değildi. Gerçekten insanların çok çabuk duyguları değişir öyle değil mi ? Yaşadıkları şeylere göre, yanında olan insanlara göre ve hatta bazen içinde bulundukları zamana göre bir anlık dahi olsa her şey kaybolur, her şey mahvolur. Şimdiyse sanki dünya etrafımda dönüyor gibi, sanki her istediğim oluyor gibi bunun sebebi ise hiç bir zaman umutsuzluğa kapılmayan, he ne kadar benim gibi kötü şeyler yaşasa da daima gülümseyen, her ne kadar içinde fırtınalar kopsa da etrafa gülücükler saçan Irmak. Ve onun gücü sayesinde bende onun kadar olmasam da, olamasam da güçlü kalmaya çalışıyorum.
Film bittiğinde ise Irmak anında ayağa kalkıp internetten bir müzik açıp beni de ayağa kaldırdı. Ben daha neler olduğunu anlayamadan Irmak şarkıya ayak uydurarak dans etmeye başladı ve bana dönüp.
-"Hadi Miray sende şarkı söyle, dans et, biraz eğlen" dedi.
Bir an Irmağa öyle bir baktım ki Irmak anında yavru kedi bakışları attı. Açıkçası bende kıyamadım o kadar eğleniyor gözüküyordu ki ve bende ayağa kalkıp şarkının ritmine ayak uydurarak dans etmeye başladım ve bir yandan şarkıyı mırıldanıyordum. bir süre sonra yorulduğumuzu fark edip halının üstüne serildik. Irmak elini bana uzatıp " Her zaman yanındayım" dedi ve bende uzattığı elini tutup " Her zaman yanındayım" diye fısıldadım. Ardından daha çok küçük yaşta yaşadığımız bunca şeylere rağmen hepsini bir kenara fırlatıp uykuya daldık.
CITEȘTI
Gökkuşağının Siyah Tonu
Teen FictionHani gökkuşağının 7 rengi vardır ya ; Kırmızı, Turuncu, Sarı, Yeşil, Mavi, Lacivert ve Mor. Her rengin bir şeyi ifade ettiği bu renk cümbüşü içerisinde sadece Siyah yoktur. Niye mi çünkü kimilerine göre Siyah güçlü bir renktir, kırılmaz. Kimilerine...