15

248 25 4
                                    

Bitkin adımlarla eve kadar yürüdüm. O kadar yolu yürümek beni yormamıştı. Hatta şu an bir şeyler his ettiğim konusunda şüpheliydim. Demirden bahçe kapısını araladım ve kendimi direkt yere bıraktım. Sırtımı arkamda ki tele vererek oturmaya başladım. Cebimde hep bulunan ama bir tane bile içmediğim sigarayı ve nadiren kullandığım çakmağı çıkardım. Yaktığım sigarayı yavaşça içime çekerken öksürüklerime engel olamıyordum. Kokusuna bile katlanamadığım sigara şu an benim kurtarıcım olmuştu. Diğer cebimden de telefonumu çıkardım ve müzik bölümüne tıkladım. 

Lana Del Rey - Dark Paradise

Telefonun sesini arttırıp yanıma bıraktım. Akan göz yaşlarım gözlerimi kapanmaya zorlarken içime çektiğim duman her seferinde ciğerimi tatlı bir şekilde yakarak buna engel oluyordu. Bir yandan ise şarkıya ayak uydurup sözlerini işitiyordum.

Seni sonsuza dek sevmemin nesi yanlış?

Burada olmasan bile (hayatıma) devam etmeyeceğim.

Telefonu elime alıp müziği durdurdum. Rehbere girip 'Yoonie~' yazan yere tıkladım. Tabii ki telefon uçakta olduğu için kapalıydı. Kısa bir operatör konuşması ardından 'bip' sesi çaldı. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.

"Selam. Sen şu an uçakta olmalısın. Beni bırakıp gitmenin ardından yaklaşık bir saat geçti. O kadar yalvarmama rağmen durmadın. Zaten sen gidince fazla bağıramadım güvenlikler fazla kaslıydı. Üstelik iki kişilerdi. Her neyse..."

Sigaramdan derin bir nefes alıp devam ettim. Tabii öksürük yine başlamıştı. Küçük bir kıkırtı bırakıp konuştum.

"Ah cidden. Daha çok sigara içmeliyim... Tamam asıl konuya gelmeliyim. Şimdi Yoongi... Şimdi ne olacak? Beni bırakıp gitmenin ardından devam etmeli miyim? Peki beni seve seve terk edişine göz yummalı mıyım? Ya da beni seve seve... Aldatmış olmana."

Burnumu çekip gülümsedim. Yağmur başlamıştı.

"Aish bir de yağmur başladı. Sanırım konuşmam kısa sürmek zorunda. Ve söylemek istemesem de Seni seviyorum hyung. Hayatım boyunca beni yüz üstü bırakan kahramanım olarak kalacaksın."

Kontrolünü kaybeden göz yaşlarım yağmur damlalarına karışırken telefonu kapattım. Dünyanın en aptal, en saf ve en zavallı insanı ödülünü almaya hak kazanmıştım. Fakat yapabileceğim hiç bir şey yoktu. En fazla onu unutmaya çalışıp hayatımı boşa harcardım. Yani hayatımı onu unutmaya adarken yine onu düşünmüş olurdum. 

Bütün yollarım ona çıkıyor. Bunu seviyorum.

Benimle onun arasındaki bağı koparacak hiç kimse olmayacak. Buna adım gibi eminim. Fakat denemekten zarar gelmez. Onun beni aldattığı gibi onu aldatabilirim öyle değil mi? Hem ne demişti? Jungkook'la mutlu ol. Onunla mutlu olacağım. 

"Tae hyung içeri gelmeyi düşünüyor musun?"

Jungkook yanıma otururken sormuştu. Beklemediğim bir anda önümde duran sigara paketinden bir tane aldı ve o da içmeye başladı. Ama onu öksürük tutmuyordu. 

"İlk defa içmiyor musun?"

İçine çektiği dumanı burnundan verirken konuştu. Vay havalı bunu bende yapmalıyım.

"Arada içerim. Bağımlı değilim."

Dumanı burnumdan vermeye çalışarak kafamı salladım. Ama ne oldu bilin bakalım? Hapşırık krizi tuttu. Durmadan hapşırıyor idim. Bu arada Jungkook kahkahalarla bana gülüyordu.

"İlk içiş için fazla iddialısın hyung."

Hapşırmalarım durduğunda son kez kıkırdayıp önüne döndü. İkimizde yağan yağmuru umursamadan keyfimize bakıyorduk. Ve sanırım tam zamanıydı.

"Jungkook?"

Bu sefer dumanın ağzından yağmur damlalarına karışmasına izin vererek bana döndü.

"Galiba sana karşı boş değilim..."

Ve her zaman beğendiğim ama hiç benim olacağını düşünmediğim gülümseyiş yağmurdan sonra ki gök kuşağım oldu.

Yağmur; Yoongi.

Gök kuşağım; Jungkook

~~~~

Hafta sonu bölüm atamayabilirim şimdiden söri. Ve bir de sınıfta kaldım... Okulun amk.


SMILE// TaeGi&VkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin