25

254 47 12
                                    

"Minho."

Seungyoon, elindeki suyu, sabahtan beri yemesi için getirdiği fakat Minho'nun elini bile sürmemiş olduğu şeylerin arasına koydu. Onun bu halini görmek canını acıtıyordu.

"Biliyorum yakın değiliz, ve belki de beni arkadaşın olarak görmüyorsun bile ama zor bir durumunda bana gelecek kadar anlaşabildiğimizi düşünüyorum."

"Hayır, geldim çünkü Jinwoo dışında konuştuğum tek kişi sendin."

Jinwoo'nun adını alınca yumuşayan ifadesiyle yanına oturdu Seungyoon. Biliyordu Jinwoo'ya ne kadar değer verdiğini.

"Minho, artık onu kafandan atman lazım. Umutlarına zarar vermek istemiyorum ama artık geri dönmeyeceğini kabullenmelisin. Bir yıl boyunca ortadan kaybolmuş olan çocukların hiçbirisi sağ dönmez."

"O yaşıyor!"

Seungyoon, Minho'nun ani tepkisi ve bağırışıyla afallarken yeniden tekrarladı Minho, bu sefer fısıldayarak, kendini onun yaşamaya devam edeceğine ikna etmeye çalışarak.

"O yaşıyor..."

"Evet, tabi ki yaşıyor."

Seungyoon'un şefkatle onaylayan sesiyle bir anda eski ışıltısını geri kazanmış olan bakışlarını ona çevirdi Minho. Sonunda birisi onu anlıyordu, belki Jinwoo'yu kurtarmasına bile yardımcı olabilirdi-

"Jinwoo sonsuza dek kalbimizde yaşamaya devam edecek, Minho."

Bu yüzden, insanlarla iletişime geçmeyi sevmiyorum işte.

Jinwoo'nun eski ve yakın arkadaşı olan fakat artık gözünde aptal ve anlayışsız çocuk olmaktan ileri gidemeyecek Seungyoon'a cevap verme gereği bile duymadan oturduğu yerden kalktı. İnsanlar ne yaparlarsa yapsın eksiklerdi, her yerden bir hataları çıkıyordu.

Bir tek Jinwoo, mükemmeldi. Bir tek o, iletişime geçmeye değerdi.

Onu bir kez daha kaybedemezdi.

"Minho, nereye gidiyorsun?" Seungyoon'un telaşla sorduğu soruya zihninin en uç noktalarından zilyon tane orta parmak çıkardı Minho, evden çıkıp gitmeden önce.

Cehennem'in dibine, salak.

Knock Knock [Minwoo Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin